İslam aleminin heyecanla beklediği Ramazan ayı başlıyor
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda Covid-19 nedeniyle Türkiye başta olmak üzere dünya genelindeki birçok ülkede Ramazan ayı salgının ve yasakların gölgesinde idrak edilecek.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle İslam alemi bu yılda Ramazan ayını buruk bir şekilde karşılayacak. Dünya genelinde geçen yıl olduğu gibi bu sene de Covid-19'un gölgesinde ihya edilecek Ramazan’ın ilk orucu için bu gece sahura kalkılacak ve yarın ise ilk iftar yapılacak.
Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan sağlık ve şükür ayı Ramazan ayının ilk orucu için gece sahura kalkılacak ve yarın ilk iftar yapılacak. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Covid-19 salgını gölgesinde ihya edilecek on bir ayın sultanı, maddi ve manevi hastalıklara şifa ayı Ramazan ayının ilk teravih namazı tedbirler nedeniyle evlerde kılınacak.
Covid-19 salgını kapsamında alınan tedbirler ve uygulamaya konulan kısıtlamalar birçok alanda hayatı olumsuz etkilerken Müslümanlar tarafından oruç, teravih, mukabele gibi ibadetlerle, paylaşma ve dayanışma içinde geçirilen Ramazan ayını da etkiledi.
İslam alemi, bir yandan on bir ayın sultanı olan rahmet, bereket ve mağfiret ayı Ramazan ayına kavuşmanın sevincini ve mutluluğunu yaşarken bir yandan da bu ayı Covid-19 salgının gölgesinde geçirecek olmanın burukluğunu yaşıyor.
Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir, İLKHA muhabirine, Ramazan ayının tüm Müslümanlar için büyük bir fırsat olduğunu belirterek bu mübarek aydan en iyi şekilde istifade edilmesi gerektiğini vurguladı.
Ramazan ayının muhasebe ayı olduğuna dikkat çeken Demir, Ramazan ayının hayatın bütün evrelerini muhasebeye alınan ve bu ayın manevi atmosferini kişinin kendi hücrelerinde hissetme ayı olması gerektiğini belirtti.
“Ramazan ayı Kur’an ayıdır”
Ramazan ayına kavuşmanın sevincinin yaşanıldığını belirten Demir, “Ramazan ayına giriyoruz. Gerçekten toplum olarak heyecanlıyız. Çünkü Ramazan denilince ibadet akla geliyor. Ramazan denilince akla Kur'an-ı Kerim geliyor. Zaten Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında inmiştir. Aslında Ramazan ayını önemli hale getiren asıl neden oruç değildir, Kur'an-ı Kerim'dir. Bu ayı önemli kılan neden bu ayın Kur'an ayı olmasıdır. Dolayısıyla bu asliyeti de hiçbir şekilde unutmamamız gerekiyor. Demek ki o zaman Ramazan ayını Ramazan ayı yapan asıl unsur Kur'an-ı Kerim ise o zaman Kur'an-ı Kerim ile olan iletişimimizi bir şekilde sorgulamamız gerekiyor. Bu ayda daha çok geçmişe dönük muhasebe yapmamız gerekiyor. Şu anda ne durumdayız, nerede duruyoruz kiminle aynı kulvarda duruyoruz ve gelecekte neyi planlıyoruz, Ramazan ayı bunların hepsinin planlamasını yapmamız gereken çok önemli bir aydır. Dolayısıyla Ramazan ayında odaklanılması gereken asıl unsurun mutlaka tefekkür olmasını, mutlaka yeni başlangıçlara hazırlık yapılan bir zaman dilimi olması gerektiğini bilmemiz gerekiyor.” dedi.
