Şehadetinin yıl dönümünde Şeyh Abdülkerim Çevik

Şehadetinin yıl dönümünde Şeyh Abdülkerim Çevik

Bitlis'te uğradığı silahlı saldırı sonucu şehid olan bölgenin tanınmış kanaat önderlerinden Şeyh Abdülkerim Çevik, şehadetinin birinci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yad edildi.

Şeyh Abdülkerim Çevik, 19 Ocak 2020'de, Bitlis'in Güroymak ilçesi Erentepe Mahallesi Muhammed Hafid Efendi Yatılı Erkek Kur'an kursunda eğitim verirken silahlı saldırıya uğradı.

Saldırı sonucu ağır yararlanan Çevik, kaldırıldığı Güroymak Devlet Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılmayarak vefat etti.

Çevik'in cenazesi, on binlerce sevinin katılımıyla Erentepe Mahallesi Şeyh Abdurrahman-ı Taği'nin kabristanında defnedildi.

Günlerce devam eden Çevik'in taziyesine, yurt içi ve yurt dışından on binlerce insan katıldı. Şehadetinin sene-i devriyesinde sevenleri tarafından anıldı.

Ümmetin vahdetini kendisine dert edinen Çevik, farklı zamanlarda İLKHA'ya verdiği demeçlerde Müslümanların küfre karşı birleşmeleri çağrısında bulunmuştu.

Bu demeçlerinde İstanbul Sözleşmesi'nden aile yapısına, İslam coğrafyasında yaşanan kaoslardan Müslümanlar üzerinden oynanan oyunlara, toplumu bekleyen felaketlerden, İslami değerlerinden koparılmayan çalışan gençlere, piyango, kumar, içki tehlikesinden evliliğin önemine varıncaya dek birçok konuya değinen Çevik'in şehadeti sevenlerini yasa boğmuştu.

"Alimler, İslam coğrafyasında Müslümanların gücünü birleştirmek için çalışmalı"

Bir demecinde Çevik, "Müslüman liderler, âlimler, meşayıklar, sık sık bir araya gelip, evvela ümmet bilincini kendi aralarında gerçekleştirmeleri gerekiyor. Daha sonra bunu kamuoyuyla paylaşmaları lazımdır. Vaazlarda, camilerde bu bilincinin oluşturulması gerekiyor. Çünkü karşımızda müfsit olan önemli bir internet ve sosyal medya var. Onlar bizi, gençlerimizi, toplumumuzu, ahlakımızı bozuyor. Buna karşı mücadelemiz topyekûn olmalıdır. Eğer daha önce iki saatimizi mücadeleye, toplumsal barışa veriyorsak, şimdi bütün ruhumuzu, bütün vaktimizi İslam’ın hizmetine adamamız gerekiyor. Âlimler, mezhep, meşrep gözetmeksizin bu söylediğim acil duruma karşı mutlaka bir araya gelmeleri gerekiyor. Müslümanların durumlarını müzakere edip, vahdetin oluşması, İslam coğrafyasında var olan Müslümanların gücünü birleştirilmesi için çalışma yürütmesi gerekiyor." demişti.

"Devlet, toplumu ifsat eden günahlarla mücadele etmeli"

Toplumu ifsat eden içki, kumar ve zina üzerine verdiği bir demecinde Çevik, "İçki, kumar, zina gibi günahlar toplumu ifsat eder. Eğer toplum buna müptelaysa iflah olmaz, perişan olur. Mesela kumar hiçbir şekilde insanlara fayda getirmemiştir. Ailelerin yıkılmasına, ocakların sönmesine sebep olmuştur. Allah, insanlığa faydası olan bir şeyi yasaklamaz. Eğer İslam dünyasında gençler mahvolmuşsa bu tür günahlara dalmakla olmuştur. Çünkü bu günahlar toplumun temelini yıkar. Temel yıkılınca toplum kendini toparlayamaz. Eğer bir ülke, devlet ve toplum kendine gelmek istiyorsa ilerici bir toplum olmak istiyorsa mutlaka bunları yasak etmesi lazım. Devlet bazında bu tehlikeyle mücadele edilmesi gerekir. Bu illete bulaşanın bir daha kendine gelmesi zor olur. Bütün parasını alır gider kumara, şans oyunlarına verir yuvasını yıkar. Devletin en üst merciinden muhtarına kadar yetkisi olan herkes bu günahlarla bir şekilde mücadele etmesi, gençleri bu illetten uzak tutması gerekir. Eğer toplumumuzu ve gençlerimizi seviyorsak onları bu haramlardan uzak tutmalıyız." ifadelerini kullanmıştı.

