Ural, “Yasin tohumdu kök saldı ve yeşerdi”

Ural, “Yasin tohumdu kök saldı ve yeşerdi”

Geçen yıl 6-8 Ekim olaylarını kınama amaçlı bir yazılı basın açıklaması yapan Muş Selam Der, Yasin’in toprağa ekilen bir tohum olduğunu ve bu tohumdan binlerce Yasin’in yeşereceğini söyledi.

Muş Selam Der 2014 yılı Ekim ayında Diyarbakır’da Kobani bahane edilerek HDP yöneticileri tarafından sokaklara salınan PKK’li çeteler tarafından çıkarılan olaylarda şehit edilen Yasin Börü ve arkadaşlarını anma amacıyla yazılı bir basın açıklaması yaptı.

Dernek adına açıklama yapan Dernek Başkanı Mahfuz Ural, Yasin’in toprağa ekilen bir tohum olduğunu ve bu tohumdan binlerce Yasin’in yeşereceğini söyledi.

Ural açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bilindiği üzere, geçen yıl  6-8 Ekim’de Kobani bahaneli HDPKK’nin kışkırtmasıyla Diyarbakır sokaklarında ortaya konulan vandalizm sonucu, Yasin Börü ve arkadaşları mazlumca şehit edilmişti. Bu katliam girişimi HDPKK zihniyetinin ilk defa ortaya koyduğu bir vahşet örneği değildi. Bu daha önce de defalarca sergiledikleri ve bölge insanının aşina olduğu katliam ve vahşetlerdendi. Bebeklerden tutun, 70 yaşındaki insanlara kadar, Susa Camiinde ibadetle meşgul iken şehit edilenlerden, Başbağlar’da elleri bağlanıp sıraya dizilerek şehit edilenlere, köy yollarına konulan mayınlardan, mahalle sokaklarına ve yaşam alanlarına çekilen savaş ve çatışmalara kadar yüzlerce çeşit katliam türüne şahit olmak mümkündür’’ dedi.

Kobani bahaneli olaylarda yaşanan vahşetin asla unutulmayacağını vurgulayan Ural; “Bu zihniyetin bütün vahşetleri bir yana, 6-8 Ekim’de Kobani bahaneli çıkarılan olaylarda ortaya konulan vahşet, zihinlerden hiçbir şekilde silinmeyecek ve unutulmayacak kadar derin izler bırakmıştır. Bu katliamın, uluslar arası baronların da müdahil olduğu ve yerli işbirlikçileri ile ortaklaşa organize edildiği, günler öncesinden hazırlıklarının ve planlarının yapıldığı açıkça ortaya çıkmıştır. Marksist Vandallar, sözde Kobani’de zulme maruz kalanlara destek için ayaklanmışlardı. Fakat Kobani’den gelen mültecilere, yoksullara, kurban eti dağıtmakla meşgul olan Yasin Börü ve arkadaşlarına vahşice saldırmışlardı. Gözü dünmüş canavarlar, önlerine gelen her Müslüman görünümlü kişiye, her sakallıya, İŞİD bahanesi ile saldırıyor, İslami STK’ları, mütedeyyin insanların iş yerlerini yakmaya yağmalamaya çalışıyorlardı” şeklinde konuştu.

Yapılan saldırıların İslam’ı bu coğrafyadan silme amaçlı olduğunu kaydeden Ural; “Zalimler, Yasinlerimizi, Hasanlarımızı, Hüseyinlerimizi vahşice bıçakladılar, kurşunladılar, yüksek binalardan aşağı attılar, cesetlerini tanınmayacak hale getirdiler, üzerinden araba geçirerek ezdiler. Yetmedi, kinleri henüz yatışmamıştı ki, bu sefer benzin dökerek o mübarek bedenleri ateşe verdiler. İşte bu vahşet ve barbarlık tüm vicdan sahiplerini derinden yaraladı, yüreklerini dağladı. Bu vahşet sadece bir camiaya yönelik yapılan bir katliam girişimi değil; bu, mazlum İslam coğrafyasında İslam’ın izini tamamen söküp atmak ve İslami yaşamı bütünüyle halkın arasından söküp atma operasyonuydu. Zira bütün bölgeye yayılan olaylarda İslami simgeyi taşıyan herkes ve her kurum hedef olmuştu” ifadelerini kullandı.

Ural açıklamasının devamında; “Marksist-Lenininist zihniyet tarafından Müslümanlara ve İslami değerlere yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar, bu zihniyetin topyekûn İslam’a düşman olduklarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. HDP Eş başkanı Selahattin Dmirtaş’ın Amerika’dan döner dönmez olayların fitilini yakması, yaşanan olayların ucunun Amerika ve İsrail’e dayandığını gösteriyordu. Dolayısıyla HDPKK’nin taşeronluğunu yaptığı bütün uluslararası şer odaklarının Yasin ve katledilen diğer Müslümanların kanlarına elleri bulaşmıştır.  Olaylar esnasında, bir hafta boyunca kolluk güçlerinin olaylara müdahil olmaması ve dönemin Diyarbakır Valisinin talihsiz açıklamaları ise, devletin sadece kendi güvenliğini sağlamakla meşgul olduğunu, vatandaşını ise vahşi canavarların ellerine terk ettiklerini gösteriyordu.   Yetkililerin olaylara kayıtsız kalması, güç sarhoşluğu yaşayan HDPKK ve baltacı yandaşlarını bölgenin bütününde mütedeyyin insanları vahşice linç ve katletmeye sürüklemiştir.’’  dedi.

Sorumluların akıtılan kanların hesabını bir gün mutlaka ödemek zorunda kalacaklarını vurgulayan Ural; “Ümmetin mazlumları vahşice katledilmiş, milyonlarca lira zarara mal olmuş kamu düzeni adına hiçbir şeyin kalmadığı bir durumda dahi, devletin ortada görünmemesi hiçbir şekilde mevcut iktidarı bu vebalden kurtarmayacaktır. Onlar da mahşerde bunun hesabını mutlaka vereceklerdir.  Yaşanan bu fitne ateşinin fitilini ateşleyen Selahattin Demirtaş ise  ecel terleri dökerken,  Demirtaş’ın döktüğü terler yaşanan olayların baş sorumlusu olduğunu da açıkça ortaya koymuştur.

Ural açıklamasının sonunda, “Ve ey zalimler! Sizler vahşice mazlum kanı döktükçe, biz o kanlarla dirileceğiz. Bir Yasin’i vahşice katlettiniz, fakat bu Yasin tohumdu, yeşerdi, kök saldı ve meyvesini vermeye başladı inşallah. Bir Yasin şehit oldu binlerce Yasin dirildi, kök saldı. Yasin Musa’tır, Yasin, halkının kurtuluşu için kendisini feda eden Habib-i Neccar’dır, Yasin, hocası Aziz Şehit Aytaç Baran olan şehittir. Ve ey dünya!  “Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.“ (Şuara/227) Zalimler için yaşasın Cehennem!’’ ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.