6-8 Ekim saldırılarının asıl hedefi Müslümanlardı
PKK'nin kurulduğu günden bu yana İslam'a, Müslümanlara ve değerlerine yönelik düşmanlıkta geri durmadığına dikkat çeken HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Yasin Güzel, bunun en son örneğinin ise 6-8 Ekim olayları olduğunu söyledi.
HÜDA PAR Gaziantep İl Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından, 6-8 Ekim 2014 saldırılarında PKK/HDP'liler tarafından katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarını anma programı düzenlendi.
HÜDA PAR Şehitkamil İlçe Başkanlığı Gazikent Temsilciliği Konferans Salonu'nda düzenlenen program, Mehmet Ali Kalkan'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programın açılış konuşmasını yapan HÜDA PAR Gaziantep İl Gençlik Kolları Başkanı Ubeydullah Çakır, şehit olmanın yaşının olmadığını belirterek, şehit Yasin Börü ve arkadaşlarının, Allah'a verdikleri sözü Allah yolunda can vererek yerine getirdiklerini söyledi.
Program daha sonra Recep Fidancı'nın "Şehidler gülümsüyor Amed sokaklarında" adlı okuduğu şiir ve sinevizyon gösterimi ile devam etti.
Programa konuşmacı olarak katılan HÜDA PAR Gençlik Kolları Genel Başkanı Yasin Güzel, 6-8 Ekim saldırılarında asıl hedefin İslam ve Müslümanlar olduğuna dikkat çekti.
PKK'nin kurulduğu günden bu yana İslam'a, Müslümanlara ve değerlerine yönelik düşmanlıkta geri durmadığına dikkat çeken Güzel, "Bunların tek derdi İslam'ladır. Çünkü başka bir dertleri yok. Bunu anlamamız lazım. Bunların derdi sadece biz değiliz. Bunların bugün sadece bize saldırması bölgede onların karşısına sadece bizim dik durmamızdandır. Yoksa bunların derdi İslam'ladır. Bunlar İslam'a tahammülsüzdürler." dedi.
Pınarcık, Başbağlar ve Susa katliamları gibi PKK'nin katliamlarla dolu tarihine de dikkat çeken ve 6-8 Ekim katliamının bir ilk olmadığını ifade eden Güzel, kurulduğu günden bu yana çok sayıda katliamı yapan PKK'nin kimi zaman mazlum halkı çocuk, kadın ve yaşlı demeden köy meydanlarında topluca katlettiğini, kimi zaman da camileri basarak vahşi saldırılar gerçekleştirdiğini hatırlattı.
PKK'nin kurulduğu günden bu yana bölgede kendisinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımadığını özellikle de İslam'a ve Müslümanlara yönelik düşmanlıkta sınır tanımadığını belirten Güzel, 6-8 Ekim saldırılarında HDP/PKK'nin amacının İslam'ı ve Müslümanları yok etmek olduğunu söyledi.
"6-8 Ekim saldırıları için yıllar öncesinden hazırlık yapıldı"
6-8 Ekim saldırılarının öyle sıradan gelişen bir olayı olmadığını, işin iç yüzünde planlanmış bir tezgâhın olduğunu ve dönemin kolluk kuvvetlerinin saldırıları sadece seyretmekle yetinmiş olmasının tezgâhın bir parçası olduğuna vurgu yapan Güzel, 6-8 Ekim olaylarının başta ABD olmak üzere uluslararası tüm küresel güçlerin desteğiyle yapılan apaçık bir operasyon olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
"6-8 Ekim olayları kendiliğinden gelişen bir olay değil, bunun öncesi var. 2006 Oslo görüşmelerinden tutun 6-8 Ekim tarihine kadar bu işin hazırlığı yapıldı. Bölge onlara bırakılmak istendi. Bölgeyi onlara teslim etmek istediler. Fakat bölgede bunu kabul etmeyecek Müslümanların olduğunu da biliyorlardı. Bundan dolayı onlara göre karşıdaki bu 'tehlikeyi' ortadan kaldırmaları gerekiyordu. Şehirleri, ilçeleri cephaneliğe çevirdiler. 'Çözüm Süreci' denilen dönemde devletin gözleri önünde her türlü hazırlıkları yaptılar. Bu hazırlıklar boşuna yapılmıyordu. Şehirde sadece devlet ile savaşıp devleti yenmek hesabı yoktu. Bölgede başkalarını yok etme hesapları vardı, kendilerine en büyük 'tehlike' olarak gördükleri yapıyı yok etmek istiyorlardı."
