Tarihi yapılar taş ustalarının elinde hayat buluyor
Gaziantep'te tarihi yapılardaki taşlara hassas çekiç darbeleriyle şekil veren taş ustaları, yıkılmak üzere olan yapıları adeta yeniden canlandırırken, ekmeklerini de taştan çıkartıyorlar.
Gaziantep'te cami, ev, hamam ve han gibi eserlerde kullanılan taşlara hassas çekiç darbeleriyle şekil veren taş ustaları, tarihi yapıların süslenmesinde büyük bir emek sarf ediyor. Tarihi dokuların aslına en yakın şekilde gelecek nesillere aktarılmasında verdikleri emekle büyük bir rol oynayan taş ustaları, henüz sabahın ilk ışıklarından gün kararana kadar hummalı bir şekilde ekmeklerini taştan çıkarmanın mücadelesini veriyor.
Yüzyıllar öncesine dayanan mekanların tarihi dokusunu ortaya çıkarmak için restorasyonda kullanılan doğal taşlara gün boyu ağır çekiçlerle şekil veren ustalar, geçmişten günümüze bulundukları yerlerde sembolleşen tarihi simgeleri hünerli elleri ve emekleri ile yıkılma durumundaki eski yapıları yeniden canlandırıyor.
Gaziantep'te restorasyonuna başlanan yaklaşık 300 yıllık yapılardan olan Mecidiye Hanın restorasyon çalışmalarında çalışan taş ustaları, tarihi yapıların restorasyonlarında görev aldıkları ve bu yapıları gün yüzüne çıkarttıkları için mutlu olduklarını söyledi.
Tarihi mekanların restorasyonunda kullanılan taşlara şekil veren 67 yaşındaki Mustafa Bor, yıllardır bu tür tarihi yapıların restorasyon çalışmalarında çalıştığını belirtti.
"Ekmeğimizi taştan çıkartıyoruz"
Ekmeklerini taştan çıkarttıklarını belirten Bor, "Antep'teki tarihi yapıların restorasyonunu yapıyoruz. Burası önceden buğday pazarıydı. Sonra bir ara otopark oldu. Şimdi de sahaflar çarşısı olacak. Bundan dolayı restorasyon başlatıldı. Biz de bu hanın restorasyonunu yapıyoruz. Tabi işimiz biraz zor olduğu için elbette ki zorlanıyoruz. Yazın sıcak, kışın soğuk oluyor. Yine gün boyu toz soluyoruz. Ama mecbur çalışmamız lazım. Gün boyu bu şekilde çekiç sallıyoruz, bu da tabi kolay olmuyor. Bazen kollarımız taşlar sert olduğu için bizi yoruyor. Yani ekmeğimizi taştan çıkartıyoruz." dedi.
Her mesleğin kendine göre zorlukları olduğunu belirten Hüseyin Aslan ise yaptıkları işin zorluklarının yanı sıra kentteki tarihi yapıları gün yüzüne çıkarttıkları için mutlu olduklarını belirterek, "Ben bu işi 15 senedir yapıyorum. Antep'te tarihi yapıların restorasyonunu yapıyoruz. Ben tarakçıyım, derz yaparım. İşimizden memnunuz. Antep yazın sıcak kışın ise biraz soğuk olur. Ama bu sene kışın çok fazla soğuk geçmedi. Şartlar ne olursa olsun çalışıyoruz. Burada ekmeğimizi taştan çıkartıyoruz. Çünkü burada taş işi yapıyoruz. İşimizin gereği olarak bunu yapıyoruz. Toz duman oluyor, gün boyu çekiç sallamak bizi yoruyor. Ama ekmeğimizin hatırına yapıyoruz. Yine aynı zamanda kentteki tarihi yapıları gün yüzüne çıkarmak bizi memnun ediyor." ifadelerini kullandı.
Yıkılma durumundaki binaları yeniden canlandırdıklarını belirten Ali Kaplancan da "Biz yaz-kış bu işlerde çalışıyoruz. Tarihi yapılarımızı gün yüzüne çıkarıyoruz. Yani kısacası burada ekmeğimizi taştan çıkartıyoruz. İklim şartları zor oluyor. Yazın sıcak, kışın ise soğuk oluyor. Ama mecburen katlanıyoruz. Elbette işimizin zorluğu oluyor. Ama biz ailemizin rızkını kazanmak için çabalıyoruz." şeklinde konuştu.
Taş ustalarının elinin altında çalışan Suriyeli işçiler de amele olarak başladıkları ve merakları sayesinde kısa sürede taş kesme ve şekil verme işini öğrendiklerini belirterek, ailelerinin geçimini sağlamak için çabaladıklarını dile getirdiler.
Suriye'de ayakkabı atölyesinin olduğunu, savaş nedeniyle geldiği Türkiye'de taş ustalığını öğrendiğini belirten Halim Hasan ise şunları söyledi: "Suriye'de ayakkabı atölyem vardı. Bu savaştan dolayı Gaziantep'e geldim. 6 seneden beri ben bu işi yapıyorum. Allah'a şükürler olsun burada bu mesleği öğrendik, bu şekilde ailemizin rızkını temin etmeye çalışıyoruz. Her ne kadar yazın sıcak, kışın soğuk olsa da burada helalinden rızık kazanmak bizi mutlu ediyor. Elbette her işin kolay ve zor yönleri var. Ekmek parası kazanmak kolay değil. Biz burada deyim yerindeyse ekmeğimizi taştan çıkartıyoruz. Ben bu işi severek yapıyorum. Sevmesem zaten bu işi yapmazdım. Zaten bir işi sevmezsen o işi yapamazsın. Allah'a şükürler olsun işimi de seviyorum. Ben bu işi yapmaktan zevk alıyorum. Bizim işimiz bir nevi sanattır. Çünkü burada biz tarihi gün yüzüne çıkarıyoruz."
Salih Şiblin de "Ben de Suriye'den geldim. Burada çalışıyorum. Tarihi yapıların onarımını yapıyoruz. Çocuklarımızın rızkını kazanmak için uğraşıyoruz. Tabi sıcak ve soğuk oluyor. Her ne kadar işimiz zor olsa da biz mecburen çalışıyoruz. İşimizi severek yapıyoruz. Sevmesek bu zorluklara da katlanmayız. İşimizi sevdiğimiz için bu zor şartlara rağmen çalışıyoruz." diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.