“Ramazan ayında muhasebe etmeliyiz”
Ramazan ayının önemli bir ay olduğunu ifade eden Demir, “Şimdi belki toplum içerisinde bu anlamda ciddi bir yanlışlıklar bazen olabiliyor veya yanlış düşünülebiliyor. Ramazan orucunun veya orucun varlık sebebinin, sanki fakir olan insanların durumunu daha iyi anlamak için olduğu gibi bir yanılgıya gidebiliyoruz. Oysaki asıl neden hiçbir şekilde bu değil. Eğer böyle olsaydı, maddi durumu düşük olan insanların fakir insanların oruç tutmaması lazımdı. Fakat böyle bir durum yok. Böyle bir durum olmadığına göre elbette ki fakir olanların da halini bir şekilde bilmemiz gerekiyor. İbn Hazm, ‘Bir beldede birisi açlıktan ölürse o beldede yaşayanların tamamı onun katili sayılır ve onlardan kan bedeli alınır’ diyor. Dolayısıyla toplum içerisinde düşkün varsa bu bizim sorumluluğumuzdur, bunu bilmemiz gerekiyor, hatırlamamız gerekiyor. Bunu Ramazan ayında belki daha fazla hatırlamamız gerekiyor. Fakat bununla birlikte odaklanmamız gereken asıl unsurun Kur'an-ı Kerim olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kur'an-ı Kerim derken de Allah'ın kelamını kastediyoruz. Dolayısıyla demek ki bir şekilde Allah ile iletişimimizin hangi düzlemde olduğunu, sağlam bir zeminde olup olmadığını sorgulamamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“İbadetlerin ana amacı insanın tabiatını değiştirmektir”
İbadetlerin önemi ve amacı ile ilgili de bilgi veren Demir, “İbadetlerin amacı Allah'a etkilemek değildir. İbadetlerin ana amacı insanın tabiatını değiştirmektir. Yani kendim için ibadet ediyorum, daha iyi bir insan olmak için Allah'a karşı daha sorumlu, insanlara karşı daha sorumlu, çevreye karşı daha sorumlu, diğer canlılara karşı daha sorumlu ve genel anlamda tabiata karşı daha sorumlu bir insan olmam için bu ibadetlerin tamamını yapıyorum. Dolayısıyla yine bir yanılgıyı düzeltmemiz gerekiyor. Bütün ibadetlerin amacının sanki sevap elde etmek olduğunu bazen düşünebiliyoruz. Oysa böyle değil. Bütün ibadetlerin aslında dünyevi bir amacı vardır ; ibadetler insanı dünyada daha iyi bir insan haline getirmek, Allah'a daha yakın bir kul haline getirmek içindir. Ahiret ise sonuçtur. Bazen bunları karıştırabiliyoruz. Dolayısıyla bizim bu ay içerisinde özellikle odaklanmamız gereken alan özellikle Kur'an-ı Kerim üzerinden Allah ile iletişimimizi sorgulamamız, doğru bir yolda olup olmadığımızı sorgulamamız, geçmişin muhasebesini yapmamız ve geleceğe dönük yeni kararlar almamız gereken bir ay olarak düşünmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Ramazan ayı kendimizi yenilemek için bir fırsattır”
Ramazan ayının dönüşüm ayı olduğunu ifade eden Demir, “Kendimizi dönüştürme ve değiştirmeye dönük bir durum olmayacaksa Ramazan ayında açlıktan başka bir şey olmamış olacak. Oruçta asıl amaç aç kalmak değildir. O aç kalma esnasında benim bunu Allah için yapmamdır ve Allah için yapıyorsam o zaman Allah ile bağımı daha çok güçlendirmemem gerektiğini düşüncesini zihnimde canlandırıp yeni kararlar alma sürecine kendimi sokmam önemlidir. İbadetlerimizin bütün hayatı kuşatan, ibadet alanının tamamen Allah'ın istediği şekilde olup olmadığını sorgulamam gerekiyor. Namazlarımı sorgulamam gerekiyor. Kur'an-ı Kerim ile aramı nasıl olduğunu sorgulamam gerekiyor. Orucumu sorgulamam gerekiyor. Yaptığım bütün filleri sorgulamam gerekiyor. Aksi takdirde ritüellere boğulmuş yemek davetleri, akşam yemeği, gün boyu ne yiyeceğini düşünmek, onunla vakit harcamak, iftardan sonra da sahura hazırlık yapmayı düşünmek oruç değildir. Elbette ki Ramazan aç ve fakir olan insanların doyurulması için katkı sağlamak Allah ile olan aramızın nasıl olacağını çok ciddi anlamda düşünmek ve kendimizi yenilemek için bir fırsattır.” diye konuştu.
Zekat konusunda daha duyarlı olması gerektiğini belirten Demir, bu konuda herkesin bir çaba içinde olması gerektiğini ifade etti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.