Yusufî çığlıklar duyulana kadar hakkı haykırmaya devam edeceğiz
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufî mahkûmların özgürlükleri için düzenlenen basın açıklamasında “Yusufilerimiz için attığımız çığlıklar duyulana kadar hakkı haykırmaya devam edeceğiz.”denilerek hükümete adalet çağrısı yapıldı.
İslami hizmetlerinden dolayı uzun yıllardır cezaevinde bulunan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufî mahkûmlara özgürlük için Adana'da basın açıklaması düzenlendi. Açıklamada, “Bu sorunu çözmek için yetkili erkler bizi bu meydanlarda görmekten bıksa da biz bıkmadan, usanmadan, Yusufilerimiz için attığımız çığlıklar duyulana kadar hakkı haykırmaya devam edeceğiz.” denilerek adalet çağrısı yapıldı.
28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Adana İl Koordinatörlüğü tarafından organize edilen kitlesel basın açıklamasına; HÜDA PAR Adana İl Teşkilatının yanı sıra, AGD/MGV Adana Şubesi, Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM), Peygamber Sevdalıları Vakfı, Mustazaflar Cemiyeti, Adana Umut Kervanı Derneği, Mazlum Der, Özgür Der, Safa Vakfı, Köklü Değişim Dergisi gibi STK'lar da destek verdi.
Adana 5 Ocak Meydanı'nda Cuma namazına müteakip gerçekleşen basın açıklaması sırasında; "28 Şubat Son Bulsun, Af Değil Yeniden Yargılanma, Lütuf Değil Adalet İtiyoruz, Adil Yargılanma Hemen Şimdi, Bu Hasret Son Bulsun Yusufîler Özgür Olsun" yazılı dövizlerle Yusufîler için adalet istendi.
Veysi Sonkaya Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda söz alan 28 Şubat ve FETÖ Mağduru Aileleri İnisiyatifi Adana Sözcüsü Orhan Erkuş, her hafta Cuma sonrası toplanmalarının tek gayesinin Yusufi mahkumlara adalet için olduğunu vurguladı.
“Kanser hastası Şeyhmus Alpsoy tam 20 yıldır zindanda”
28 Şubat sürecinde FETÖ yargsının uydurma ve düzmece delilleriyle binlerce insanın İslami faaliyetlerinden dolayı cezaevine atıldığını ifade eden Erkuş, "Biz burada 28 Şubat ve FETÖ yargısının mağdur ettiği Yusufiler için bir araya geldik. Tam 20 ramazandır, 40 bayramdır, babalarıyla bayram yaşayamayan gözü yaşlı çocuklar için bir araya geldik. Diyoruz ki artık yeter, Allah’tan korkun, bu ağlayan çocuklar artık babalarına kavuşsun. Cezaevinde bir Şeyhmus Alpsoy var, kendisi kanser hastası, tam 20 yıldır zindanda. Ve Alpsoy gibi niceleri var. Bari kanser olan Yusufileri bırakın. Allah’tan korkun, biz af değil sadece adalet istiyoruz. Yetkilileri adalete davet ediyoruz.”diye konuştu.
28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi adına basın açıklamasını Avukat Hakan Özbay okudu.
Bir buçuk ay önce Yusufi mahkûmlar için başlattıkları seferberliğin azimle süreceğine işaret ederek sözlerine başlayan Özbay, “Bu sorunu çözmek için yetkili erkler bizi bu meydanlarda görmekten bıksa da biz bıkmadan, usanmadan, Yusufilerimiz için attığımız çığlıklar duyulana kadar hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Nitekim hayatlarını Allah için feda eden, gecelerini gündüzlerini, uykularından, işlerinden, ailelerinden, eşlerinden, çocuklarından hatta gerektiğinde canlarından feragat ederek canhıraş çalışan Müslümanlar için bu yaptıklarımız az bile görmekteyiz.” diye belirtti.