"Avrupa'dan gelen bir yasayı, Müslüman toplumuna uygulamak sıkıntı vericidir"

İstanbul Sözleşmesi'nin tehlikesine dikkat çeken Çevik, şunları söylemişti:

İstanbul Sözleşmesi, Avrupa'dan gelen bir yasadır.  Avrupa'dan gelen bir yasayı, Müslüman toplumuna uygulamak sıkıntı vericidir. Tıpkı 'Avrupa İnsan Hakları' gibi ülkemizde uygulandı fakat herhangi bir faydası görülmedi. Çünkü sınırsız özgürlük Avrupa'ya da fayda vermedi. Avrupa Konseyi'nin yapmış olduğu sözleşme, eğer Avrupa'ya bir katkı sunmuşsa ki onlar Hristiyan biz Müslümanız, diyebiliriz ki evet onlar bu sözleşmeden fayda gördü, biz de onların yasalarını burada uygulayalım, bu şekilde kadınların haklarını koruyalım. Ama öyle bir şey yok. Şu an Avrupa'da aile diye bir şey yok, çocuk yok, düzenli bir yaşam yok. Avrupa bir soykırım yaşıyor. Avrupa çıkardığı yasalarla soykırım yaşıyorsa, nesil tükenmişliği yaşıyorsa, biz nasıl bu yasaları Müslüman toplumumuza uygulayalım?

Müslümanlar İslam ile izzet bulmuşlar

Medreseler hakkında da İLKHA'ya demeç veren Çevik, "Mensup olduğumuz din, barışı, huzuru, kardeşliği ve adaleti emrediyor. Müslüman bir toplumda bütün bunların olması gerekiyor. Dinin merkezinde medreseler var. Toplum dinden uzaklaştığı zaman suçlar, huzursuzluklar, zillet artıyor. Din, toplum içerisindeki varlığını ve etkinliğini sürdürdüğü zaman o toplum daha adil olur, refah düzeyi yükselir. Tarihe baktığımızda Müslümanlar hangi dönemde İslam'la bütünleşmişse hep yükselmiş, galip gelmişlerdir. İslam'ı bir kenara bırakıp, İslam dışı fikir ve ideolojilerle hareket etmişlerse de zilleti yaşamışlar, aralarında kavga, gürültü ve huzursuzluklar yaşamışlardır." ifadelerine yer vermişti.

"Müslümanların tek çaresi Kur'an'a sarılmasıdır"

Müslümanlar üzerinde yaşanan oyunlara da dikkat çeken Çevik, şöyle konuşmuştu: "Bugün dünyanın dört tarafından küfür, İslam âlemi üzerinde projelerini uygulamaya çalışıyor. Bunun sebebi, Müslümanların kendisine istediği bir şeyi kardeşine istemediğindendir. Biz Müslümanlar, bugün öyle bir duruma gelmişiz ki, işimiz, gücümüz, kardeşlerimizi ve akrabalarımızı zelil etmektir. Bugün bakıyorsun; Suriye'de, Irak'ta, İslam coğrafyasının tamamında, küfür bizimle oynamış, bizleri param parça etmiş. Her birimize bir isim koymak suretiyle, elimize silahı vermiş, bizi birbirimize öldürtüyor. Vurup öldüren de tekbir getiriyor, vurulup ölende tekbir getiriyor. Eğer biz aklımızı başımıza almazsak, bunlar bizimle oynamaya devam edecekler. Tek çaremiz Kur'an'a sımsıkı sarılmaktır. Kur'an'ın hükümlerini önce kendi nefsimizde, sonra ailemizde, çevremizde, ülkemizde tatbik edersek, Allah; bize ülfeti ve kardeşliği nasip edecektir. Bugün kardeşliği ve barışı evimizde yapacağız. Eğer çocuğumuzu, fertlerin ve toplumların kin ve nefretleriyle büyütürsek, bu çocuk büyüdüğünde tabi kötü biri olacak. Fakat küçüklüğünde onu İslam'ın ahlakıyla, Peygamberin ahlakıyla büyütürsek o zaman bu çocuk, topluma ve cemiyete faydalı biri olacak. Onun için akrabamıza, komşumuza, köylümüze iyi davranmalıyız. İçimizdeki kin ve nefreti söküp atalım."

Müslümanlara birlik çağrısı

Müslümanlara birleşme çağrısında bulunan Çevik, şunları ifade etmişti:

Ey Müslümanlar! Uyanın artık, Mısır'daki katliamlar ve olaylar gösterdi ki, Amerika'dan, siyonist israilden ve emperyalist Avrupa ülkelerinden destek alma fikri aklınızdan çıkart. Küfür hiçbir zaman sana fayda vermez. Sen onların inançlarını dinlerini benimsenmediğin sürece sana dost olmazlar. Müslümanların yardımcısı ve dostu ancak Allah'tır. Ey Müslümanlar! Birleşerek kardeş olun, güçlerinizi bölerek dağılmayın, bölünüp parçalanmayın, hep birlikte Allah ve Resulüne yönelin. Ey Müslümanlar! Aralarınızdaki mezhep ve meşrep farkına takılarak birbirinize düşmanlık yapmayın, unutmayın ki, Müslümanlar tarihin hiçbir zamanında bu kadar birbirinden uzaklaşarak zulme uğramamışlardı. Müslümanlar arasına bu kadar nifak tohumları ekilmemişti. İslam âleminin bu zulme uğramasının sebebi aralarında ihtilaftandır. Ey Müslümanlar! Bugün yeryüzünde cereyan eden olaylar, katliamlar, gözyaşları, acılar, yakıp yıkmalar sadece İslam ülkelerinde olmaktadır. Artık küfür mallarıyla, güçleriyle birleşerek İslam'a savaş açmıştır. Müslüman'ı Müslüman kardeşine karşı düşman etmiştir. Uyanın artık küfre karşı birleşin ve saflarınızı belirtin. Safınızı Allah ve Resulünün safı olarak belirleyin. Aralarınızdaki ihtilafları bir kanara bırakın. Güçlerinizi küfre karşı birleştirin. Unutmayın ki, ancak müminler birbirinin dostudur.

