"Kur’an-ı Kerim’i neden öğrenmemiz gerektiğini bilmeliyiz"
Diyanet İşleri Başkanının toplumun yüzde 59’unun Kur’an-ı Kerim’i okumayı bilmediği açıklaması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç.Dr. Mahmut Çınar, insanların öncelikle Kur’an-ı Kerim’i neden öğrenmesi gerektiğini bilmesi gerektiğini söyledi.
Kur’an-ı Kerim’in bir hidayet kaynağı olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade eden GAÜN İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Çınar, insanların öncelikle Kur’an-ı Kerim’i neden öğrenmesi gerektiğini bilmesi gerektiğini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, geçtiğimiz günlerde bir Kur’an kursunun açılışında Türkiye'de Kur'an-ı Kerim'i yüzünden okuyabilenlerin oranını açıkladı. Toplumun yüzde 59'unun Kur’an-ı Kerim’i okumasını bilmediğini ve yüzde 41'inin okuduğunu söyleyen Erbaş’ın bu açıklaması toplumun içinde olduğu durumu gözler önüne getirdi.
Söz konusu oranları İLKHA’ya değerlendiren Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Çınar, geçmiş dönemlere oranla bu konuda imkanların olduğunu, ancak buna rağmen Kur’an-ı Kerim’in öğrenilmiyorsa bu konuda herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.
Geçmiş dönemlerde imkansızlıkların olduğunu, Kur’an-ı Kerim’i öğretme ve okumanın yasaklandığını belirten Çınar, “Müslüman olan toplumun tamamının özellikle bilgiye ulaşma imkanlarının da yaygın olduğu bu dönemde Kur’an-ı Kerim’i okuması beklenir. Geçmişte birçok imkansızlıklar vardı. Kur’an-ı Kerim’i öğretmek ve okumak zaman zaman yasaklandı. Neden acaba yeteri kadar olmuyor, bunun altında birçok sebep yatıyor.”dedi.
Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 99’unun Müslüman olduğu istatistiklerinin doğru olmadığını dile getiren Çınar, “Yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını gösteriyor. Kendilerini Müslüman olarak tanımlayan insanların tamamı acaba Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek, okumak istiyor da okuyamıyor mu? Yoksa aslında böyle bir niyeti mi yok. Bu da önemli ve bunları da ayıklamak lazım. Bunları da dışarıda tuttuğumuz zaman oran daha da azalır. Belki çok azda olsa Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek istediği halde öğrenemeyen insanlar da vardır. Ama varsa bile bunların sayısı çok azdır.” ifadelerini kullandı.
Geçmiş dönemlere göre Kur’an-ı Kerim’i öğrenme imkanlarının birçok alanda arttığını belirten Çınar, “Bunların tamamını dikkate aldığımız zaman bir insan eğer gerçekten Kur’an-ı Kerim’i okumak veya öğrenmek istiyorsa belki bazıları için bu şartlar zor olabilir. Ama Kur’an-ı Kerim’i öğrenmesi mümkün ve zorluk çekeceğini zannetmiyorum. Önemli olan Kur’an-ı Kerim bizim yolumuzu aydınlatacak mı, bizim buna inanmamız gerekiyor. Biz Kur’an-ı Kerim’i okuduğumuz, öğrendiğimiz, anladığımız zaman bizim hayatımızda neleri değiştirecek, bu çok önemlidir. Eğer insanlar Kur’an-ı Kerim’i öğrendikleri ve anladıkları zaman onları dönüştüreceğine, ileriye taşıyacağına ve daha da mutlu kılacağına inanırlarsa Kur’an-ı Kerim’i daha çok öğrenirler.”şeklinde konuştu.
“Kur’an-ı yaşamak için öğrenmek lazım”
Kur’an-ı Kerim’i sadece Arapça metninden okumanın yeterli olmadığını belirten Çınar, şunları söyledi:
“Kur’an-ı Kerim’in okunması çok önemli olmakla beraber özellikle anlamak daha da önemlidir. Neden Kur’an-ı Kerim’i anlamak lazım? Çünkü Kur’an-ı yaşamak için öğrenmek lazım. Ticari, eğitim ve ailevi hayatımızda, günlük komşularımızla, mesai arkadaşlarımızla ilişkilerimizde ve bunların tamamında da Kur’an-ı Kerim referanstır. Bizim Kur’an-ı Kerim’e kulak vermemiz lazım. Gerçekten de Kur’an-ı Kerim peygamberimize nazil olduktan hemen sonra 23 yıl gibi çok kısa bir sürede o toplumu dönüştürmüş, değiştirmiş ve adeta birbirlerini yiyen bir toplumdan tarihin en faziletli ve erdemli insanları çıkmıştır. Peki, nasıl oldu da daha düne kadar birbirlerini yiyen bu insanlardan Hz. Ömerler, Aliler, Ebu Bekirler, ve daha nice sahabeler, nasıl oldu da bu hale geldiler. Çünkü bu insanlar Kur’an-ı Kerim’i okudular ve peygamber efendimizin dizinin dibinde oturdular. Kur’an-ı Kerim’i ne diyorsa onu yaptılar. Bu şekilde dönüştüler.”
