Öğrencilerimizi sevdikleri bölümlere yönlendirelim
ÖSYM tarafından bu yıl ilk defa gerçekleştirilen YKS’ye giren öğrenciler için tercih dönemi yarın başlıyor. Tercih yapacak öğrencilere önemli tavsiyelerde bulunan uzmanlar, ebeveynlerin öğrencileri sevdikleri bölümlere yönlendirmeleri gerektiğini sö
ÖSYM tarafından bu yıl ilk defa gerçekleştirilen Yükseköğretim Kurumları Sınavında (YKS) barajı geçip tercih hakkı kazanan öğrenciler için tercih dönemi yarın başlıyor.
14 Ağustos'a kadar devam edecek tercih dönemine ilişkin öğrenci ve velilere önemli uyarı ve tavsiyelerde bulunan uzmanlar, ebeveynlerin öğrencileri ataması kolay bölümlerin aksine sevdikleri bölümlere yönlendirmeleri gerektiğini söylediler.
Öğrencilerin severek okuyacakları ve meslek hayatında mutlu olacakları bölümleri seçmeleri gerektiğini belirten Eğitim-Bir-Sen Muş Şube Başkanı Mahir Barışan, ebeveynlerin öğrencileri sevmedikleri bölümlere göndermek için baskı yapmamaları tavsiyesinde bulundu.
Öğrencilerin zorlu bir süreçten geçtiklerini, çok büyük emekler vererek bu sınava hazırlandıklarını ve çoğunun barajı aşarak hem önlisans hem de lisans programlarına yerleşmeye hak kazandıklarını kaydeden Barışan, herkesin beceri ve kabiliyetine göre sevdiği bölümü okuması gerektiğini ifade etti.
İnsanların sevdikleri bölüm yerine ataması kolay olan bölümlere tercih vermelerinin yanlış olduğuna değinen Barışan, “Ülkemizde tercihler yapılırken genelde sevdiğimiz bölümü okumaktan çok bitirir bitirmez işe girebileceğimiz bölümleri tercih ediyoruz. Bunun içinde tamamen duygusal verilerle hareket ediyoruz. Oysa hayat boyunca yaşadığımız süreç içerisinde eğer mutlu olmak istiyorsak bize gelir getiren, kişinin yaşam biçimimizi dizayn edecek bir bölüm değil de seveceğimiz meslek hayatına atandıktan sonra isteyerek görev yapabileceğimiz bölümleri tercih etmemiz gerekiyor. Bunun içinde benim önerim gelir getiren bölümlerden çok severek yapabileceğiniz bölümleri tercih edin. Yine ülkenin insan kaynağı açısından neye ihtiyacı olduğuna dikkat edilmelidir. Biz de politikalar günübirlik olduğu için maalesef bu konuda sağlıklı sonuçlar elde edemiyoruz. Örneğin 28 Şubat süreci yaşandığında birçok meslek dersi öğretmeni arkadaşımız açıkta kaldı. Şimdi yeni sistemle beraber tamamen yüz yıllık eğitim sistemleri oluşturarak hareket edecektir. Örneğini anasınıfı zorunlu olacaktır. Demek ki öğrencilerimiz öğretmenlik bölümlerini tercih ederken bunu göz önünde bulundurulmalıdır. Mesela İngilizce sürekli güncel aktivitesini devam ettiren bir bölüm, mesleki liseler, meslek dersleri gibi bunları göz önünde bulundurarak öğrencilerimizin tercih yapmaları gerekir.” ifadelerini kullandı.
Tercih yaparken uzmanlardan yardım alınması gerektiğini söyleyen Barışan, “Öğrencilerimiz bir rehber öğretmen veya bir eğitim uzmanından yardım alarak tercihlerini yapmalılar. Yüzdelik dilimlerine iyi bakmaları gerekiyor. ÖSYM bazı bölümlerin sınırlamalarını kaldırdı. Bu da çok önemli. Demek ki bizim yetişmiş insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu adımı çok olumlu buluyorum. Çünkü bir soru sıralamayı etkiliyor. Öğrenci o gün hasta olabiliyor, bir soruyu yapamayabiliyor. Psikolojik sorunları olduğu için o gün bir soru yapmadığı için on binlerce kişinin gerisine düşebilir. Tıp hayalini kurmuştur ama bu şekilde olunca istediği bölümü okuyamıyor. Yani bunları göz önünde bulundurduğumuzda bir uzmana danışmak gerekir. Bizim dönemdeki gibi kısıtlı imkanlar yok. Artık bu konuda hem özel sektörde hem de devlette kendini ispat etmiş rehber öğretmenlerimiz, eğitim uzmanlarımız var.” şeklinde konuştu.
Ebeveynlerin çocuklarını sevmedikleri bölümlere yönlendirdikleri zaman çocuklar için ömür boyu bir mutsuzluğa kapı aralandığını aktaran Barışan, şöyle konuştu: “Bu gerçekten travmalar oluşturuyor. Ömür boyu bir mutsuzluğun kapısını aralıyor. Genelde anne babalarımız duygusal davranıp kaygı ile hareket ediyorlar. Ebeveynler kazanamadığı bölümlere kendi çocuğunu gönderiyor. Bu da ilkokuldan itibaren çocuğu baskılıyor. Sen doktor ol, sen hakim ol gibi. Bireysel farklılık diye bir şey var. Bu Kur’an-ı Kerim’de de ifade edilen bir şey. Dolayısıyla her insan aynı olacak diye bir şey yok. Farklı yeteneklerle çocuğun kabiliyeti neye uygun ise o doğrultuda onu yönlendirmek gerekiyor. Örneğin çocuk cerrahi müdahaleden kaçıyor, yapmak istemiyorsa bu çocuğu zorla tıppa göndermek bir zulümdür. İnsan ilişkilerinde zayıf olan birisini öğretmenliğe gönderdiğimiz zaman bu bir vebaldir. Bunun için öğrenci bir yere yerleşsin düşüncesiyle değil tamamen seviyorsa, kendini mutlu hissediyorsa, yapabiliyorsa o bölümü tercih etmelidir.”
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.