Özel Hayatın Gizliliği

İmralı görüşme tutanaklarının sızdırılması konusunda BDP’den resmi bir açıklama yapıldı.
BDP, tutanağın genel merkezden sızdırıldığını kabul etti. Ardından sorumluluğu bulunan iki parti meclisi üyesinin istifa ettiğini duyurdular.

Herkes buna kilitlenmişken bir ayrıntı üzerinde fazla durulmadı.
Tutanağı yayınlayan gazete tümünü yayınlamamış, bazı isimleri ve istekleri sansürlemişti.
Fikret Bila, çıkarılan bölümler için “Gereksiz isimler ve özel hayata giren bazı kısımlar yayınlanmadı” şeklinde açıklama yaptı.

Açıklama ciddi çelişkiler barındırıyordu.
Hangi isimlerin gerekli olup olmadığına kim karar veriyordu ve bunun ölçüsü ne idi?
Mesela neden bazı isimler çıkarılırken Baransu ile Uslu’nun ismi çıkarılmıyordu yayınlanan metinden?
Said Nursi’nin Ermeni kökenli olduğu iddiası olduğu gibi yayınlanarak kimlere mesaj verilmek isteniyordu?
Bunlar cevap bekleyen sorular..

Bir de “özel hayatın gizliliğine” önem verildiği iddiası var ki tam evlere şenlik bir durum.
Tutanağı yayınlayan gazetenin bu konuda sicili hiç de parlak değil.
Birazcık arşivleri karıştıranlar bunu kolaylıkla görebileceklerdir.
Siyasi haberlerin bile magazin yönünü gündemine alan, bunun üzerinden birilerini karalamaya çalışan bir yayın organından böyle bir açıklama duymak şaşırtıcıdır.

Bu aynı zamanda bir hedef saptırma da olabilir.
Mesele “özel hayat” değilse nedir?
Bazı kısımların yayınlanmamasını BDP mi istedi? Çünkü iddiaya göre Öcalan’ın bazı sözleri bazı BDP milletvekillerini oldukça rahatsız etmişti.
Bir de Fikret Bila ismi var tabii.
Her zaman askere yakın duran bir isim Bila.

Asker ve askerle aynı zihniyete sahip siyasiler yıllarca mesajlarını Bila üzerinden verdiler.
Onu okuyanlar bir gazetecinin yorumunu okumadıklarını iyi biliyorlardı.
Sansür kurulunun içinde Bila’nın ismi geçtiğine göre farklı güç odaklarının işin içine girdiğini de bilmeniz lazım.
SARI ZEYBEK’İN DEVAMI MI?

Tutanaklarla ilgili ilginç iddialardan biri de Can Dündar’ın adının geçtiği şeklindeydi. Ancak tutanağı yayınlayan gazetenin kendi yazarının ismini çıkararak tutanağı yayınladığı söyleniyor.
Çektiği belgesellerle adından söz ettirdi Can Dündar.

Atatürk’ün son 300 gününü konu aldığı “Sarı Zeybek” belgeseli çok konuşuldu.
İçki içen, saatlerce dans eden bir Atatürk portresi çizmiş diye bazı Atatürkperestlerin tepkisini çekti.
Onu zaafları olan bir insan olarak resmettiğini söyleyip kızdılar.
O yoluna devam etti.

Sonra “Mustafa” belgeselini çekti.
Can Dündar, son zamanlarda hükümetin aleyhinde yazılarıyla gündeme geliyor.
Kürt meselesine ilgi duyuyor ve arada bir Diyarbakır’a da yolu düşüyor.
Gidiş gelişlerinde BDP ve PKK’ye yakın isimlerle görüşüyor ve onlardan bilgi alıyor.
İddialara göre Öcalan için de bir belgesel hazırlamak istediğini söylemiş.

Bu teklif Öcalan’ın çok hoşuna gitmiş olacak ki İmralı görüşmesinde ona selam göndermiş.
Onun için başka söylediği şeyler var mı belli değil, ama gazetesi onun ismini tutanaklardan çıkarmış.
Belki de projenin akim kalmaması için Can Dündar isminin gündeme gelmesini istemediler.
Öyle ya Öcalan belgeseli, önemli bir iş bazıları için.
Tabi bu işin problemli yönleri de var.

Onun mücadelesini anlatırken insani zaaflarından da söz ederse ne olacak?
Örgüt içerisinde onun tanrısal bir yönü olduğuna inananlar var.
Öcalanperestlerin tepkileri Atatürkperestlerinkinden daha sert olabilir.
Can Dündar’ın buna da hazırlıklı olması lazım.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.