Evlilikler helal ve sağlam temel üzerine kurulmalı

Evlik müessesinin önemine binaen ailelere tavsiyelerde bulunduğu bir demecinde Çevik, "Bir toplum asimile edilmek istenildiğinde, öncelikle onu dininden, kültüründen ve ruhundan alıkoymakla gerçekleştirilebilir. Bizim bölgenin bir dini, bir varlığı ve bir kültürü vardır. Var olan bu değerleri insanlarımız bütün platformlarda, evinde, ailesinde, düğününde, cenazesinde ve her yerde gösteriyor. Bu yapılan gayri İslami düğünler onu özünden ve ruhundan alıkoyuyor. Evlilik gibi önemli olan bir müessesenin başlangıcı haramla başladığı zaman o evlilik de bir darbe alır. Darbeyle beraber nesilleri de şeytani bir nesil olur. Dolayısıyla bir Müslüman, ‘Ben Müslümanım’ demek istiyorsa mutlaka mukaddes olan o evlilik müessesesini İslam’a ve Kur’an’a göre yapması gerekiyor ki, hem o evlilikte bereket daimi olsun hem de nesilleri salihlerden olsun. Çocuklarına Hasan ve Hüseyin ismini koyan Müslümanlar, düğünlerini Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibi yapmamalıdırlar. Son zamanlarda global dünyada, İslam gençliği üzerinde oynanan oyunların farkında olmalıyız. Nasıl ki, Avrupa özgürlük ve hürriyet adı altında neslini tüketerek yok ettiyse bugün aynı oyunlar İslam alemi üzerinde oynanıyor. Saydığımız bu felaketler toplumları ve nesilleri yok ediyor. Bugün Avrupa’nın nesli tükenerek geriliyor, hata yok oluyor. Aynı tehlike ülkemiz ve İslam alemi için de geçerlidir. Şayet bu evlilik dışı ilişkiler, aile planlaması adı altındaki yanlışlıklar, eroin ve esrarın bu kadar yaygınlaşması, hatta 8-9 yaşlarındaki çocuklara kadar inmesi devam ederse toplumumuzu büyük bir felaket bekliyor demektir. Bunun için evvela devletin bir önlem alması gerekiyor. Bu yasakları piyasada yok edecek dereceye getirmesi gerekiyor. Yaptırımlar neyse uygulanması gerekir ve caydırıcı cezai müeyyideler uygulaması gerekiyor. Bununla birlikte sivil toplum kuruluşları, cemaat liderleri ve fertler, üzerine düşen görevi yapmak için gayret içerisine girmelidirler. Bunu için ne önlem alınması gerekiyorsa mutlaka alınmalıdır." diye konuşmuştu.

Şeyh Abdülkerim Çevik kimdir?

Bitlis'in Güroymak (Norşin) ilçesinde yaşamış merhum Nakşibendî şeyhi Muhammed Ziyaeddin'in torunu ve bölgenin kanaat önderlerinden Şeyh Abdülkerim Çevik, 6 yaşında başladığı ilk eğitim ile birlikte, Norşin’de çeşitli medreselerde amcası Şeyh Muhammed Hafid (kuddise sırruhu), Şeyh Mazhar (kuddise sırruhu), Şeyh Fedli (kuddise sırruhu), Mele Sabri, Horasanlı Mele Ebubekir gibi büyük âlimlerin yanında medrese eğitimine başladı.

Medrese kitaplarının birçoğunu bu âlimlerin yanında okuduktan sonra, 1988 yılından itibaren, Seyda Burhaneddin’in Başmüderrisliğini yaptığı Siirt/Tillo Medresesinde eğitimine devam ederek 1991 yılında ilim icazetini aldı.

9 yaşında amcası Şeyh Hafid’in (kuddise sırruhu) yanında tevbe ederek, Nakşibendi tarikatında başladığı seyr-u sülükü amcası Şeyh Muhammed Hafid’in (kuddise sırruhu) 2001 yılında vefatından sonra, Şeyh Fetullah-i Verkanis’in (kuddise sırruhu) torunu Şeyh Asım’ın (kuddise sırruhu) yanında tamamlayarak, 2007 yılında Şeyh Muhammed Asım (kuddise sırruhu) tarafından irşad ile görevlendirildi.

Bitlis İli Güroymak (Norşin) İlçesinde bulunan Norşin medresesinde Başmüderris olarak ilim ve irşadla meşgul olan Seyda Abdulkerim Çevik, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi İlahiyat ve Sosyoloji bölümleri mezunuydu. Çevik, evli 2 çocuk babasıdır. (İLKHA)

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.