M. Zülküf YEL
Kenya saldırısına farklı bir bakış
Kenya’da, Irak’taki “Yeşil Bölge” benzeri bir alan içerisinde bulunan bir AVM’ye yapılan saldırıda ve saldırıyı gerçekleştirenleri etkisiz hale getirmek için yapılan operasyonda, çok sayıda kişi öldü ve yaralandı. Saldırıyı gerçekleştirenler, Müslümanların dışarıya çıkmasını istediler ve geri kalanları rehin tuttular. Daha sonra çocukları da serbest bıraktılar.
Bu saldırının tozu dumanı arasında kalan bazı ayrıntılara özellikle dikkati çekmek istiyoruz.
Öncelikle hedef seçilen bu kompleks, Batılıların uğrak mekânıdır. Saldırı esnasında diplomatlar, misyonerler, ajanlar, Batılı askerler ve sair Batılı ve İsrailli görevliler burada çoğunluktadır. Özellikle saldırı esnasında burada bulunan ve çatışmaya dâhil olan bazı İngiliz SAS komandolarının ( ki basında kahraman olarak takdim edilmişlerdi) burada silahları ile beraber ne aradıkları ve çatışmaya hangi sıfatla müdahil oldukları belirtilmiyor.
Batılıların ve İsrail’in, Afrika’ya yaptıkları operasyonların ana üslerinden birisi konumunda olan Kenya’da olay gerçekleşir gerçekleşmez, hemen İngiliz ve İsrail komandoları eylemcilere karşı operasyona girişti. Bu İngiliz ve İsrail komandolarının olaya hangi sıfatla müdahil oldukları sorulmadı, gündeme getirilmedi. Kimse bu kadar misyoner, ajan, diplomat ve askerin orada ne aradığını sorgulamadı. Elbette sivil hedeflere yapılacak hiçbir eylem tasvip edilemez. Ancak asker sayılmak için ille de üniformalı olmak gerekmez. Örneğin eylem esnasında olay mahallinde bulunan Batılı ajan ve askerlerin tamamı sivil giyimli olup silah taşıyordu. Olayı insani boyutları ile ele alırken bu ayrıntıyı atlamamak lazımdır.
Bu olaya, salt sivil insanlara karşı düzenlenmiş bir eylem olarak bakmak, büyük bir yanılgı olur. Aynı zamanda bu eyleme zemin hazırlayan olaylar dizisine bakmakta ve sebeplerini irdelemekte fayda vardır.
Yıllardır Somali’nin komşuları, Somali’nin içişlerine karışmakta ve Somali’yi işgal altında tutmaktadır. Komşu devletlerin bu müdahalesi daima beraberinde kan, gözyaşı ve istikrarsızlık getirmiştir. İktidarlar devrilmiş, Somali halkının iradesi hiçe sayılarak kuklalar göreve getirilmiştir. Bunun neticesinde uzun yıllar süren iç savaşlar yaşanmıştır. Siyasi istikrasızlık ve iç savaş, ülkenin ekonomisini tamamen bitirmiştir. Ülkenin zenginlik kaynakları ekonomiye kazandırılamamış, insanlar açlıktan kırılmıştır. Somali’de insanların açlıktan kırılmasının temel nedeni; kuraklık değil, tüm yönleri ile insanları vuran bu siyasi istikrarsızlık ve ekonomik tükenmişliktir.
Hala Somali işgal altındadır ve bu işgalin bedelini Somali halkı acı bir şekilde ödüyor.
Komşu devletler, Kenya’daki bu eylemleri gerçekleştiren Şebab hareketine karşı savaş açmış durumdalar. Tüm güçleriyle, ülkenin büyük bir kısmını elinde tutan Şebab hareketini yok etmeye çalışıyorlar. Bu işgal neticesinde on binlerce Somalili mazlum öldürüldü. İşgalciler, halkı acımazsızca katlediyor. Somalililerin zenginlik kaynaklarının talan edilmesi hususunda; Afrika Birliği çatısı altındaki Afrikalı işgalciler, Batı’nın ve İsrail’in öncü kuvveti olarak buradaki mazlum Müslümanları katlediyor ve Batı’nın yağma ve talanını kolaylaştırıyorlar. İşte bu işgal hareketinin başını Kenya çekiyor. Somali halkına en fazla zararı Kenya veriyor. Özellikle Kenya ve Etiyopya’nın Somali üzerindeki sömürüleri hiç bitmedi. Bir yandan Batılıların yağma ve sömürü yolunu açmak, diğer yandan kendi meşum emellerini gerçekleştirmek için, Somali’den hiçbir zaman el çekmediler. Kenya ve Etiyopya’nın yanı sıra Tanzanya ve Uganda da bu işgale etkin bir şekilde destek veren ülkeler arasında yer almaktadır.
Başta Somali olmak üzere Afrika kıtasında Müslümanlara yönelik yapılan operasyonların (özellikle gizli operasyonların) ana üslerinden birisi de saldırıların hedefi olan Kenya’dır.
Bu son saldırıyı, ayrıntılarından arındırıp, arka plan ve nedenlerini görmezlikten gelip olayı sivillere karşı işlenen bir katliam olarak görmek büyük bir hata olur. Elbette eylemin şekli ve bazı yönleri tartışılabilir. Ama bu durum, hiçbir zaman eylemin arka planında yatan gerçekleri ortadan kaldırmaz. Haksız ve ölçüsüz bir şekilde gerçekleşen bir işgale karşı, bir halkın savunma refleksi olarak bu olayı okumak daha isabetli olur. Bu refleks, bazen beraberinde bazı ölçüsüzlükleri de barındırabilir. Ama bu olayı, büyük fotoğraf içinde ve oluşan savaş şartları çerçevesinde değerlendirmek lazımdır. Kenya, Şebab’ın uyarılarını dikkate almadı ve işgalin bedelini ödüyor.
Kimse olayların bu yönlerine işaret etmiyor. Olay, salt sivillere karşı gerçekleştirilen bir olay olarak takdim ediliyor. İnsanlar peşinen mahkûm ediliyor. Ya bu insanların yaşadıkları katliamlar ve mağduriyetler ne olacak?
Somali’de bu güne kadar açlıktan ölen başta çocuklar olmak üzere, yüz binlerin hesabını kim verecek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.