"Medya ve 'aileyi koruma kanunu' boşanmayı özendiriyor"
Artan boşanma davası oranlarını değerlendiren siyasi parti temsilcileri, hukukçular ve vatandaşlar, boşanmalara karşı yetkililere, Diyanet İşleri Başkanlığına, âlimlere ve STK’lara görev düştüğünü söylediler.
Her geçen gün artan boşanmaları değerlendiren Gaziantep’teki siyasi parti temsilcileri, hukukçular ve vatandaşlar, boşanmaların nedenini televizyonlardaki ahlak dışı dizi, program ve sanal alemin toplum üzerindeki olumsuz etkileri ile maddi sıkıntılara bağladı.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre Gaziantep’teki evliliklerin ilk 5 yılında boşanma oranı Türkiye ortalamasının üzerinde. Türkiye genelinde çiftlerin ilk 5 yılda boşanma oranı yüzde 39.1 iken bu rakam Gaziantep’te yüzde 46.4 oldu.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, Avukat Hüseyin Kurşun ve Gaziantepli vatandaşlar, kentteki boşanma rakamlarının Türkiye ortalamasının üzerinde olmasının normal olmadığını belirterek bu durumu bir facia olarak nitelediler.
Türkiye'de evlenen çiftlerin sayısı azalırken, boşanma oranları artıyor. Toplumda her geçen gün artan ahlaki yozlaşmayı ve boşanmaları değerlendiren HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Mehmet Nakşi Erat, İslami bakış açısı ile evlilik temelinin sağlam atılması durumunda bu oranların düşeceğini ve bunun için yetkililer başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığına, âlimlere ve STK’lara büyük görev düştüğünü söyledi.
"Eşler arasındaki sorunlar aile büyüklerine ve kanaat önderlerine götürülmelidir"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının "Aileyi Koruma Kanunu"nun boşanma oranlarının artırdığını dile getiren Erat, "Çünkü kanun aileyi korumaktan daha çok yıkmaya yönelik. Eşler arasındaki sorunlar ilk olarak aile büyüklerine ve kanaat önderlerine götürülmelidir. Bu kanunların tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor." dedi.
TÜİK’in son verilerini hatırlatan Erat, "Bu durum bizi gerçekten çok derinden üzmüştür. Çünkü üzüntü verici bir durum. Bu durumun bazı nedenleri var. Bu nedenler üzerinde durmak gerekiyor. Bunlardan bir tanesi maneviyatsızlıktır. Diğeri ise kanunlarla ilgili bazı sıkıntılardır. Maneviyatla ilgili malumunuz şu an özellikle Türkiye'de görsel basın veya yazılı basın, sosyal medya olsun. Bunlar özümüze, dinimize ve toplumun zihin kodlarına uygun bir şekilde icra edilmemektedir. En büyük nedenlerden bir tanesi budur." diye konuştu.
Toplumda her geçen gün artan ahlaki yozlaşmayı ve boşanmaların evlilikten önce yaşanan flört tarzı ilişkiler ve TV ile sanal alemde yer alan bazı aldatma ve gayr-ı meşru ilişkiler üzerine temellendirilmiş program ve dizilerin boşanmalara neden olduğuna dikkat çeken Erat, şunları söyledi:
"Boşanma oranlarının artmasının özellikle vahşi Batı'nın ithal dizileri, sinemaları ve ülkemizde de onları örnek alan bazı yönetmenlerin yapmış oldukları diziler, sinemalar, gençlerimizi ve toplumu çok ciddi anlamda olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle de dizilerin ve sinema filmlerinin yatak odalarının dışında çevrilmesi gerekiyor. Fakat maalesef dizilerimizde, sinema filmlerimizde genelde yatak odalarında geçiyor. Eşler, evleniyor boşanıyor. Sürekli eş değiştiriyor. Bu da toplum üzerinde çok ciddi anlamda olumsuz bir etki bırakabiliyor."
