Bitki hastalıkları ile mücadele koruyucu ilaçlama ile yapılır
Bahçelerindeki ürünlerinin zarar görmemesi ve verim kaybı yaşamamaları için çiftçilere uyarılarda bulunan uzmanlar, bitki hastalıkları ile mücadelenin koruyucu ilaçlama ile yapılmasının önemine dikkat çekti.
Tarla ve bahçelerde zirai ilaçlama dönemi bahar aylarında başlıyor. Ziraat mühendisleri, ilaçlamaların mutlaka talimatlara uygun şekilde yapılması uyarısında bulunuyor. İlaçlama işlemlerinin zamanında ve doğru bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Gaziantep Şube Başkanı Ziraat Mühendisi Kenan Seçkin, tarım ürünlerine kontrollü olarak ilaç atılmasını tavsiye etti.
Seçkin, Antep fıstığının durumu başta olmak üzere bölgede ekilen hububatın bu yıl ki durumu, tohumculuk, gübre, tarım desteklemeleri ve bu yıl yağışların fazla olmasının etkileri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Uzun yıllardır kuraklığın yaşandığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde diğer yıllara oranla bu yılın çok yağışlı geçtiğini dile getiren Seçkin, çiftçilerin artan yağışlar nedeniyle mutlu olduğunu ve bu durumun yüzleri güldürdüğünü söyledi.
Yağışların çok olmasının bazı olumsuz etkilerinin de olduğunu ve toprak kökenli bazı patojen hastalıkların yaşandığına dikkat çeken Seçkin, oluşacak hastalıklar ile mücadele etmek için koruyucu ilaçlamanın önemli olduğunu belirtti.
Seçkin, "Bu yıl gerçekten Gaziantep için 'var yılı' olacak. Gaziantep 2004 yılından bu yana geçen 14 yıllık sürede toplam 6 tane büyük kuraklık yaşadı. Bu yıl ise gerçekten uzun yılların, o kuraklığın intikamını alırmışçasına yağış yönünden çok yağış alan bir yıl yaşadık. Nurdağı ve İslahiye ilçelerimizde ortalama bin kilogramın üzerinde yağış aldık. Her zaman kuraklık yaşadığımız Oğuzeli ve Karkamış ilçemizin bazı bölgelerinde 550 kilogram civarında yağış aldık. Uzun yıllardan beri büyüklerimize de soruyoruz Gaziantep'in bu şekilde çok yüksek bir yağış almadığını deklare ediyorlar." dedi.
Bazen bu kadar çok yağışın zararlı olacağını savunanların olduğunu belirten Seçkin, "Fakat şunu hiçbir zaman unutmayalım; yağışı değerlendirirken hem tek yıllık hububat için hem de çok yıllık ağaçlar içinde değerlendirmek gerekir. Tek yıllık hububat için belki lokal olarak bazı zarar ve olumsuz etkileri olmuştur, özellikle bakliyat ve nohut yağışı çok sevmediği için lokal olarak bazı hastalıklar oldu ama bu devede kulak gibi çok az bir miktarda oldu." ifadelerini kullandı.
Seçkin, "Gaziantep'in geneline baktığımızda 2019 yılı gerçekten çiftçinin yüzünün güleceği bir 'var yılı' olacak. Çünkü bugün kuru şartta yetiştirdiğimiz buğdayımız, sulu şarttaki buğday ile verim yönünden boy ölçecek seviyeye geldi. Gaziantep ortalaması 680 kilogram sulu şartlarda buğdayı bu sene biz bunu kuru şartlarda yakalamaya yaklaştık." şeklinde konuştu.
"Bitki hastalıkları ile mücadele koruyucu ilaçlama ile yapılır"
Rutubet ve yağışın bol olduğu yıllarda meyve, sebze, bakliyat ve toprak kökenli ürünlerde hastalıkların meydana geldiğine dikkat çeken Seçkin, şunları söyledi:
"Verimi alırken biz her zaman için çiftçilerimizi uyardık. Dikkatli olmalarını istedik. Yağış ve rutubetin bol olduğu yerde fungal kökenli patojen hastalıklar mutlak surette bitkide olumsuz etki eder, bitkiye sirayet eder ve hastalandırır. Bunun içinde 'koruyucu ilaçlar yapmamız gerekir' diye biz çiftçilerimizi uyardık. Bu konuda çiftçilerimizin ilaçlama yapmalarına yardımcı olmaya çalıştık. Bitki hastalıkları ile mücadele koruyucu ilaçlama ile yapılır. O yüzden meyve ve sebzede koruyucu ilaçlamayı mutlaka yapmamız lazım. Doğru ilaç, doğru zaman, doğru teşhis ve doğru alet kullanıldığında hiçbir verim kaybı yaşamayız. Yoksa verim kaybı kaçınılmazdır."
"Kuraklık ağaçlarda yarının kaygısını gündeme getiriyor"
Seçkin, "Çok yıllık bitkilere gelince gerçekten uzun yıllardan bu yana, ben ziraat mühendisiyim her gün sahaya çıkıyorum, ağaçlara baktığımda gerçekten ağaçların insana güldüğünü ve bana güldüğünü ben uzun yıllardan sonra ilk kez bu kadar net görebiliyorum. Bir fıstık ağacının yüzüne baktığımız zaman o kadar mükemmel bir yeşili var ki ne kuraklıktan etkilenmiş ne herhangi farklı bir nedenden etkilenmiş ne de yarın kaygısı olan… Çünkü kuraklık ağaçlarda yarının kaygısını gündeme getiriyor." diye konuştu.
