Sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak aşılanması kuduz hastalığı riskini önler
Sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak aşılatılmasının, özellikle çocukları tedavisi olmayan kuduz hastalığı riskine karşı koruyacağını belirterek, buna karşıda birlikte hareket edilmesi gerektiğini belirtti.
Bölge insanının hayvana karşı duyarlı olduğunu, aileler engellemeye çalışsa bile çocukların hayvanlara temas ettiğini dile getiren Veteriner Teknikeri Ömer Atış, hayvanların kısırlaştırılarak aşılatılması noktasında ülkedeki görev dağılımında bazı problemlerin olduğunu söyledi.
Tatvan Belediyesi tarafında kurulan Hayvan Kısırlaştırılması ve Rehabilitasyon Merkezi'nin Türkiye'de bir örneklik teşkil ettiğini dile getiren Atış, modern merkezde hastane mantığıyla çalıştıklarını ifade etti.
"Kısırlaştır, aşıla, tekrar yerinde yaşat" sloganıyla çalışmalarını yürüttüklerini belirten Atış, en büyük sıkıntının köylerdeki hayvanlar olduğunu söyledi.
"'Kısırlaştır, aşılat, tekrar yerinde yaşat.' sloganıyla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz"
5199 yasa gereği belediyeler sadece mücavir alanda bulunan sokak hayvanlarına müdahale edebildiklerini hatırlatan Atış, "Tatvan Belediyesi 5199'u uygulayan tek belediyedir. 'Kısırlaştır, aşılat, tekrar yerinde yaşat.' sloganıyla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Biz daha çok hastane mantığıyla çalışıyoruz. Yaralı hayvanlar gelir, burada tedavi olur, hayvanlar gelir burada kısırlaştırılır, aşılanır ve tekrar yerine bırakılır. Burada çalıştığım dönemde gelen bütün belediye başkanları hem duyarlı olmuşlar hem de bize destek sağlamışlar." dedi.
"Sokak hayvanlarının kısırlaştırılarak aşılanması, hastalık ve saldırganlık riskini ortadan kaldırır"
Sokak hayvanlarının aşılanmaması halinde hastalıklara davetiye çıkaracağı tehlikesine dikkat çeken Atış, şunları söyledi:
Hayvanlar kısırlaştırılıp aşılanmadığı zaman özellikle kuduz hastalığı dediğimiz bir hastalık var. Herkesçe bilinen bir hastalıktır ve hiçbir şekilde tedavisi yoktur. Şimdi 5199'da niye diyor kısırlaştır, aşıla, yerinde yaşat? Bundaki maksat yaban hayatı şehre inmesin. Yaban hayvanı şehre indiği zaman örneğin tilki, kurt, çakal, bunları bizim aşılamamız mümkün değil. Mümkün olmadığı gibi biz kuduz hastalığının önüne geçebilmemiz ancak bunu köpek ve kedilerle sağlayabiliriz. Köpekler kısırlaştırıldığı zaman biraz daha hormonal dürtüleri, kızgınlık dönemleri bittiği için saldırganlık özellikleri de ortadan kalkmış oluyor. Bölgedeki çocuklarımız her ne kadar aileleri yasaklasa bile hayvanları gizliden seviyorlar. Bir sağlıksız hayvan sevmek var ama bir de sağlıklı hayvanı sevmek var. Kısırlaştırılıp aşılanmış hayvanda hastalık ortadan kalkıyor ve çocuklarımız sağlıklı bir şekilde hayvanlara temas edebiliyor.
"Kurumlar birleşip, ortak bir çalışma yapması lazım"
Hayvanların kısırlaştırılıp, aşılanması noktasındaki görev dağılımında sıkıntıların yaşandığının altını çizen Atış, tüm kurumların bu noktada bir çalışma yürütmesi gerektiğini vurguladı.
En büyük sıkıntının köylerdeki hayvanlar olduğunu belirten Atış, "Görev dağılımında elbette ki ülkemizde bazı sıkıntılar var. Orman Su İşlerine ayrı, tarıma ayrı görevler verilmiş. Bir de belediyelere ayrı görev ve sorumluluklar verilmiş. Belediyelere sadece mücavir alanlar yani belediye sınırları içerisinde kanunlar yetki vermiş. Bizim önemli sorunumuz köylerdi. Köylere de tarım baktığı için belediye sınırları içerisinde olmadığından dolayı biz o köydeki hayvanlara da ulaşmak istiyoruz, yardım yapmak istiyoruz, yapmaya da çalışıyoruz ama belediye olarak bunu yapamıyoruz. Aslında bu işin içinde valiliğin, Özel İdarenin içinde olması lazım. Sadece belediyelerle olacak bir iş değil bu. Kurumların birleşip ortak bir çalışma yapması lazım." diye konuştu.
"Bölge insanı hayvanlara karşı duyarlı ve merhametlidir"
Bölgede mezhepsel olarak insanlar, hayvanlara temas etmezlerse bile hayvanlara karşı çok duyarlı ve merhametli olduklarının dile getiren Atış, şu ifadelere yer verdi:
"İstanbul'da çalıştığım dönemlerde zehirlenme vakalarıyla karşılaşıyordum. Belki insanlarımız mezhepsel olarak biraz temkinli olabilirler, uzak olabilirler ama merhametsiz değiller. Hayvana dokunmuyor ama duyarlılıkları var, merhametleri var. En azında zehirlemiyor ve öldürmüyorlar. Biliyorsunuz belediyelerin daha önce İtilaf ekipleri vardı. İnsanlar çok umursamıyordu. Ne zamanki biz çalışmaya başladık, insanlarımız daha çok duyarlı olmaya başladı. Bir köpeğe araba çarptı mı sırtını dönüp gitmiyor. En azında bizi arıyorlar, gidip yardımcı oluyoruz."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.