Gelecek Partili Kerim Rota'dan faiz artışına tepki
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, faiz artışının kısa bir süreliğine döviz kurunu baskılayabileceğini ancak gerçekteyabancı sermayenin kazancını arttırmaktan başka bir işe yaramayacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz" açıklamalarını İLKHA'ya değerlendiren Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota, hükümetin faiz politikalarına tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Siteminden sonra Türkiye ekonomisinin her alanda "küme düştüğünü" belirten Rota, bazı göstergelere göre dolar kurundaki artış yüzde 87 olduğunu ifade etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevi sürecince 28 aylık dönemde Türkiye benzeri ülkelerdeki dolar kuru artışının yüzde 20-25’i geçmediğini söyleyen Rota, "Bu, muazzam bir enflasyona yol açtı. 28 aylık dönemde yüzde 36 oranında bir enflasyon oldu. Bu durum Berat Albayrak’ın bakanlığı dönemi boyunca ortalama yıllık yüzde 14 buçuk enflasyon demek. Bu da AK Parti dönemindeki bütün bakanların içinde en kötü enflasyon performansı. Belki üzerinde yıllarca konuşulacak kısmı ise 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervi şeffaf olmayan bir şekilde piyasaya satıldı. Yine sayın bakanın 10 çeyreklik görevde kaldığı süre içerisinde Türkiye’nin reel büyümesi neredeyse sıfır olacak." dedi.
"Son iki buçuk senedir Türkiye çok ciddi bir ödemeler dengesi krizine doğru sürüklenmiş durumda"
Hükümetin son 2 buçuk senedir Türkiye’yi ciddi krize sürüklediğini savunan Rota, "28 aylık dönemde yüzde 19 olan geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 29’a çıktı. Yine milli gelir olarak baktığımızda, Türkiye’de kişi başı milli gelir 10 bin 500 dolardan 8 bin 200 dolara düştü. Bu da yine bize benzeyen ülkeler içerisinde en büyük düşüş. Yani tam bir başarısızlık sonucunda sayın bakan görevinden ayrıldı. Son iki buçuk senedir Türkiye çok ciddi bir ödemeler dengesi krizine doğru sürüklenmiş durumda. Ben iktidarın bunu görmediğini ama hissettiğini düşünüyorum. Ortada bir fren var, bu frenin sonucunda da olacak olan şu faizle zaten gayri resmi olarak artırılmıştı. Merkez Bankası kararıyla resmi olarak da arttırılacak. Tüketici kredi faizi Türkiye’de yüzde 20’nin üzerine taşınacak. Bunun dışında Türkiye’de işsizlik daha da artacak. Türkiye yüksek faizle sanayicisi zaten yatırım yapmıyordu daha hiç yatırım yapmayacak." ifadelerini kullandı.
"Tamamen kötü bir yönetim sebebiyle acı reçete maalesef yine millete düşüyor"
Rota, şöyle konuştu: "Sözde faize karşı olduğunu öne süren hükümet, günde 200 bin kişinin asgari ücreti kadar faiz ödüyor. Bu 200 bin asgari ücret daha da artacak. Yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı bozukluğu daha da artarken aslında bütün acı reçeteyi millet ödeyecek. Acı reçete hasta olana verilir ama millet bütün yükümlüklerini yerine getirdi. Millet bu kadar yükümlülüğünü yerine getirmişken, elinden geleni yapmışken aslında tamamen bir kötü yönetim sebebiyle acı reçete maalesef yine millete düşüyor. Burada çok ciddi anlamda başarısızlık var. Artık bir ödemeler dengesi krizi yaklaşmakta olduğunu görünce bir geri dönüş var. Bizim tahminimiz faiz arttırma hamlesinin 2-3 aylık bir zaman kazanmaya yeteceği yönünde. Döviz kurunu biraz baskılayacak ama faiz artışı yabancı sermayenin kazancını arttırmaktan başka bir işe yaramayacak çünkü yapısal olarak Türkiye hemen hemen hiçbir şey değiştirmiş durumda değildir."
"Verilecek sözlerin herhangi bir değeri yok uygulamada görmek lazım"
"AK Parti’nin bu noktadan sonra gerek ekonomide gerek hukukta adaletli bir reform yapmasının bizce imkânı kalmamıştır." diyen Rota, "Bugün reform diye ortaya pazarlanan şeyler aslında Türkiye’nin 2005-2006 yıllarında yani bundan 15 sene önce reform olarak piyasaya sunduğu şeylerden çok farklı değil. Bunlar temel meselelerdir. Merkez Bankası bağımsızlığı, kurumların kapsayıcılığı, demokrasi anlamında insanların gösteri yürüyüşü yapabilmeleri, Anayasa’dan kaynaklı hakların kullanılabilmesi ve yargı bağımsızlığı… Bunlar aslında 1980’lerden itibaren üzerinde uzlaşılmış şeylerdir. Ekonomide de ekonominin gerçekleri bellidir. 1970’lerden 80’lerden itibaren Cumhurbaşkanının da söylediği aslında bütün dünyanın 30-40 yıl önce keşif ettiği bazı temel değerlere dönme vaadinden başka bir şey değildir. Zaten Türkiye bunların bir kısmını elde etmişken bunlardan koparan Türkiye’yi çok daha otoriter bir rejime sürükleyen zaten AK Parti ve bu yönetimdir. Dolayısıyla verilecek sözlerin herhangi bir değeri yok, uygulamada görmek lazım. Uygulamalarda da herhangi bir gelişmenin olmayacağını son iki günkü gelişmelerle gördük. Belediye başkanlarına açılan soruşturmalar, kayyum düzeninin devam etmesi, Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan tehditler aslında Türkiye’de kamu düzeninin veya otoritelikten hiçbir uzaklaşmanın olmayacağını bize göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.