İslam’ın son zamanlarda Avrupa’yı, Hıristiyan âlemini şu ana kadarkinden daha hızlı bir şekilde sarıvereceğine yakinen inananlardanım.

Rasûlullah’ın (s.a.v)  ve Kur’an’ın bütün bir insanlığa, fakat özellikle Roma’ya gönderildiğini konu alan kitap çalışmamı biraz tembelliğimden, biraz da başka alanlarda koşuşturmamdan dolayı bir türlü tamamlayamadım, tespitlerimi yazılı değil de sohbet şeklinde dile getirdim, dualarınızı bekliyorum.

Dikkat edin, Allah Teâlâ bu Kitab’ı Kuluna “Rahman çocuk edindi diyenleri uyarması için indirmiştir.” (18/4)

Özellikle Kur’an-ı Kerim’in en son inen büyük sûrelerine bu açıdan bakmanızı tavsiye ederim. Maide, Nisa, Al-i İmran ve Bakara sûrelerini incelediğinizde, asıl muhatabın Hıristiyan âlemi olduğunu anlarsınız.

Yani demek istediğim odur ki, Rabbimiz bugünkü Hıristiyan dünyasına Hazreti İsa Aleyhisselam ile astar çekmiştir, Hazreti Muhammed Aleyhisselam ile de boyasını vuracak, İslam’ın rengini verecektir.

İslam’ın Hıristiyan âlemine yönelişi bizzat Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz hayattayken bu konu üzerine yoğunlaşmasıyla başlamış, Üsame bin Zeyd komutasındaki İslam ordusunu bununla görevlendirerek hayata gözlerini yummuştur.

O günden bugüne İslamiyet Endülüs’ten, Marsilya’dan, Sicilya’dan, Viyana’dan Avrupa’ya uzandığı kadar uzanmıştır.

Ticaretin, turizmin ve küreselleşmenin teknolojiyle birlikte zirve yaptığı günümüzde İslam’ın Avrupa’da yayılışı daha bir hız kazanmıştır.

Ve şu da bir gerçektir ki, İslam dünyasının Hıristiyan âlemiyle ulaştığı merkezlerin başında şüphesiz ki İstanbul gelmektedir.

Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de Avrupa’nın Müslümanlaşmasında İstanbul çok önemli bir üs konumundadır.

Fakat bugün İstanbul’un bu önemli görevi yerine getirebilmesi için İslam adına bizzat kendisinin taze bir kana ihtiyacı olduğu da ayrı bir gerçektir.

İstanbul’daki İslam güçlendirilmelidir ve Allah’ın izniyle bu gerçekleşecektir.

Çok uzun değil, önümüzdeki yıllarda İstanbul’un varoşlarının ciddi bir şekilde İslam’a yöneleceğine inanıyoruz. Hatta bu dalga başlamıştır bile.

Evet, İstanbul’un siyasi ve sosyal hayatında varoşlar son yirmi yıldan bu yana belirleyici bir rol oynamışsa da, bundan sonra çok daha net bir İslamî çizgiye yöneleceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Bugün Diyarbakır’da, Batman’da, Van’da ve bütün bir Güneydoğuda İslam adına ne gibi gelişmeler oluyorsa aynısının İstanbul’un varoşlarına yansıyacağını söylüyoruz.

Meydanlara sığmayan Peygamber Sevdasının sadece oralarda kalacağını zannedenler yanıldıklarını göreceklerdir.

Bunun yanında İstanbul’daki Karadenizlilerin de gerek Peygamber Sevdasıyla, gerek benzer bir hamleyle en kısa zamanda buna eşlik edeceğine inanıyoruz.

Pazar günü İstanbul Kazlıçeşme’de yapılacak olan Kutlu Doğum etkinliğini bu anlamda önemli bir tarihin başlangıcı olarak görüyoruz.

 Peygamber Sevdalıları İslam Davasının halkla bütünleşebileceğini, etkinliklerin asla salonlara sığmayacağını İstanbul’da da gösterecek ve bunun ardından diğer camialar da aynı yolu izleyeceklerdir inşallah.

Bu etkinlik, Peygamber Sevdalılarını salonlara hapsetmenin mümkün olmadığını gösterecektir ve Allah’ın izniyle bundan böyle geleneksel hale gelecektir.

Bundan böyle İstanbul sadece camileriyle, kubbeleriyle, minareleriyle ve Ezan-ı Muhammediyeleriyle değil, meydanlarıyla da Hakkın şahitliğini yapacaktır.

Bu düşünce ve bu şuurla hepinizi Pazar günü Kazlıçeşme’de buluşmaya çağırıyoruz.

Doğruhaber Gazetesi