Yusufiyeden trajikomik hatıralar
Cezaevinde yazılan ve tamamı, trajikomik anılardan oluşan "Bir Tebessüm Bir Tefekkür" isimli kitap, Dua Yayıncılık'tan çıktı.
İSTANBUL - Tamamı yaşanmış hikâyeler ve anılardan oluşan "Bir Tebessüm Bir Tefekkür" isimli kitap okuyucularla buluştu. Cezaevinde olan M. Ziya Gümüş tarafından yazılan, bazen komik, bazen duygusal ve bazen de trajikomik anıların anlatıldığı kitapta Pategonya ülkesinde yaşayan Müslümanların yaşadıklarından veya çevresinde meydana gelen olaylardan bir parça da olsa bulacağınıza inanıyoruz.
Özellikle Hizbullah Cemaati mensubu oldukları gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilen mahkûmların mahkemelerde ve cezaevlerinde yaşadıkları olayların yazıldığı kitabın içeriğinde, okuyucuda bazen bir tebessüm oluşturan bazen de bu kadar da olur mu dedirten olaylar yer alıyor.
Kitapta anlatılan ülke öyle bir ülke ki çocuk yaştaki binlerce insan camilerde Kur'an dersi aldığı için tutuklanıp cezaevine gönderiliyor. Öyle bir ülke düşünün ki, evinde Kur'an-ı Kerim bulundurduğundan dolayı insanlar suçlu bulunuyor. Öyle bir ülkeden bahsediyoruz ki hiçbir delil kırıntısı dahi olmadan insanlar onlarca yıl cezaevinde tutulabiliyor. İşte bu bahsettiğimiz olaylar Pategonya (Türkiye) ülkesinde geçiyor. Yukarıda saydığımız bazı suçları(!) aşağıda verdiğimiz örnekleri ve daha fazlasını görmeniz için bu kitabı okumanızı tavsiye ediyoruz.
İşte 224 sayfadan oluşan kitaptaki anılardan birkaçı!
Camiye Gitmek Suç mu?
Pategonya'da yaşıyorsanız evet. Mérdin-Amed arasında bir yol kontrolünde yolcu otobüsümüz durduruldu. Kimliklerimiz alındı. Bir süre sonra asker beni çağırdı.
- Aranıyorsun in bakayım.
- Ne araması? 20 yıldır okullarda ders veriyorum. Aranıyor idiysem beni gelir okuldan alırdınız. Yanlışınız var. İsim benzerliği olabilir.
- Yok, yok yanlışımız yok. İsim benzerliği olabilir. Soy isim benzerliği de olacak değil ya. Hizbullahçı olmaktan aranıyorsun.
- Ne Hizbullah'ı, yanlışınız var.
- Sen hiç hayatında bir Hizbullahçıya selam vermedin mi?
- Karşılaştığım herkese selam veririm. Bunlar içerisinde Hizbullah da olabilir, ben ne bileyim.
- Peki, sen hiç camiye gitmemiş misin?
- Her Cuma ve fırsat buldukça da giderim.
- Gel bakayım. Zaten bu bizim için yeterlidir.
Siyasi Fatiha
Evimizi bastılar. Tüm eşyalarımızı karıştırdılar. Camiye Kur'an dersi almak için giden çocuklarımızın el yazısıyla beyaz bir kâğıda Arapça olarak yazdıkları Fatiha suresini buldular. Gören polis önemsedi. Örgütsel doküman(!) bulduğunu sanmıştı.
- Bu ne? Neler yazılmış?
- Çocuklarımız camiye gidiyorlar. Herhalde hocaları ödev olarak vermiştir. Fatiha suresidir.
Bunun üzerine polis kâğıdı arkadaşına götürdü.
- Komiserim bir siyasi Fatiha bulduk.
Yine Pategonya'da bir ev baskınından…
Polis kitaplıktan tek tek kitapları alır ve şöyle mırıldanır.
- Fizilal'il Kur'an- Seyyid Kutup, Risaleler- Hasan El Benna, Sözler- Said Nursi.
Bu arada eline Kur'an-ı Kerim geçer. Ön sayfasına ve son sayfasına bakar. Gözleri kitabın yazarını aramaktadır.
- Kim len bunun yazarı?
Zeynep Abla
İnzar Dergisi yazarlarından birisi ile Mustazaf-Der İstanbul Şube Başkanı arasında geçen bir telefon konuşması polis dinlemesine takılır.
- Zeynep Ablanın komşusuna bir taziye-maziye yapmayacak mısınız?
Şimdi de polisin bu cümleye yüklediği anlama bakalım.
'Zeynep Abla sözleriyle Suriye, Zeynep Ablanın komşusu sözleriyle Lübnan'ın şifreli olarak ifade edildiği ve taziye konusu olan şahsın 04.07.2010 tarihinde hayatını kaybeden Lübnanlı Âlim Muhammed Hüseyin Fadlallah olabileceği…'
Gördüğünüz gibi konunun başlığı Zeynep Abla, Suriye imiş.
Bir yargılamadan
Cami baskınlarının yoğun olduğu bir dönemde tutuklanan bir gariban yargılanmaktadır.
- Hakkındaki iddialara ne diyorsun? İddiaya göre Cami sorumlususun.
- Haşa Hâkim Bey! Cami sorumlusu Allah'tır!… (Enes Durmaz - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.