Tüketicinin inancını ve sağlığını hiçe sayıyorlar
Tüketicinin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten veya satan firmalara ilişkin listeyi değerlendiren Gıda Mühendisi Gülşen Fidan, tüketicinin inancının ve sağlığının hiçe sayıldığını söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, sahtecilik yapılan, insan hayatını ve sağlığını tehlikeye atan toplam 618 firmaya ait bin 211 parti ürünün listesini geçtiğimiz günlerde yayımladı. Listede en çok dikkat çeken ürünler arasında ise domuz etinden üretilmiş sucuk, köfte harcı ve salam yer alıyor.
Ürünlerinde taklit ve tağşiş yapan firmaların et ürünleri listesinde at eti ve tek tırnaklı etinin yanında domuz etinin de tespit edilmesi halkın sağlığı ile nasıl oynandığını gözler önüne serdi. Bunun yanında ise ballarda normal şeker dışında sağlık otoriterleri tarafından birçok hastalığa neden olduğu tespit edilen nişasta bazlı şekerlerin kullanılması da tehlikenin boyutunu ortaya koydu.
Bakanlığın açıkladığı söz konusu listeyi İLKHA'ya değerlendiren Nisanur Dergisi Yazarı Gıda Mühendisi Gülşen Fidan, listenin halkın sağlığıyla nasıl oynandığını gözler önüne serdiğini belirterek bakanlığın bu konuda yaptırımlarının caydırıcı düzeyde olması gerektiğini söyledi.
Ürünlerinde taklit ve tağşiş yapan firmaların, bu şekilde haksız kazanç sağlayarak kendi menfaatleri doğrultusunda tüketicinin inancını ve sağlığını hiçe saydıklarına bir kez daha tanık olduklarını ifade eden Gülşen, gıda güvenliğinin önemine dikkat çekti.
Tüketicinin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde üretim yapan işletmelerin sayısının her geçen gün arttığını belirten Fidan, Türkiye'de nedense bir türlü taklit ve tağşişin önüne geçilemediğini belirtti.
"Tüketicinin inancını ve sağlığını hiçe saydıklarına bir kez daha tanık olmuş olduk"
Bu konudaki yaptırımların caydırıcı düzeyde olması gerektiğine işaret eden Fidan, "Tarım ve Orman Bakanlığı'nın paylaştığı 618 firmaya ait bin 211 adet parti ürününde taklit ve ilaç etken maddesinin tespit edildiği duyurulmuştur. Bunu yapan firmaların, bu şekilde haksız kazanç sağlayarak kendi menfaatleri doğrultusunda çalışarak tüketicinin inancını ve sağlığını hiçe saydıklarına bir kez daha tanık olmuş olduk. Bu durum karşısında bakanlığın da bu konudaki yaptırımlarının caydırıcı düzeyde olması gerekiyor. Bu şekilde firmalar itibar kaybediyorlar, zarara uğruyorlar ama nedense ülkemizde taklit ve tağşişin önüne geçilememektedir. Bu durum sadece gıda sektöründe değil, ilaç sektöründe de karşımıza çıkmaktadır. Aslında temennimiz Sağlık Bakanlığı'nın da bu konuda hassasiyet gösterip güçlü bir denetim mekanizması oluşturularak tüketicinin haklarını devlet eliyle korunması gerekiyor." dedi.
"Etiket üzerindeki verilen bilgiler bazen gerçeği yansıtmıyor"
Toplumda ürünlerin üzerinde yer alan etiket bilgilerini okuma alışkanlığının olmadığına dikkat çeken Fidan, "Etiket üzerindeki verilen bilgiler gerçeği yansıtmıyor. Yani etikette var olan bir ürün, o ürünün içerisinde olmayabiliyor. Fakat ürün içerisinde olan bir üründe etikette yazılmayabiliyor. Bu konuda dürüst firma çok az. Teşhir edilen liste içerisinde bir örnekle karşılaşıyoruz. Antep fıstıklı bir lokumda aslında yüzde 12-20 arasında Antep fıstığı içerdiği belirtilirken yapılan analizler sonucunda yüzde 4-6 arası Antep fıstığı yüzde 4.2 yer fıstığı ve yüzde 2.8 fındık içerdiği tespit ediliyor." ifadelerini kullandı.
"Kırmızı eti güvenilir yerlerden almalıyız"
Et ve et ürünlerinin taklit ve tağşiş konusunda en fazla sıkıntı yaşanan sektörlerin başında yer aldığına dikkat çeken Fidan, "Ülkemizde Kurban Bayramı'nda kendi etini kendi kesenler biraz daha bu konuda şanslı oluyorlar, ne eti yediklerini biliyorlar. Ama maalesef kırmızı et olarak güvenilir bir kasap bulmak zor olabiliyor. Zaten son yayınlanan listede de bunu görebiliyoruz. Bu listede şunu da görebiliyoruz, bunlar tespit edilebilenler, bir de tespit edilemeyenler var." şeklinde konuştu.