“Onlar ki 90’lı dönemin kirli yapısının iftiralarına maruz kalan masumlardır”
Yusufi diye tanımladıkları mahkûmları kısaca tanıtan Özbay açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hep bahsediyoruz, Yusufi diyoruz. Neden Yusufi diyoruz? Bu insanlar hangi cürüm(!)leri işlemişler de cezaevine atılmışlar; niçin 10-15-20 yıldır hatta daha aşkın sürelerde cezaevinde beden çürütüyorlar? Onlar ki 90’lı dönemin kirli yapısının iftiralarına maruz kalan masumlardır. Onlar ki lehlerine tonlarca delil bulunmasına rağmen bu karanlık yapının ısmarlama kararlarıyla ceza alan ve hukuksuz bir yargılama sonucu cezaevine atılan Müslümanlardır. Yine karanlık dönemin mimarlarının vahşi militanlarınca kaçırılan, işkencelerden geçirilen, hatta vücutları işkencelerle paramparça edilen, saatlerce kollarından bağlanmak ve havaya çekilmek suretiyle askılarda bekletilen, kış ayının zemherisinde vücutlarına tazyikli soğuksu sıkılan, kendisine uygulanan şiddet sonucunda böbreklerini, ciğerlerini, organlarını kaybeden mazlumlardı… Yapılan onca işkence ve eziyet, günlerce süren psikolojik ve fiziksel şiddet sonrasında imzalatılan evraklarla ceza alan insanlardı bunlar. Gayri ihtiyari attıkları imzalarla aslında işlemedikleri cinayetleri üstlendiler. Yapmadıkları eylemlerin baş faili oldular. Sonrasında göstermelik bir yargılama sonucunda da cezaevlerine atıldılar.”
“Zindana yeni baba olarak giren Yusufiler şimdi dede oldu”
Cezaevi sürecinde Yusufi mahkûmlarla birlikte ailelerinin de cezalandırıldığına dikkat çeken Özbay, “Zulüm bu kadarla mı sınırlıydı? Hayır! Size daha acısını söyleyelim… Cezaevine girdiğinde görüşüne gelen hanımının kucağındaki kundaklı bebeğinin, bir gün elinde kendi kundaklı bebeğini getirdiğine şahit oldu bu mazlumlar… Bebeğinin bebeğini eline almanın ne demek olduğunu hem de haksız yere cezaevinde yatan biri olarak, ne kahredici bir şey olduğunu sadece konuşup tefekkür edebiliyoruz. Hayal ederken dahi içimiz yanıyorken, bizzat bunu yaşayanların ne denli azap çektiğini hiç düşündünüz mü?” diyerek zulmü özetledi.
“Terörist kabul edilen hâkimlerin verdiği kararlar neden hala geçerli?”
Yusufilere ceza veren yargı mensuplarının FETÖ mensubu olduklarının kesinleşmesine rağmen halen hukuki bir adım atılmamasını eleştiren Özbay, “Kör birinin dahi baktığında gözlerini rahatsız edecek kadar ucube kararlar ve delillerle dolu dosyalara binaen kararlar tesis eden, o dönemin kibir abidesi hâkim ve savcı bozuntularının, bugün hain FETÖ’nün kadrolu elemanları olduğu ortaya çıktı. Devletçe terörist kabul edilen hâkim ve savcıların hukuksuzca verdiği kararların hala neden geçerliğini koruduğuna anlam veremiyoruz. Samimi olarak beslediğimiz hüsnü zan duygumuzu artık besleyemez hale geldik. Zira senelerce hakız yere cezaevinde ömür geçiren Yusufilerimize karşı kör, sağır ve dilsiz rollerini üstlenmeye devam ederseniz, hayırlı işler yaptığınızda bizden aldığınız duaların yerini artık beddualar alacaktır. Mazlumun ahı ile Allah arasında perde yoktur. Umursamaz tavrınız devam ettiği müddetçe, muhatabınız bizzat Allah olacaktır. Gelin bu kardeşâne uyarımızı dikkate alın ve Cebbar olan Allah’ın gazabını üstünüze çekmeyin. Gerekenin yapılması için bir an önce harekete geçin.” diyerek hükümet yetkililerini uyardı.
Basın açıklamasının ardından söz alan AGD Adana Şube Başkanı Enes Beyaz da 28 Şubat sürecinde yaşanan hukuksuz yargılamaları eleştirdi. Beyaz o süreçte camide çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretmekten başka bir şey yapmamış olanların İslami kimliklerinden dolayı cezaevlerine atıldığını belirtti. Şu anda halen yaklaşık 600 Yusufi mahkûmun 20 yıldır cezaevinde olduğunu dile getiren Beyaz, bunun ise büyük bir zulüm olduğunu vurguladı. Yusufi mahkûmların af talebinin olmadığını ifade eden Beyaz, bu zulmün son bulması için yeniden yargılama ve adalet çağrısı yaptı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.