Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi aileyi yıkım projesidir
ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Kadir Kaya, "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi"nin aileyi yıkım projesi olduğunu söyledi.
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Güneydoğu Anadolu Bölgesi Başkanları toplantısı Gaziantep'te gerçekleştirildi.
Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Gaziantep Şubesi'nde gerçekleştirilen toplantı öncesi bir basın toplantısı düzenleyen ÖĞ-DER Genel Başkan Yardımcısı Kadir Kaya, "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi" başta olmak üzere eğitimdeki sorunlara değindi.
Kaya, Türkiye'deki eğitim sisteminin yönünün ve bakış açısının, Batı ve Avrupa Birliği kriterlerine göre uygulandığına dikkat çekerek, eğitimde yaşanan bütün sorunların çözüme kavuşturulması için eğitim sisteminin yönünün değiştirilmesi, toplumun kendi inanç ve ahlak değerlerini temel alan bir eğitim sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi.
ÖĞ-DER olarak geçtiğimiz haftalarda Ankara'da "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Problemleri" konulu bir sempozyum düzenlediklerini hatırlatan Kaya, bu sempozyumun inançlı kesimler tarafından destek bulduğunu ancak yönünü Batı'ya çeviren kişiler tarafından ise tepki ile karşılandığını belirtti.
Kaya, "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi' bu günümüzün sorunu değil, geleceğin sorunudur. Çünkü yetiştirdiğimiz nesiller inançsız nesiller olarak yetişecek. 'Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' aile kavramı dediğimiz bu toplumun temelini oluşturan bu kavramı yok eden bir anlayıştır. Biz bunu ısrarla savunacağız. Ailenin korunmasına, ahlakına ve maneviyatını savunmaya devam edeceğiz. Her vesile ile raporlar hazırlayarak, toplantılar düzenleyerek gerekli mercilere uyarılarda bulunup, bunları bildireceğiz." dedi.
Türkiye'de "eğitim" kelimesinin artık "sorun" kelimesiyle beraber anılmaktan kurtulamadığını belirten Kaya, eğitimdeki sorunların giderilmesi çağrısında bulundu.
"Öğretmen ile veliyi karşı karşıya getirecek unsurlar ortadan kaldırılmalıdır"
Son günlerde eğitimcilere yönelik şiddetin herkesi üzdüğünü belirten Kaya, "Öğretmene şiddet en son Mersin'de yaşandı. 30 yılını eğitime adamış Nigar öğretmen geçen hafta okulunda bir veli tarafından şiddete maruz kaldı. Öğretmenlerin giderek itibar kaybettiği şu günlerde, layık olduğumuz saygıya yeniden kavuşmak için herkes üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmelidir. Bu minvalde bakanımız Ziya Selçuk beye sesleniyorum; geleceğin mimarı öğretmenlerin öğrenci ve veli karşısında eli güçlendirilmeli, öğretmenler kaybettiği itibara, saygıya yeniden kavuşmalıdır. Öğretmen kimsenin oyuncağı olmamalı ve toplumda hak ettiği değeri bulmalıdır. Okullardaki öğretmen ve idarecilere karşı uygulanan şiddet eylemlerine karşı caydırıcı tedbirler alınmalıdır. Güvenlik görevlisi olmayan okul kalmamalıdır. Velilerin okul bahçesine izinsiz girmemesi noktasında her türlü tedbirin alınması lazımdır. Okullarda öğretmen ile veliyi karşı karşıya getirecek unsurlar ortadan kaldırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Tarafsız, adil bir eğitim ve sınav sistemi istiyoruz"
Eğitimin yöneticilerinden beklentilerinin ise temeli hak ve adalet olan, ahlak ve maneviyatı önceleyen adil bir eğitim sistemi olduğunu belirten Kaya, "Adil eğitim sistemi için eğitim sistemimizin yönünün batıdan kendi inanç, ahlak ve kültürümüze döndürmekten başka çare olmadığı kesindir. Okullarımız nitelikli ve niteliksiz ayrımına tabi tutulup eşit şartlara sahip eğitim kurumlarının oluşturulamadığı bir ülkede adil bir eğitim uygulaması beklemek hayalden öteye geçememektedir. ÖĞ-DER olarak tarafsız ve adil eğitim ve bir sınav sistemi istiyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye'de 440 bin atama bekleyen öğretmenin olduğunu ve atama bekleyen öğretmenleri atanmayıp ücretli ve sözleşmeli öğretmenlerle bu açığın kapatılmaya çalışıldığını belirten Kaya, 100 bin öğretmen açığının kadrolu öğretmenle kapatılmamasına tepki gösterdi.
Türkiye'de ideolojik bir dayatma olan karma eğitimin bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade eden Kaya, "ileri ülkeler" diye tanımlanan ülkelerde dahi pedagojik ve eğitim başarısına olumsuz etkileri ve zararları tartışılan karma eğitim zorunluluğundan vaz geçilmesi gerektiğini söyledi.
Okullarda mülteci öğrencilere uygulanan ayrımcı davranışlara da engel olunması gerektiğini belirten Kaya, mültecilerin geri dönüşünün zamanının henüz belli olmadığını, mültecilerin Türkiye'de kaldıkları sürece toplumda ayrımcılığa tabi tutulmadan kaynaşmaları için tüm çabaların sarf edilmesi gerektiğini belirtti.
Kaya, "Ortaokuldan sonra okumak istemeyen öğrencileri zorunlu eğitim nedeniyle ortaöğretime devam mecburiyetinde tutmak yerine mesleki eğitim merkezlerine yönlendirerek hem öğrencilerin erken yaşta meslek edinmesine fırsat sağlanmalı hem de orta öğretimde kalitenin düşmesine engel olunmalıdır." önerisinde bulundu.
"Tarihini iyi bilmeyen geleceği ile ilgili iyi kararlar alamaz"
Okullardaki bir diğer sorunun da öğrencilere Türkçenin iyi öğretilememesi olduğunu savunan Kaya, "Kendi dilini iyi bilmeyen öğrencinin okuduğunu iyi anlaması mümkün olmayacağı kesindir. Bunu en açık göstergesi de gerek lise geçiş sınavlarında gerekse TYT'de sıfır alan öğrencilerin çokluğu ile ortaya çıkmaktadır. Tarih ve Coğrafya dersleri zorunlu dersler arasında olmalıdır ve kesinle seçmeli dersler arasına konmamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki tarihini iyi bilmeyen geleceği ile ilgili iyi kararlar alamayacağı gibi yaşadığı coğrafyayı iyi bilmeyen de vatanının ve toprağının değerini iyi bilemez." diye konuştu.
"Eğitimde başarı istiyorsak AB kriterleri değil, kendi inanç ve ahlak değerlerimiz temel alınmalı ve AB uyum yasalarına değil, tarihe bakıp kendi geçmişimizden ders alarak yeniden düzenleme yapmalıdır" diyen Kaya, eğitim sisteminin batının tesirinden kurtarılması gerektiğini belirtti.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.