Uzmanlardan, 'çocuklarda şaşılık' uyarısı
Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Huban Atilla, çocuklardaki şaşılık ve göz tembelliğinin tedavisinde erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Huban Atilla, şaşılık ve göz tembelliğinin tanı ve tedavisiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Halk arasındaki "yenidoğan döneminde bebekler görmez" inanışının yanlış olduğunu, yenidoğanların yüzde 15-20 düzeyinde görebildiğini belirten Atilla, "Görme duyusu beynin, gözlerin fiziksel gelişimiyle ve öğrenmeyle 10-12 yaşına kadar gelişiyor. Her aşaması aynı hızda olmayan bu gelişim döneminin ilk 6 ayı en hızlı gelişimin olduğu dönem ve ardından 3 yaşa kadar göz yapısı ve görme duyusu çok hızlı gelişmeye devam ediyor. İlk 3 yaşta hızlı gelişim sürecinde dışardan alınan bilginin de yüzde 90’ı görme duyusu ile elde ediliyor yani en önemli bilgi kaynağı görme duyusu, bu nedenle hem görmenin öğrenilmesi hem de çocuğun mental, fiziksel ve sosyal gelişimi için net görmek ve gözlerin paralel olması büyük önem taşımakta." dedi.
Aynı zamanda bu dönemin, çocuğun konuşamadığı ve kendini ifade edemediği bir dönem olduğunu belirten Atilla, böylece gözle ilgili problemlerde objektif tanı yöntemleriyle göz kontrolü yapılarak tanı konulabildiğini ve tedavi edilebildiğini kaydetti.
Atilla, "Bu dönem hem hızlı gelişimin hem de problemlerin sık görüldüğü bir dönem. Anne babalarda 'Çocuk kendini zaten ifade edemiyor doktora götürsek nasıl bir faydası olacak’ gibi yanlış inanış var. Oysa göz hekimleri olarak her aşamada çocukların göz muayenesi yaparak kırma kusurlarını tespit edebiliyoruz ve tanı koyabiliyoruz." diye ekledi.
12 yaşında görme gelişimi tamamlanıyor
Prof. Dr. Huban Atilla, her yaşta yapılan göz muayenesi ile görme düzeyini, kırma kusurlarını ve gözün sinir tabakalarıyla ilgili problemlerin tespit edilebildiğini, ilk 3 yaş döneminde konuşamadığı için problemleri gözlerini kısarak, başını eğerek veya yan bakarak düzeltmeye çalışan çocuklarda görme duyusunun iyi gelişmesinin, çocuğun fiziksel ve sosyal gelişimindeki önemini vurguladı.
Atilla, şöyle devam etti: " Görme duyusu 3 yaşından sonra okul çağına kadar hızlı gelişmeye devam ediyor ve 10-12 yaşında tamamlanıyor. Çocuk bu dönemde kırma kusurları, şaşılık gibi nedenlerle görmeyi öğrenemediğinde maalesef ileri aşamada görme duyusunu tekrar öğretemiyoruz ve beynin öğrendiği görme duyusu kısıtlı kaldığında sonradan kazandıramıyoruz. Hayatın 10-12 yaşında görmenin öğrenildiği dönemde eğer görmeyi olumsuz etkileyen bir problem varsa ki bunların en sık sebepleri şaşılık, gözlük numarası farklılığı ya da kapak düşüklüğü, katarakt gibi gözde yapısal problemler, bunlar göz tembelliğine sebep oluyor. O yüzden çocukluk dönemindeki taramalar, kontrol muayeneleri büyük önem taşımakta ve gözlük ihtiyacı varsa onun takılması görmenin net öğrenilmesini ve tembelliğin engellenmesini sağlamaktadır "
Şaşılığın yüzde 90'ı çocukluk döneminde
Şaşılığın yüzde 85-90'ının çocukluk döneminde ortaya çıktığını, çocukluk döneminde ortaya çıkan şaşılıkların yüzde 50'sine göz tembelliğinin eşlik ettiğini söyleyen Atilla, "Gözlerde kayma olduğunda beyin kayan gözü kullanamadığından göz tembelliği gelişiyor ve ayrıca iki gözü birarada kullanarak öğrenilen derinlik hissi öğrenilemiyor. Tanısı çocukluk çağında konulduğunda şaşılık ve göz tembelliğini tedavi edebiliyoruz ama gelişim dönemi tamamlandıktan sonra maalesef görme yeniden öğretilemiyor. Toplumda yüzde 1- 4 oranında şaşılık ve yüzde 2-3 oranında göz tembelliği görülüyor. Halk arasında şaşılık sıklıkla estetik bir problem olarak kabul edilmesine karşın göz tembelliğine ve iki gözün birlikte kullanılmasının öğrenilmesi engellenmiş oluyor ve en önemlisi geç kalındığında çocuğun geleceğini etkileyebilen görme kaybıyla sonuçlanan bir rahatsızlık olduğunun unutulmaması gerekiyor, bu sebeple anne babalar çok dikkatli olmalı." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.