Şu anda yapılan iş Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimidir
Siyonist işgalcilerin, şu anda yapmaya çalıştığı işin Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimi olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların ilk kıblesine yapılan saldırıyı "korsanlık" olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda milletvekillerine ve davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.
Suriye, Yemen, Irak, Libya ve Filistin’de devam eden sorun ve çatışmaları masaya yatırdıklarını, Katar krizinin aşılması için neler yapabileceğini, Türkiye’nin çözüm sürecine nasıl katkıda bulunabileceğini istişare ettiklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son ziyaretle bir kez daha görülmüştür ki Türkiye tüm taraflarla konuşabilen, görüşebilen, her biriyle köklü bağları olan nadir ülkelerden biridir. Ülkemizin bölge ülkeleri ve halkları nezdinde müstesna bir yeri var. Son yıllarda yaptığımız temaslar üst düzey ikili ziyaretler Türkiye’nin bu nevi şahsına münhasır yerini daha da güçlendirmiştir." diye konuştu.
Türkiye olarak, kardeşler arasında yapay sorunlar nedeniyle gerilim yaşanmasını asla arzu etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinden geçilen sancılı dönemde, enerjinin, terör gibi herkesi tehdit eden konulara harcamak yerine, bölge içi krizlerde heba edilmesine gönüllerinin el vermediğini söyledi ve "Zira bu tür krizler sadece bölgenin geleceğine dair kirli planları olan, kan ve gözyaşından beslenen çevreleri memnun ediyor. Bu tür gerilimler yalnızca terör örgütlerine ve onların destekçilerine yarıyor. Müslümanların artık kavgaya değil dayanışmaya, birbirine daha çok kenetlenmeye ihtiyacı var. Bunun için de sorunlarımızı samimiyetle, açık yüreklilikle konuşmanın yollarını aramamız gerekiyor." dedi.
Kardeşler arasında gereksiz bir gerilime neden olan krizin, yakın zamanda hal yoluna konacağını ümit ettiğini, ziyareti kapsamında gerçekleştirdiği temasların, Katar krizi bağlamında çok önemli katkılar sağladığına inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, bundan sonra da kardeşliğin, dayanışmanın, barışın ve istikrarın tarafında olmaya devam edecektir. Bölgenin istikrarı, huzuru ve geleceği için çabalarımızı artırarak devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.
Mescid-i Aksa’nın, Müslümanlar için Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi’den sonraki üçüncü kutsal mabet olduğuna; Osmanlı Devleti'nin 400 yıl boyunca Mescid-i Aksa’ya hizmet ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu süre zarfında ecdadımız öyle incelikler, öyle hassasiyetler göstermiştir ki bugün yaşanan zulümlere baktığımızda onları rahmetle ve hasretle yâd etmemek mümkün değildir." sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanuni Sultan Süleyman’ın Mescid-i Aksa’nın Yafa kapısını restore ettirdikten sonra üzerine ‘La ilahe illallah ibrahim halilullah / Allah’tan başka ilah yoktur, İbrahim onun dostudur’ yazdırdığını, Mescid-i Aksa’nın duvarlarını restore eden Mimar Sinan’ın, batı duvarının dış kısmına, Yahudilerin ibadetlerini yapabilmeleri için de bir alan açtığını hatırlattı ve "Kudüs’teki farklı Hristiyan mezhepleri arasında herhangi bir konuda anlaşmazlık çıktığında çözüm için gidilen kişi Müslümanların şehirdeki dini lideri, yani Kudüs Müftüsü olmuştur. 400 yıl boyunca ‘burası bizim kontrolümüzde, diğer dinlere hayat hakkı vermeyelim’ gibi bir düşünceye ecdadımız asla kapılmamıştır." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Geçmişte ders kitaplarımızda kasıtlı ve yanlış bir şekilde yer aldığı için nesiller boyunca zihinlere kazınmış olan ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ yalanını artık bir kenara bırakmanın zamanı da gelmiştir. Bugün ülkemizde devletimize ve milletimize karşı savaşan PKK gibi, FETÖ gibi, DHKP-C gibi, DEAŞ gibi terör örgütleri yüzünden nasıl toplumun belli kesimlerini toptan suçlayamazsak, Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki birtakım yanlışlar yüzünden tüm Arapları da itham edemeyiz. Bugün nasıl terör örgütlerinin arkasında birtakım güçlerin kışkırtması, desteği, yönlendirmesi varsa, o dönemde de benzer durumlar söz konusuydu. Kudüs, ilk Haçlı Seferlerinden beri Türk milleti olarak bizim diğer Müslüman kardeşlerimizle birlikte uğrunda oluk oluk kan akıttığımız bir mübarek beldedir. Zeytin Dağı’ndaki Osmanlı Ordugâhından Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs-Sahra’ya doğru bakıp da buraları kanımızın son damlasına kadar savunmadan bırakmak zaten mümkün değildi."
"Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak imkân değil, iman meselesidir"
"Osmanlı’nın elinden çıkmasıyla başlayan Kudüs’ün sıkıntılı günleri, bölgede İsrail devletinin kuruluşuna yönelik hadiselerle birlikte adeta kâbusa döndü." diyen Erdoğan, "Uluslararası hukuka göre meşruiyet elde etmiş, başkenti Tel Aviv olan İsrail Devleti, bizim de tanıdığımız, diplomatik ilişki içinde olduğumuz bir devlettir. Ancak İsrail’in meşruiyeti, kendisinin Filistin’in ve Filistinlilerin haklarına gösterdiği saygı ölçüsünde anlamlıdır. Özellikle Kudüs’ün üç din için de özel olan statüsüne, hele hele Mescid-i Aksa’nın ve Kubbet-üs-Sahra’nın içinde bulunduğu Harem Bölgesinin mahremiyetine saygı duymayan bir İsrail, en büyük zararı kendisinin göreceği tehlikeli bir yola sapıyor demektir." ifadelerini kullandı.
"Müslümanların Mescid-i Aksa’ya girişini zorlaştırmak için her türlü yola başvuran İsrail yönetiminin işi Harem Bölgesini Müslümanlara yasaklayarak fiili işgale kadar götürmesi, bardağın taşmaya başladığının işaretidir" uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, amacın güvenlik kaygısı olmadığını, Müslümanları tamamen Mescid-i Aksa’dan tecrit etme niyetiyle hareket edildiğinin altını çizerek, "Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak imkân değil iman meselesidir. Eğer İsrail elindeki silahlara, arkasındaki güçlere, yani imkânlarına bakarak böyle bir yola tevessül ediyorsa çok yanılıyor." diye ekledi.
"Mescid-i Aksa’ya ne kadar çok sahip çıkarsak, gözlerini oraya dikmiş olanların işleri de o kadar zorlaşır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mescid-i Aksa’nın dört bir yanında şanlı bir direniş sergileyen Filistinli ve diğer milletlerden kardeşlerimiz de bu zeminin dip diri ayakta olduğunu cümle âleme ilan etmektedir. Buradan tüm vatandaşlarıma ve dünyadaki tüm Müslümanlara bir çağrıda bulunmak istiyorum. İmkânı olan herkes bulduğu her fırsatta Peygamber Efendimizin tavsiyesine uyarak lütfen Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etsin. Gidemeyenler de oradaki kardeşlerimize kandil yağı olması babından yardım göndersinler. Kardeşlerim, bizler Mescid-i Aksa’ya ne kadar çok sahip çıkarsak, gözlerini oraya dikmiş olanların işleri de o kadar zorlaşır. Eğer bugün İsrail askerleri çok basit hadiseleri bahane edip pervasızca Mescid-i Aksa’nın bahçesini postallarıyla kirletiyor, orada kolayca Müslüman kanı döküyorlarsa, bunun sebebi bizlerin Kudüs’e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdandır. Mademki kalbimizin bir yarısı Mekke, bir yarısı Medine, üzerinde de bir tül gibi Kudüs vardır, öyleyse gelin hep birlikte Kudüs’e sahip çıkalım. Ama tıpkı Mekke’ye sahip çıkar gibi, Medine’ye sahip çıkar gibi sahip çıkalım."
