"Biz sağ oldukça bu acı yüreğimizden çıkmaz"
Gaziantep’te geçtiğimiz yıl bir kına gecesinde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınları, olayın yıl dönümünde yakınlarının kabrini ziyaret etti.
Gaziantep'in Şahinbey ilçesi Beybahçe Mahallesi'nde geçtiğimiz yıl ağustos ayında bir kına gecesine yönelik gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında 57 kişi hayatını kaybetmiş, 92 kişi de yaralanmıştı. Saldırının üzerinden bir yıl geçti.
Şahinbey ilçesindeki patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları, saldırının yıldönümünde Yeşilkent Mezarlığına geldi. Sabahın erken saatlerinden itibaren mezarlığa gelen aileler, Kur’an-ı Kerim okuyup dua ettiler. Ailelerin, olayın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acılarının ilk günkü gibi tazeliğini koruduğu görüldü.
Mezarlık ziyaretine gelenler arasında gerçekleştirilen saldırısında 13 yaşındaki oğlu Orhan Yavuz’u kaybeden Hazal Yavuz, halen o gece yaşadıklarını unutamadığını söyledi.
Bir yıldır gözlerinin yaşının hiç dinmediğini belirten Yavuz, “Hiç düşmanımız yoktu. Biz ne bilelim böyle olacaktı. Düşmanımız olsaydı, zaten düğüne de gitmezdik. Ben şu an sadece oğlumun derdindeyim. Bir yıldır oğlumdan ayrı yaşıyorum. Tek düşüncem oğlum, oğlum aklımdan çıkmıyor. Bir yıldır gözlerimin yaşı hiç dinmedi. Her gece yatağa girince ağlıyorum. Sabahlara kadar uyuyamıyorum.” dedi.
“Ortalık savaş alanına döndü”
Yavuz, “O gece ben düğündeydim. Artık tam düğün bitmek üzereydi. Bir anda bir ses geldi, insanlar kaçışmaya başladılar. Ne olduğunu bile anlayamadık. Sanki kıyamet kopmuştu. İnsanların çığlığı halen kulaklarımdan gitmiyor. Herkes bir tarafa koşuşturdu. Ben ilk defa böyle bir manzara ile karşılaştım. Ortalık savaş alanına döndü. Oğlum gibi küçük çocukların çığlığı yüreklerimizi dağladı. O gece oğlumu göremedim. Sonra bana oğlumun öldüğünü söylediler. Oğlum daha bu hayata doymadan bizi bırakıp gitti.” ifadelerini kullandı.
“Kimse bizim yaşadığımız acıyı anlayamaz”
Okullar tatil olduğu için oğlunun çalıştığını belirten Yavuz, “O gün oğlum işten geldi. Bana haftalığını verip üzerini değiştirdikten sonra düğüne gitti. Zaten bu benim son görüşüm oldu. Bir daha oğlumu görmedim. Oğlum bir yıldır anasından uzak bu kara toprak altında yatıyor. Ben de böyle gelip onun mezarının başında gözyaşı döküyorum. Bilmiyorum bu ne felaketti ki başımıza geldi? Biz bir yıldır bu haldeyiz. Kimse bizim yaşadığımız acıyı anlayamaz. Allah bir daha bize böyle bir felaket yaşatmasın. Gerçekten çok zor.” şeklinde konuştu.
Saldırıda 5 yaşındaki kızı Semanur Özer ile 12 yaşındaki oğlu Kerem Özer'i kaybeden Leyla Özer ise “Çocuklarımızın acısı yüreğimizde bir an olsun çıkmıyor.” diyerek olayın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acılarının tazeliğini koruduğunu belirtti.
“Gözlerimizden yaş hiç eksik olmuyor”
Özer, “Biz ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Bizim yüreğimiz yanmış. Elbette Allah büyüktür. Allah bunun acısını onların içine de koysun. Bize bu acıyı yaşatanlar daha beter olsun. Bu melek gibi olan çocukların ne günahı vardı. Bizim çocuklardan başka bir derdimiz yok. Bizim yüreğimiz yanıyor. Çocuklarımızın acısı yüreğimizden bir an olsun çıkmıyor. Allah bu insanları sevdi ve yanına aldı. Peki, onlar ne yapacak? Bizim yüreğimizi yaktılar, bizi bitirdiler. Gözlerimizden yaş hiç eksik olmuyor.” diye konuştu.