"Domuz eti ile dana etini ayırmak imkânsız olabiliyor"
Tüketicinin sağlıklı ve güvenilir ete ulaşması için dikkat etmesi gereken konularla ilgili de uyarılarda bulunan Fidan, "Öncelikle güvenilirliğini bildiğimiz yerlerden alış veriş yapmamız gerekiyor. Etini bildiğimiz yerlerden, kasaplardan ve marketlerden alış veriş yapmamız gerekiyor. Özellikle fermante et ürünlerinde, sucuk, salam ve sosis gibi kampanyalı ürünleri, ucuz olan ürünleri tercih etmememiz gerekiyor. Aslında bunları yapabilirsek daha iyi olur. Eğer ki kendi imkânımız varsa evimizde kendimiz yapabiliriz veya yaptırabiliriz. Yine et alırken karkas halinde olan tüm bir parça olan etlerden kestirip almayı tercih etmemiz gerekiyor. Çünkü domuz kasaplık et olduğu için kesildiği ve tezgâha geldiği zaman domuz eti ile dana etini ayırmak imkânsız olabiliyor. Yaban domuzu etinin rengi ile dana etinin birbirine benziyor." diye konuştu.
"Ülkemizde 80'nin üzerinde domuz çiftliği ve mezbahaları var"
"Yasalar çerçevesinde göz ardı edilen bir nokta var, bu da işin helallik boyutudur" diyen Fidan, şu ifadeleri kullandı:
"Evet, taklit, tağşiş edilen ürünler, sağlık ve helallik açısından kabul görmüyor. Ama baktığımızda dinimizde helal kabul edilmeyen, katkı maddelerinin kullanılmasına izin verilmesini doğru bulamayız. Örneğin enerji içecekleri de dâhil aromalı içeceklerde ucuz ve kolay elde edilebildiği için çözücü olarak etil alkol kullanılabiliyor. Türk Gıda Kodeksi'nde alkolsüz içecekler tebliğine göre yüzde 0.3 kadar etil alkol kullanmalarına izin verilebiliyor. Bunun dışında hatırlatmak gerekirse domuz eti kasaplık hayvan eti olarak geçiyor ve maalesef ülkemizde 80'nin üzerinde domuz çiftliği ve mezbahaları var. Bakanlığın yapmış olduğu duyuruda, tüketiciye sunulan dana etinin içerisinde domuz eti tespit edilmesi sorun iken, bizim için sıkıntının boyutu çok daha farklıdır. Bir İslam ülkesinde domuz neden kasaplık hayvan eti?" diye sordu.
"Carmine katkı maddesinin kullanılmasına izin verilmesi bizi üzüyor"
Fermente et ürünlerinde boya maddesi olarak (E120) kodlu Carmine katkı maddesinin kullanıldığını belirten Fidan, "Bu da yasal olarak kullanımı açık tutuluyor. Carmine'nin kaynağına baktığımızda ise böceğin kanından elde edildiğini görüyoruz. Biliyoruz ki kan necistir, sağlık açısından da çabuk bozulur ve içerisinde çeşitli hastalıkları taşıma riski vardır. Tüketicinin bunu bilmemesi ve bununda kullanıma açık tutulması, izin verilmesi de bizi üzüyor. Yine kullanımına izin verilen bir diğer katkı maddesi ise jelatindir. Jelatin ithal edilir ve çoğunlukta domuzdan elde edilir. Yoğurtta kıvam amaçlı kullanıldığı zaman taklit ve tağşiş olarak değerlendiriliyor, sorun oluyor. Ama çocukların çok severek tükettiği yumuşak şekerlemelerde jelatin kullanılmasında da bir sıkıntı görülmüyor." şeklinde konuştu.
"Gıda güvenirliği konusunda duyarlı olmalıyız"
Fidan, "Burada kendimizi hafife almamalıyız. Yani bir benim ile ne olur diye düşünmemeliyiz. Çünkü bakanlığın yapmış olduğu duyuruda, kendi denetimlerinin yanında bakanlığa yapılan ihbar, şikayet, CİMER ve ALO 174 gıda hattına başvurular neticesinde bakanlığın yapmış olduğu denetimlerin çok büyük boyutta olduğunu görüyoruz. Yani o zaman aynı mantıkla baktığımızda demek ki dinimizce kabul edilmeyen katkı maddelerinin kullanılmaması için taleplerde bulunmalıyız. Bakanlığın bize sunduğu imkânları göz önünde bulundurarak dinimizin bize yasakladığı haram ürünleri yememek için şikâyette bulunabiliriz."
Müslümanların helal gıda konusunda hassasiyetlerinin yüksek olması ve helal ürüne önem vermesi gerektiğini söyleyen Fidan, helal gıdaya ulaşmanın her Müslüman'ın üzerine farz olduğunu sözlerine ekledi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.