Hasan SABAZ
İntihar mı, intihar saldırısı mı?
Kimi yerlerde çalışan kişilerde ardı ardına intihar vakaları ortaya çıktığında genellikle şüphe ile karşılanır. Aselsan “intiharları” konusunda geçen bunca zamana rağmen daha hala kamuoyunun kafası net değil.
Son zamanlarda cezaevlerinde FETÖ'den yargılananlar arasında intihar vakalarının arttığı gözleniyor. En son bir Albay ve bir mühendisin intihar etmesini bazıları, “konuşmamaları için öldürülüyorlar” şeklinde değerlendirirken, bazıları ise “talimatla intihar ediyorlar” şeklinde yorumladı. Her ne kadar elde net bir bilgi yoksa da F. Gülen'in son konuşmaları fikir verir mahiyette. Bakın, konuşmasının bir bölümünde şu ilginç şeyleri söylüyor:
“Eğer benimle hizmete bir zarar gelecekse ve benim kendi kendimi yok etmem bu iş için, benim müesseselerime zarar gelmemesi için bir yol ise, ben buna da razıyım. Küfürden sonra en büyük günahtır; ama ben buna bile katlanmaya razıyım. İşte bunun daha ilerisinde ne türlü şeylere razı olabileceğimi siz tahmin edebilirsiniz”
Bunun intihara bile “gerektiğinde” cevaz olarak algılanabileceği kesin. Ama asıl ürkütücü olan son cümle: “İşte bunun daha ilerisinde ne türlü şeylere razı olabileceğimi siz tahmin edebilirsiniz.”
Polis ve askeri istihbarat aracılığıyla PKK ve DEAŞ içerisine bile sızıp eylem yaptırabilme kabiliyetine sahip olduğu iddia edilen bir yapılanma, eğer uyuyan hücrelerine “bizatihi intihar saldırısı” talimatı verirse ne olacak? Ya da bu son açıklama, aslında bir tür “intihar saldırısı” talimatı ise bu işin sonu nereye varacak?
Olay, örgüte zarar vermemek için intihar etme de olsa, zarar verebilirler ihtimalinden dolayı öldürme de olsa, dikkate alma ve ihtiyatlı davranmayı gerektiren bir durum var demektir.
Belki de güvenlik bürokrasisi intiharlara değil, intihar saldırılarına odaklanırsa daha önemli bir iş yapacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.