Yetkililer başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığına, âlimlere ve bütün STK’lara da büyük bir görev düştüğünü söyleyen Erat, "Yine bununla beraber bu konuda özellikle de müftülüklerin harekete geçip halkı bilinçlendirmesi adına camilerde imamların halkın içerisinde bu meseleleri gündem edip ve bu konu üzerinde durmalıdır. Bu konuda yine tüm sivil toplum kuruluşlarını biraz daha bu konu üzerine eğilmelidir. Gerçekten bu rakamlar bir faciadır. Bu konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları toplumumuzu bilinçlendirmelidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çıkardığı kanunlar gerçekten aile kökünün dibine kibrit suyu dökmüş gibidir. Bu kanunlar neticesinde birçok boşanmalar olmuştur. Bu durumda olumsuz bir şekilde halkı etkiliyor. Yani eşler arasında küçük bir sorun karakollarda ve mahkemelerde veya cezaevi ile son bulabiliyor. Bu da aynı şekilde ailelerin boşanmasını ve eşlerin arasının açılmasını tetikliyor. Bu konuda özellikle hükümetin de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çıkardığı bu kanunu, yönetmelikleri bir daha gözden geçirmelidir." ifadelerini kullandı.
"Halkımızın dinine, örfüne ve âdetine uygun bir şekilde kanun getirilmelidir" diyen Erat, "Bu konuda adımlar atılmalı, boşanmalar son bulmalıdır. Malumunuz peygamberimiz boşanma ile ilgili ‘Boşanma arşı titretir’ diyor. Eşlerin boşanması sadece boşanmakla kalmıyor. Eşlerle beraber çocuklar da yetim kalıyor, psikolojileri bozuluyor hayatları boyunca bu durumlardan olumsuz etkileniyorlar. Bu konuda hükümet başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına önemli görevler düşmektedir. Elbette biz kadına şiddetten yana değiliz. Ama bununla birlikte eşler arasında küçük bir sorun, güvenlik güçlerine intikal ettiğinde güvenlik güçleri hemen gelip müdahale ediyor ve erkeğe ‘evden uzaklaştırma’ cezası veriyor veya tutuklanıyor. Dolayısıyla bu eşler arasındaki sıkıntıyı daha çok tetikliyor. Bununla beraber ölümlerle son bulan cinayetler işleniyor. Bu kanunların tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Son zamanlarda boşanma oranlarının artmasına karşılık evlilik oranlarının da azaldığına dikkat çeken Avukat Hüseyin Kurşun ise bu durumun modern hayatın getirmiş olduğu bir hastalık olduğunu ifade etti.
Evliliklerin azaldığını boşanmaların arttığını istatistiklerin teyit ettiğini belirten Kurşun, "Evlilik, hem dini açıdan hem de gelenek ve göreneklerimize göre kutsal bir müessesedir. Evlilik duygusal zeminin yoğun olarak yaşandığı bir müessesedir. Son zamanlarda boşanma oranlarının artmasına karşılık ise evlilik oranlarının azalması bize modern hayatın getirmiş olduğu bir hastalıktır. Normal şartlarda 5 saatlik bir yolculuk yapacağımız sırada arkadaşlarımızla iyi geçinirken veya iyi geçinmek durumunda kalırız. Fakat evlilik gibi uzun soluklu bir yolculuğu yürütürken eşlerin birbirlerini idare etmeleri gerekiyor. Günümüzde evlenen çiftler özellikle bayanlar, evliliğe çok yüksek anlamlar yüklüyor, çok büyük bir beklenti içerisine girerek evlilik yapıyor. Bu beklentileri karşılanmadığı zaman problemler yaşanıyor. Bu beklentilerin büyük bir kısmı da maddi beklentilerdir. O beklentileri bulamadığı zaman hayal kırıklığına uğruyor ve bir boşluğa düşüyor. Bu durum bir şekilde eşler arasındaki ilişkiyi olumsuz yönde etkiliyor." dedi.
Boşanmaların artmasına medyanın, özellikle sosyal medyanın tahrik edici etkisi olduğunu belirten Kurşun, şunları söyledi:
"Bireyler, medyada görmüş olduğu hayat tarzlarını, sosyal medya üzerinde tanışmış olduğu kişilerle kendisini kıyaslaması ya da onlar gibi değişik bir takım arayışlar içerisine giriyor. Nihayetinde bu durum eşlerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarını ikinci veya üçüncü plana atmalarına hatta birbirlerine karşı duyarsız olmalarına kadar gidiyor. Bu durum da tabi ki ailede bir boşluğa yol açıyor. Özellikle duygusallığa yol açıyor. Bunun sonucunda da şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davaları artıyor. Şiddetli geçimsizlik dediğimiz zaman bunun içerisine özel boşanma nedenleri de giriyor Bir kişi boşanmak için mahkemeye başvurduğunda aldatılmış olsa dahi ya da başka bir suç işlemiş olsa dahi şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası açıyor."