Düğün gecesi gördüğü manzara karşısında şok olduğunu ifade eden Özer, sözlerine şöyle devam etti:
“Patlamada oğlum ve torunum öldü. Oğlum 12 yaşında, torunumda 5 yaşındaydı. O gece bir anda bir patlama sesi duydum. Hemen düğün yerine koştum. ‘Allah’ım! Evimiz başımıza yıkıldı’ dedim. Düğün yerine gittim. Çocuklarım, torunlarım, akrabalarım ve gelinim düğündelerdi. Herkes kanlar içindeydi, hep yaralanmıştı. Oğlum ve torunum öldü. Gelinim yaralandı. Zaten hepsi akrabamızdı.”
“Biz sağ oldukça bu acı yüreğimizden çıkmaz”
“Ne gecem gece nede gündüzümüz gündüz.” diyen Özer, “Patlama sesini duyunca sanki deprem oldu sandım. Bu bir yılımız hep sıkıntı ile geçti. Her gün aklımıza geldikçe ağlıyorum. Zaten ben hastayım. Bu olaydan sonra da hastalığım daha fazla arttı. Sıkıntılarımız çoğaldı. Oğlum bir an olsun aklımdan çıkmıyor. Uykuya dalsam, namaza dursam ne yapsam oğlum gözlerimin önüne geliyor. Biz sağ oldukça bu acı yüreğimizden çıkmaz. Oğlum sürekli aklımda. Ne gecem gece ne de gündüzümüz gündüz. Hayatımız nasıl geçiyor, bilmiyorum.” dedi.
Saldırıda 11 yaşındaki kızı Feride Ayah’ın kaybeden ve Esmanur (9) ile birlikte kendisi de yaralanan ve yaklaşık iki hafta hastanede tedavi gören, kızının cenazesine bile katılamayan acılı anne, Zehra Ayhan da kızını kaybetmenin acısını halen yaşadığını ifade etti.
“Kızımın cenazesine bile katılamadım”
Saldırının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen halen acısının ilk günkü gibi taze olduğunu dile getiren Ayhan, şöyle konuştu:
“Biz o gece düğüne gittik. Artık düğün bitmek üzereydi. Çocuklarım yanımdaydı. Bir anda bir patlama oldu. Zaten ondan sonrası da hiç aklıma gelmiyor. Gözlerimi açtığımda hastaneydim, yaralanmıştım. Hemen çocuklarımı sordum. Bir kızımın yaralı olduğunu, diğer kızımın da kayıp olduğunu söylediler. Bütün hastaneleri dolaştılar, kızımı bulamadılar. Sonra adli tıpa gittik. DNA testi yaptılar. Patlamadan 4 gün sonra kızımın öldüğünü, adli tıpta olduğunu öğrendik. Ben hastanede yaralı olduğum için tedavi görüyordum. Kızımın cenazesine bile katılamadım. Kızım zaten paramparça olmuş. Taburcu olduktan sonra kızımın mezarına geldim. Düğünde yanımda olan kızımın mezarı ile karşılaştım.”
“Hepimizin psikolojisi bozuldu”
Saldırıda yaralanan kızı Esmanur’un sakat kaldığını belirten anne Ayhan, “Bizim yüreğimizi yakanların Allah’ta yüreğini yaksın. Dilerim Allah’tan onların da yüreği yansın. Biz o günden beri bu haldeyiz. Bu kızımda bu hale geldi. Bütün vücudu parçalandı. Vücudunda sağlam yeri kalmadı. Kızım da bu olaydan sonra sakat kaldı. Olayın şokunu atlatamıyoruz. Ben de çocuklarım da iyi değiliz. Hepimizin psikolojisi bozuldu. Ne yapabileceğimizi bilmiyoruz.” ifadelerini kullandı.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.