"Eğitim sistemimizin yönü Batı'ya bakıyor"
ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü, Türkiye'deki eğitim sisteminin yönünün Batı'ya baktığını belirterek, eğitim sisteminin yönünün değişmesi gerektiğini söyledi.
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Gaziantep Şubesi tarafından '1.İl Eğitim Şurası' konulu bir panel gerçekleştirildi. ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü ve konusunda uzman katılımcıların da katıldığı panelde eğitimdeki sorunlar masaya yatırıldı.
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) öncülüğünde düzenlenen '1. Eğitim Şurası Paneli'ne Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Milli Gençlik Vakfı (MGV) Eğitim Bir-Sen Gaziantep şubeleri de destek verdi.
Bir otelde düzenlenen panel, Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Gaziantep Şube Başkanı Levent İlhan, Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Milli Gençlik Vakfı (MGV) Gaziantep Şube Başkanı Özcan Fidan ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök'ün selamlama konuşmaları ile başladı.
Panelde daha sonra bir konuşma yapan ÖĞ-DER Genel Başkanı Hamdi Sürücü de Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sürücü, Türkiye'deki eğitim sisteminin yönünün Batı'ya baktığını belirterek, "Paris'e ve Londra'ya bakan bir eğitim sistemiyle biz neyi değiştirirsek değiştirelim sonuç aynı çıkar." dedi.
Sürücü, "Maarif bir milletin geçmişi ile geleceğini birbirine bağlamaktır. Maarif bir milletin geleceğine doğru inşa etmenin yoludur. Eğer maarif doğru bir çizgideyse geleceği doğru inşa etmek mümkündür. Eğer maarif doğru bir çizgide değilse ve eğri gidiyorsa istikametini iyi belirlememişse o zaman milletin geleceği istikameti belirlenmemiş bir yola doğru gidiyor demektir. Yani bir yerde 'rotası belli olmayan gemiye rüzgârın bir faydası yok' denir. Rüzgâr onu alır götürür bir yere eğer hedefi, rotası belli değilse rüzgârın gücüne göre gider. O zaman maarifte de eğer rota, yön belli değilse yön iyi belirlenmemişse ne kadar iyi işler yaparsanız yapın sonuç iyi çıkmayacaktır, rastgele çıkacaktır." ifadelerini kullandı.
ÖĞ-DER olarak eğitimdeki eksiklerle ilgili yaptıkları çalışmalara değinen Sürücü, 2014, 2015 ve 2016 yılında yaptıkları çalışmaların bazılarının karşılıklarını 2017 yılında görmeye başladıklarını ifade etti.
"İnsanların kalbine hitap edemediğimiz için şikâyetçiyiz"
Eğitimin temelinin öğretmen olduğunu söyleyen Sürücü, "Öğretmen arkadaşlarımızın da biz kendisine gelmesini, öğretmenlik yaparken öğretmenliği para kazanmak için bir meslek olarak görmeden, insan yetiştirme mesleği olarak görmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kimse de öğretmenliği kısa yoldan hayata atılıp para kazanacağı, ev geçindireceği bir meslek olarak görmesin. Öğretmenliği öğrencinin kalbine ne koyduğuna dikkat edecek iyi bir meslek olarak görsün diye uğraşıyoruz. Peki, bunları yapmadığımız zaman ne oluyor? Bunu yapmadığımız zaman işte bugün içinde bulunduğumuz durum ortada. Herkes şikâyetçi. Anne baba evladından, öğretmen öğrencisinden, öğrenci öğretmeninden, evlat annesinden ve babasından, eşler birbirinden ve mahallede herkes şikâyetçi. Neden şikâyetçiyiz? İnsanların kalbine hitap edemediğimiz için şikâyetçiyiz." değerlendirmesinde bulundu.
2 sene önce Ceza ve Tevfik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan bir istatistiğe de değinen Sürücü, şunları söyledi: "Cezaevlerinde yatan insanların yüzde 50'ye yakını genç nüfus. Bu genç nüfusun da yüzde 30'u cinsel suçlardan ceza almış insanlar. Biz bin yıllık tarihe hükmetmiş bir toplumun torunları ve evlatları olarak yüzde 200 doluluk oranıyla cezaevlerindeki bu insanların da neredeyse yüzde 30'una yakını cinsel suçlardan nasıl girebiliyor? Biz bu insanların yüreğine ne koyduk da bu kadar ahlakları bozulmuş, buna dikkat etmek mecburiyetindeyiz."
"Önce eğitim sisteminin yönü değişmeli"
"Eğitim sistemimizin yönünü batıya bakıyor. Paris'e Londra'ya bakıyor. Paris'e ve Londra'ya bakan bir eğitim sistemiyle biz neyi değiştirirsek değiştirelim sonuç aynı çıkar." diyen Sürücü, "Roma'ya giden trenle Mekke'ye gidemezsiniz. O zaman bizim öncelikle trenimizin yolunu bizim inancımıza ve kültürümüze döndüreceğiz. Sonra trenin içerisindeki uygulamaları düşüneceğiz. Ama bugün yapılan trenin yönünü düşünmek değil. Trenin içindeki uygulamaları güzelleştirmek. Buna rahmetli Erbakan hoca 'pansuman tedbirler' diyordu. Biz şuurlu Öğretmenler Derneği olarak pansuman tedbirleri önermiyor, temelden tedaviyi öneriyoruz. Önce eğitim sisteminin yönünü değişmeli. Eğitim sisteminin yönü bizim inanç ve kültürümüz olmalı. Ondan sonra o inanç ve kültürün üzerine müfredat ve kitaplarımız yenilenmelidir. Öğretmenlerin bakış açısı yenilenmeli. Öğretmenlerin yetiştirilmesi yeniden düşünülmeli. Hepsi onun peşinden gelmeli. Ama biz sondan başa doğru gidersek yine kaybedeceğiz. İyi öğretmen yetiştir, iyi bir müfredat, iyi kitap koy ama bunun dizaynı tedbiri batıcı ise sonuç batıya çıkıyor." diye konuştu.
Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürü Cengiz Mete de eğitim sisteminin herkesi ilgilendirdiğini belirterek, şöyle konuştu: "Elbette maarif meselesi sadece şuralarda ve bu konuya duyarlı insanların üstleneceği bir görev değil. Maarif meselesi topyekûn toplumun bütün bireylerinin ve bütün kesiminin basınından, sivil toplum kuruluşlarının hepsine kadar üzerinde ve konusunda sorumluluk hissetmesi gereken bir konudur. Her şeyden önce yaşadığımız coğrafyada bu konunun ne kadar önemli olduğunu her gün yaşanan olaylar ve hadiselerle idrak etmiş oluyoruz. Özellikle sıcak bir gündem içerisinde olduğumuz bu coğrafyada yaşanan her türlü kan gözyaşı ve bunun müsebbibi olarak gördüğümüz tüm kesimlerle de mücadele etmenin tek yolu Allah'ın izniyle şuurlu milli ve manevi değerleriyle barışık olan, toplumun değerlerini bilen ve tanıyan bununla yabancılaşmamış bir nesil yetiştirmekten geçiyor."
Konuşmaların ardından panele geçildi. Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Bölge Başkanı Mehmet Fatih Evyapan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Prof. Dr. Selahattin Turan ve Doç. Dr. Mücahit Gültekin, eğitimle ilgili birer sunum yaptılar.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.