“Kur’an-ı Kerim’i insanlar neden öğrenmeli”
İnsanların öncelikle Kur’an-ı Kerim’i neden öğrenmesi gerektiğinin önemini bilmesine değinen Çınar, “Kur’an-ı Kerim’i insanlar neden öğrenmelidir? Bu soru çok önemlidir. Gençler neden Kur’an-ı Kerim’i okuyarak dönüşmüyor da sıkıntılı yerlere gidiyor ve bu durumlara düşüyorlar. Kur’an-ı Kerim’e ulaşma imkanı çoğaldığı gibi ve imkanları arttığı gibi yanlış işlere de ulaşma imkanları arttı. Kur’an-ı Kerim’e ulaşma imkanı artarken, diğerleri azalmıyor. O zaman gençlerimizin ufkuna bizim neyi yerleştirmemiz gerekiyor. Bir çocuk büyürken nasıl bir gelecek, neyi hedefliyor, amacı nedir. Böyle amaçsız, hedefsiz bir genç olursa o zaman çok tehlikeli yerlere gidebilir. Ama onun zihnine Kur’an-ı Kerim girdiğinde o genç bunlardan uzak durur.”diye konuştu.
Çınar, “Kur’an-ı Kerim’de peygamber efendimiz çok önemli bir yer tutar. Kur’an-ı Kerim’i bütün olarak incelediğimiz zaman bazen doğrudan bazen dolaylı olarak hep peygamberimizden bahseder. Kur’an-ı Kerim’i en iyi okuyan, adeta yürüyen Kur’an olan peygamberimizle bütünleşmek ve O’na benzemek, benzemeye çalışmak bunu çocuklarımızın zihnine yerleştirmemiz ve böyle bir hedefi koymamız lazım. ‘İyi bir insan olabilmem için benim neler yapmam lazım?’ Bir çocuğun bunu da düşünmesi lazım. Ama günümüzde daha geçici şeyler, daha çok nasıl zengin olabilirim, zevk ve sefa içerisinde yaşayabilirim, nasıl daha çok toplumun idolleri olan birer put olan farklı kesimlere mensup şahsiyetlerle kendilerini örtüştürdükleri zaman maalesef bu yanlış şeylere gitmek mümkün oluyor. Ama eğer Kur’an-ı Kerim’i okurlarsa ve anlarlarsa peygamberimiz ve ashâb-ı Kur’an-ı Kerim’i nasıl anladıysa o zaman çok daha farklı yerlere gelebilirler.”diye belirtti.
“Kur’an-ı Kerim bizim için hidayet kaynağıdır”
Kur’an-ı Kerim’in bir hidayet kaynağı olduğunun bilinmesi gerektiğinin altını çizen Çınar, “Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’i insanlara hidayet kaynağı, rehberi olsun diye gönderdi, başka bir amaçla göndermedi. Öncelikle Kur’an-ı Kerim’in ne olduğunu anlamamız lazım. Çünkü Kur’an-ı Kerim bizim için bir hidayet kaynağıdır. Doğru yola ermenin, doğru yolda devam etmenin ve hayatımızı doğru yolda sürdürmenin Kur’an-ı Kerim bize anahtarlarını verir. Bir defa bizim bunu iyi anlamamız lazım. Hem ebeveynin hem evlatların ve hem de sivil toplum kuruluşlarının da buradan yola çıkarak bu insanları Kur’an-ı Kerim’e yönlendirmeleri gerekiyor. Yoksa ben Kur’an-ı Kerim’i öğreteyim çocuğum ben öldüğüm zaman bana bir Kur’an okusun, ölenlere de Kur’an okunsun buna kimse karşı gelmez ve bu olabilir. Ama Kur’an-ı Kerim’in asli amacı bu değildir. Kur’an-ı Kerim’in asli amacı insanlara yol göstermektir, hidayete erdirmektir, insanın hayatına yön vermektir ve yönlendirmektir.”dedi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.