Selahaddin YILDIRIM
Siyonist vahşete karşı tek yol direniş
İsrail demek işgal, vahşet ve şiddet demektir. Siyonist yapı bu üç batıl, gayr-ı meşru ayak üzerine kuruldu ve bunlar üzerinde varlığını sürdürüyor. Gasıp zorbanın, şiddetten başka seçeceği bir yolu yoktur. Siyonist yapı, tarihin tanıdığı en zorba gasıplardan biridir. Bundan dolayı İsrail tanınamaz ve onunla herhangi bir anlaşmadan, barıştan söz edilemez. İsrail ile barış demek, gaspı, barbarlığı, terörizmi meşru görmek demektir ki, böyle bir suçu meşru gören hiçbir semavi din veya hukuk sistemi yoktur. İsrail ile barışın olabileceğini sananlar, buna kendilerini nasıl inandırmış olabilirler acaba? Bunun sebebi direniş ruhunun ölmesinden başka bir şey olmasa gerek.
Siyonist yönetim, 12 Haziranda Batı Şeria’daki Gush Etzion yerleşim biriminde kaybolan 3 Yahudi yerleşimcinin kaçırılmasından sonra vahşi terör eylemlerine başlamıştı. Aralarında Filistin Meclis Başkanı Aziz Duveyk, bazı milletvekilleri, eski bakanlar ve Hamas üyelerinin de bulunduğu 650’ye yakın kişi gözaltına alınmıştı. Kaçırıldığı iddia edilen 3 Yahudi yerleşimcinin 30 Haziran’da ölü bulunmasının ardından Gazze üzerine havadan, karadan ve denizden ateş yağdırılmaya başlandı. Aslında bu bir misilleme filan değil, bir savaş ilanıydı. Üstelik öldürülen 3 şahsın kimler tarafından, niçin öldürüldüğü de belli değil. Filistinli taraflardan hiç biri de bu eylemi şimdiye kadar üstlenmedi.
Siyonist yöneticiler iç siyaset hesapları ile varılan son Filistin mutabakatını bozmayı hedeflemiş bulunuyorlar. Hamas’ın olağanüstü fedakârlığıyla oluşan Filistin Milli Mutabakatı da daha öncekiler gibi bozulacak mı? İsrail saldırısına karşı Mahmut Abbas’ın tepkisine bakılırsa bu anlaşmanın da uzun ömürlü olamayacağı kuşkusu giderek artıyor. Siyonistlerin diğer bir hedefi de direnişin simgesi Hamas’ı ve Gazze’yi dize getirmek. İki haftadan beri devam eden saldırılarda 70’i aşan şehid, 400’den fazla yaralı var.
Vahşi saldırılarda hayatını kaybedenler yine çocuklar ve kadınlar. Şimdiye kadar yapılan iki yüz saldırıda 400 ton bomba yağdırıldı. Evler, bağ ve bahçeler, her yer hedef alınıyor. Amaç, zirai alanlarla beraber Gazze’nin altyapısını tamamen tahrip etmek.
Siyonist vahşet direniş önderlerinin evlerini de hedef seçiyor. Ölü bulunan yerleşimcileri kaçırmakla suçlanan Hamas üyesi Amir Ebu Iyşe ve Mervan el Kasımi ile Ekim 2011’de Hamas ile ‘esir takası anlaşması’ kapsamında serbest bırakılan Ziyad Avvad’ın evleri patlayıcı yerleştirilerek havaya uçuruldu. Geleneksel olarak kalabalık nüfus barındıran Filistin evlerinden şimdiye kadar 55 tanesi yıkıldı. Terör devleti bu cürümleri işlerken sivil Siyonistlerde boş durmadı. On altı yaşındaki Muhammed Ebu Hudayr’ı barbarca yaktılar ve cesedini ormana attılar.
Gazze üzerine üçüncü kapsamlı saldırısını yapan israil ne elde edecek? Daha önceki saldırılarda(2008,2012) olduğu gibi bu defa da hüsrandan başka bir şey elde etmeyecek. Şaron ve Rabin yenildiği gibi Netanyahu da yenilecektir.
Hamas ve İslami Cihad başta olmak üzere direniş gurupları kıyas kabul etmez askeri ve ekonomik dengesizliğe rağmen pes etmeyecekler, teslim olmayacaklardır. Şimdiye kadar direnişin füzeleri (R160,Um75,Fecr5 ve Burak)Kudüs, Askalan ve Telavin gibi noktaları vurmaya devam ediyor. Atılan füzeler, tahrip güçlerine bakılarak küçümsenmemeli. Çalan siren sesleriyle on binlerce siyonistin korkutulması bile büyük bir başarıdır. Hele İzzeddin Kassam Tugaylarından dört mücahidin denizden Siyonistlerin Zikim askeri üssünü basmaları destansı bir kahramanlık olayı olarak tarihe geçecektir.
Her zaman olduğu gibi bu defa da İslam ülkeleri ve maalesef bu ülkelerin halkları sessiz ve suskun… Şu mübarek Ramazan ayında, kavurucu sıcak mevsimde, kardeşlerinin başına yağdırılan ateşle ilgilenmeyen bir ümmet(!)Kafe ve kahvehanelerde nargilesini çekip Brezilya-Almanya maçını seyreden Müslümanlar… Gazze’de ilaç yokmuş, yaralılar göz göre göre ölüyormuş ilgilenmeyen, umursamayan bir nesil… Gazze’ye yardım etmek şöyle dursun, yaralıların tedavisi için bile Refah kapısını açmayan Mısır… Milyar dolarlarını Suriye’deki cihatçılara gönderip Müslüman kanı akıtan, israil vahşetine karşı direnen Hamas’ı ise terör örgütü ilan eden Suudi Arabistan… Suriye ve Irak’ta birbirini boğazlamakla cihad ettiklerini sanan zavallılar… İslam âleminin bu durumu israil saldırılarından bin defa daha hazin ve düşündürücü.
Evet, Filistin için tek yol direniştir. Bu kutsal direnişe imkânlarımızı zorlayarak yardım edelim. Çünkü Filistin sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin meselesidir. Tek kelimeyle Filistin, ümmetin ölüm kalım meselesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.