"O gün iki taraf da bizim yok olmamızı istiyordu"
Saldırıların planlı bir şekilde organize edildiğini ve saldırıların bu boyuta kadar gelmesinde dönemin mülki amirleri ve kolluk kuvvetlerinin de çok büyük bir payının olduğunu ifade eden Güzel, "Peki, bizi korumak ile devamlı övünen, her programımızda ve her etkinliğimizde de yanı başımızda 'güvenliğiniz için gelmişiz' diyenler o gün neredeydiler? O dönemin mülkü amirleri ne iş yapıyorlardı? Herkes bir kenara çekilmişti. Peki, haberli ve danışıklı bir şey olmazsa, onlar bu olayın bu kadar büyük olduğunu nereden biliyorlardı? Yoksa sokağa çıkarlar, olaylara müdahale ederlerdi. 'Madem olay bu kadar büyük, biz bir şey yapamayacağız' deyip o zaman çekilirlerdi. Fakat hiç çıkmadılar ki çekilsinler. O gün iki taraf da bizim yok olmamızı istiyordu. Çünkü biz o bölgedeki hesapları bozuyoruz. Biz o bölge üzerine kurulan planları altüst ediyoruz. Onlar bu düşünceyle saldırıya başladılar." ifadelerini kullandı.
"Şehadet bizim için bir kazançtır"
6-8 Ekim saldırılarının en acı ve hazin yönünün ise fakir ve muhtaç ailelere kurban eti dağıtan Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Riyad Güneş ve Hüseyik Dakak'ın vahşice katledilmesi olduğunu belirten Güzel, "Müslümanların dünya üzerinde hâkim olmasını istemeyen yöneticiler, bu bölgede kendilerine tehlike olarak gördükleri bu yapıyı hedefe koydular, bu bölgedeki yerli işbirlikçilerinin eliyle bu yapıyı tasfiye etmeye çalıştılar. Allah'ın izni ile başarısızlıkla sonuçlandı. Bizler için şehitlerimiz var, belki üzülüyoruz ama bizim için şehadet bir kazançtır. Onların şahadetleri bizlerin tekrardan dirilişine vesile oldu, buna hepimiz şahidiz. Hepimiz bunu yaşadık. Şehitlerin kanlarının bereketini her yerde gördük." şeklinde konuştu.
"Şehit Yasin sahip olduğu davanın hâkim olması için bedel ödedi"
6-8 Ekim saldırılarının, İslam'a ve Müslümanlara düşmanlıkta hiçbir zaman geri durmayanların ve sınır tanımayanların gerçek yüzünü bir kez daha ortaya çıkardığını belirten Güzel, "Biz düşmanlarımızı iyi tanıdık. Düşmanlarımız çok ve her yerdeler. Allah (Celle Celaluhu) nurunu tamamlanıncaya kadar yeryüzünde düşmanlıkları devam edecektir. Peki, onlar bu düşmanlıklarını devam ettirirken bizlere düşen nedir? Buna karşı tedbirimiz, savunmamız nedir? Bu insanlar toplumun fikriyatına, inancına savaş açtılar. O zaman biz fikriyatımıza, inancımıza sahip çıkacağız. Bizim uğruna bedel ödeyeceğimiz değerlerimiz var. Şehit Yasin'in uğruna bedel ödeyeceği değeri vardı, o değer uğruna bedel ödedi. Bu bedel boşuna gitmedi. Çünkü sadece maddi bir kazanç için ödenen bedeller boşuna gider. Fakat bizler ideallerimiz, fikriyatımız, inancımız, ideolojimiz uğruna bedel ödemeyi göze alacağız. Bizim bu bedel ödeyişimiz de daha iyi yaşama arzusu değildir. Bizim bu bedel ödeyişimiz sahip olduğumuz ideoloji, fikriyatın hâkim olma bedelidir. Hâkim olma mücadelesidir. Biz bunun için bedel ödeyeceğiz. Daha iyi yaşamak gibi bir gayemiz yok. Eğer öyle olsaydı o bayram günü şehit Yasin evinden çıkmazdı ve daha güzel bir şekilde yaşayabilirdi. Akrabaları, komşuları ve kardeşleri ile yaşamını sürdürebilirdi. Fakat o bunun için bedel ödemedi. Şehit Yasin sahip olduğu davanın hâkim olması için bedel ödedi. Bizler de bunun için bedel ödeyeceğiz." diye konuştu.
Program Yasin Börü arkadaşlarını şehadetini konu alan skecin ardından Selahattin Bulduk'un yaptığı dua ile sona erdi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.