Ne Hıristiyanların, ne de Musevilerin inançlarıyla, ibadetleriyle, ibadethaneleriyle bir meselelerinin olmadığının altını çizerek, Türkiye’de sinagoglara ve havralara yönelik Mescid-i Aksa’da olan olaylar nedeniyle benzer saldırıların olmaması için gerekli tedbirleri aldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan da özellikle milletime, çeşitli düşünce gruplarına veya siyasi partilere, STK’lara sesleniyorum; ‘Mescid-i Aksa’da böyle bir şey oldu, bunun karşılığı da bu olmalıdır’ diye buradaki sinagog veya havralara saldırmanın hiçbir anlamı yoktur. Ve bunlar bizim dinimize göre de yasaklanmıştır, yanlıştır. Biz aynı yanlışa aynıyla mukabelede bulunmayız. Biz, düşünebiliyor musunuz, bir Hristiyan arazisine ibadethane yapılıp Ömer İbn-i Abdülaziz’e bildirdikleri zaman kalkıp onu yıktıran bir anlayışın mensuplarıyız. Biz farklıyız." değerlendirmesinde bulundu.
"En ideal çözüm 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti"
Sadece Kudüs’te Müslümanların kutsallarına saygı gösterilmesini, haklarının korunmasını, geleceklerinin güvence altına alınmasını istediklerini kaydederek, "Türkiye, en ideal çözümün 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti ile yine aynı sınırlar içinde başkenti Tel Aviv olan İsrail Devleti olduğunu savunmaya devam edecektir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu çerçevede İsrail’in, Mescid-i Aksa’ya Müslümanların girişine ve ibadetine engel olan son günlerdeki tavrını şiddetle kınıyoruz. Şayet gerçekten ortada terörle mücadele bağlamında bir mesele varsa, bunun kendi sınırları içinde ve doğru yöntemlerle ele alınması gerekir." dedi.
"Asıl korsanlık, Peygamberimiz Efendimizin ilk kıblesine saygısızlık yapmaktır"
"Şu anda yapılan iş, terörle mücadele bahanesiyle Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimidir." diyen Erdoğan, Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu" dizeleriyle başlayan bir şiire atıfta bulunarak, "İşte asıl terör, işte bu şekilde Mescid-i Aksa’yı ağlatmaktır, ağlatmayalım. Asıl korsanlık, işte bu şekilde Peygamberimiz Efendimizin ilk kıblesine saygısızlık yapmaktır." görüşlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili şunları kaydetti: "İsrail Cumhurbaşkanına telefonla bu konudaki düşüncelerimi bizzat ilettim. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatıyla da bu konudaki görüşlerimizi ifade eden bir açıklama yaptım. Bütün ülkelere, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere bunu da bildirdik. Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron’la da bu çerçevede bir telefon görüşmem oldu. Körfez turumuzda görüştüğümüz liderlerle bu konuyu da etraflıca ele aldık. Dün gece döner dönmez Ürdün Kralı malum Kudüs’teki Vakfın Başkanı da Ürdün Kralıdır ve Kralla da etraflıca görüşme imkânım oldu. Ve ümitli olduğunu söylemişti, buraya gelirken şimdi oradaki özellikle metal bariyerlerle ilgili bunların ittifakla dün akşam kaldırılma kararının alındığını duydum, temenni ederiz ki bunun gerisi de gelir. Ümidimiz, bu meselenin en hızlı şekilde ve aklıselim içerisinde çözülmesidir. Ülkesine gelen Türkler başta olmak üzere çeşitli ülkelerden Müslümanlara havalimanından başlayarak ciddi sıkıntılar çıkarttığını bildiğimiz İsrail’in Harem’in giriş kapılarında yeni bahanelerle bir zulüm yöntemi icat etmesine izin verilemez. İsrail’den bölgede yeni çatışma sebepleri üretmesini değil bölgede ve bölgenin huzuruna katkı sağlayacak adımlar atmasını özellikle bekliyoruz."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.