"Bir evin içerisinde dini bir atmosfer varsa bu evliliği daha da güçlü kılar"
Boşanmaların artmasındaki bir diğer nedeninin toplumdaki maneviyat eksikliğinin etkisi olduğunu ifade eden Kurşun, "Modern bir hayatın getirisi olarak bireysel yaşamın yüceltilmesinin bir neticesi olarak da evlilik oranları gittikçe azalmaya başladı. Bireyler artık daha çok özgür olmak istiyorlar. Bu özgürlüğü evliliğin içerisinde bulamayacakları kanaati ile birlikte evlenme kararlarını ya erteliyorlar ya da evlenmeyi düşünmüyorlar. Bu da modernizmin getirmiş olduğu bir etkidir. Avrupa'da yaygınlaşan, had safhaya ulaşan bu hastalık maalesef bizim toplumumuza da yavaş yavaş sirayet etmeye başladı. Her şeyden önce bizler evliliğin bir sabır işi olduğunu, birbirimize katlanmamız, sadakat göstermemiz gerektiğini bilmeliyiz. Özellikle bir evin içerisinde dini bir atmosfer varsa bu evliliği daha da güçlü kılar. Dolayısıyla burada bir maneviyat eksikliğinin etkisi var. Yine tahammülsüzlük ve maddi beklentilerin karşılanmaması gibi faktörler evliliği yıkan sebepler olarak sıralayabiliriz." diye konuştu.
Boşanmanın "Allah'ın sevmediği helallerden" birisi olduğunun altını da çizen Kurşun, "Boşanma 'Allah'ın sevmediği helallerden’ birisi. Ama bazı küçük nedenlerden dolayı psikolojik ve ahlaki etkenler genelde boşanma davalarının açılmasına neden oluyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının aileyle ilgili düzenlemiş olduğu kanunlar bizim toplumumuza ve toplumumuzun genetik kodlarına hiç uygun düzenlemeler değil. Tamamen Avrupa ülkelerinin yaşam tarzının ve sosyal algıları eseri yasaları getirip toplumumuzda, toplumsal ruhun da yoğun olarak İslam’ın etkili olduğu topluma dayatılan bu tür olumsuzluklar boşanmalara neden oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Avrupa Birliği toplumunun aile yapısına uygun olan ama bizim toplumumuzda hiçbir şekilde uygun olmayan yabancı kanunlar ithal edilerek toplumumuza uygulanması tamamen bir sosyal bunalımı doğuruyor." diyerek uyarılarda bulunan Kurşun, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
"Her şeyden önce bizim toplum olarak birbirimize karşı olan ilişkilerimiz, aile bağlarımız ve aileye yüklemiş olduğumuz anlam, kadına ve erkeğe yüklemiş olduğumuz anlam farklıdır. Avrupa'nın aynı şekilde kadına, erkeğe veya aileye, evlilik müessesine yüklemiş olduğu anlam farklıdır. Nitekim son yıllarda bu yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren eşler özellikle kadın, en küçük bir şiddete maruz kaldığında, hatta çocuk en küçük bir şiddete maruz kaldığı zaman hemen ilgili makamlara başvurarak bir koruma istiyor. Bu durumun ailelere bir yerde faydası var. Ama daha çok ise zararı var. Çünkü aile müessesesi toplumsal ve duygusal bir zeminde ilerlemektedir. Siz bu duygusallığı ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Yani aileyi bir şirkete dönüştürmüş oluyorsunuz. Bu da artık evlilikteki o sadakat, saygı, sevgi, bağlılık ve hoşgörü ortamını tamamen ortadan kaldırıyor. Evlilik müessesi çok farklıdır."
Boşanma oranlarının her geçen gün arttığı günümüzde acısıyla ve tatlısıyla 45 yıldır aynı yastığa baş koyan Fayat ve Rukiye Doruk çifti ise 45 yıllık evliliğin sırrının saygı ve sevgi olduğunu ve gençlere de evliliklerinde sabırlı olmaları konusunda nasihatte bulundular.
Mehmet Şahin ise toplumda Batı hayranlığı oluşturulduğunu ve televizyonlar kanalıyla da ahlak dışı programlarla insanların yozlaştırıldığına dikkat çekerek, bu durumların boşanmalar üzerinde etki ettiğini belirtti. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.