"Oluşacak hastalıklar ile mücadele etmeliyiz ki ürün kaybına uğramayalım"
Geçen yıl zirai mücadele ve iklim bakımından ekstra bir yıl yaşandığını hatırlatan Seçkin, bu yıl da ekstra bir yıl yaşandığını belirterek, şöyle konuştu:
"Geçen yıl biz çok tedbirsiz yakalandık. Kirazda, bağda ve birçok üründe bir gecede bazı hastalıklardan dolayı biz çok geniş bağ ve kiraz alanlarımızdaki meyveleri yok ettik. Bunun tek çaresi var. Tıpkı insanda olduğu gibi bitkide de oluşacak hastalıklar, hastalık oluşmadan önce ilaçlama yapmamız gerekir. Nasıl biz çocuğu hastalanmasın, hastalansa bile hastalığı hafif atlatsın diye aşı yaptırıyoruz. Bitkileri de hastalanmasın diye aynı şekilde ilaçlama yapmamız lazım. Eğer hasta olsa bile hastalığın etkisini hissetmeden önlem almamız lazım. Bitkide mutlak surette koruyucu ilaçlama yapmamız lazım. Bu sene ekstra bir rutubet, yağış fazla. Mutlak surette bu fungal kökenli hastalıklar bitkilerimize sirayet edecek. Özellikle de sebze ve meyvelerimize sirayet edecek. Mutlak surette bir ziraat mühendisinden, ziraat odasından, tarım teşkilatlarından, ziraat mühendisleri odasından, yüksek ziraat mühendislerinden, çiftçi örgütlerinden veya ziraat bayilerinden bu konuda teknik destek alarak ürünlerinin mutlak surette koruyucu ilaçlama yapmaları gerekiyor."
"Hastalıklara karşı koruyucu ilaçlama yapmalıyız"
Bu yıl aşırı yağış nedeniyle kök çürüklüğünden dolayı bazı bölgelerde nohutların söküldüğünü belirten Seçkin, "Özellikle bölgemizde 'nohut yağışı çok sevmez' şeklinde halk arasında bir tabir var ve bu sene hastalık çok ekstradan fazla görüldü. Bazı kesimlerde nohut tamamen söküldü. Biz buna koruyucu bir ilaçlama yapabilmiş olsaydık, bugün nohutlarımız tarlada olacaktı. Bu sene nohutta da mutlak surette rekoltede bir patlama olacaktı ama koruyucu ilaçlama yapamadık. Yağışlar çok fazla oldu. Yağış sonra erdikten sonra çiftçi ancak tarlaya girebildi, bu durumdan nohut etkilendi. Diğer ürünlerimizin de bu tür hastalıklardan etkilenmemesi için mutlak surette 'sigorta ilaçlaması' dediğimiz fungal kökenli hastalıklara karşı koruyucu ilaçlama yapmamız gerekir." uyarısında bulundu.
"Üretim bazlı veya ürüne destek verilmelidir"
Çiftçiye birçok ayrı kalemde destek yerine üretim bazlı ve tarım girdileri konusunda destek verilmesi gerektiğini belirten Seçkin, "Her türlü desteği bizim çiftlerimiz alıyor. Mazotu, gübreyi, pamuğunu, hububatını, tohumunu, zeytinyağını ve ayçiçekyağını alıyor yani ne üretse devlet destek veriyor. Bu kadar desteğin verilmesi doğru mu? Çiftçiler ağlıyor, neden ağlıyor? Destekler parça parça veriliyor. Çiftçiye tek kalem destek vereceksiniz. Yani üretim bazlı veya ürüne destek verilmelidir. Ya da bütün destekler kapatılıp, çiftçiye çok fazla kalem destek veriliyor. Ben bu kurumda çalışıyorum, çiftçiye ne kadar destek verildiğini ben bile bilmiyorum. Bunun yerine çiftçiye tek kalem destek verilmeli. Sadece tarımsal girdilerin desteklenmesi lazım. Mazotu ve gübreyi vermeliyiz. Türkiye'nin ekonomik gücüne göre yüzde 20-50 veya Türkiye'nin mali ve ekonomi bütçesine göre sadece tarımsal girdilerin çiftçiye verilmesi yeterli olacak. Birden çok destek olması çiftçiyi çok da mutlu eden bir destekleme yöntemi değil." dedi.
"Antep fıstığında bu sene 'yok yılı' olmasına rağmen rekolte yüksek"
Antep fıstığında bu sene "yok yılı" olmasına rağmen yüksek bir rekolte beklediklerini belirten Seçkin, "Antep fıstığı bölgemizin ana ürünü ama Antep fıstığında bir 'var ve yok yılı' dediğimiz yıl var. Bu sene Antep fıstığında bu yıl 'yok yılı'dır. Lokal olarak Antep fıstığında yine bu dönem dolu biraz zarar verdi. Tespitlerimizi yaptık ama o kadar rekolteyi öyle çok etkileyecek çapta değil. Yani 3-5 köyde bir yüzde 10-20 civarında Antep fıstığına dolunun zararı var. Ama şu anda gerçekten her yıl Antep fıstığı kendi ürettiği çiçeğini kuraklıktan dolayı besleyemezdi, toprakta yeterli oranda sulu rutubet olmadığı için salkımlarını seyretirdi ve ürünün bir kısmını da dökerdi. Bu yıl gerçekten her şey mükemmel. Diğer ağaçlarda olduğu gibi Antep fıstığı ağaçları da yüzümüze gülüyor. Ama 'yok yılı'nda olmamıza rağmen önceki 'yok' yıllarına göre Antep fıstığında bir rekolte artışı olacak." diye konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.