Abdulhakim SONKAYA
Vahdete Akan Nehirler
Allah(c.c), cennette müminlere dört nehir vadetmektedir. Bunlar; su, süt, şarap ve bal ırmaklardır.(Muhammed:15)
Cennetteki ödüller insanın ameli, fıtratı ve seyriyle doğrudan alakalıdır. Buna göre cennetteki dört nehir, insanın dünyadaki seyir ve hareketinin sırrı ve sonucudur. Dört nehir insanın mecrası ve menzilleridir. Ahlakı ve makamıdır. İnsanın içinde ve içinden akması gereken nehirler şunlardır:
Temiz su ırmağı.
Tadı değişmeyen süt ırmağı.
İçenlere lezzet veren şarap ırmağı.
Süzme bal ırmağı.
Temiz su ırmağı: Ayette “Maun gayri Âsin” diye vasıflandırılmaktadır. Bu, kötü bir kokusu, rengi ve tadı olmayan sudur. Yani temizliğin ve hayatın zirvesidir. İnsan kokuşmuş çamurdan(hamain mesnun) yaratılmıştır.(Hicr:26) Bu nedenle kokuşmuşluktan kurtulması için “Maun gayri Âsin” denilen suyla yıkanması ve bundan içmesi gerekir. Su her türlü pisliği izale eder, insana hayat verir. Temizlik imandandır. Su, imanla temizlenmenin nişanıdır. İşte bu, İman ehlinin ırmağıdır.
Tadı değişmeyen süt ırmağı: Süt, insanın fıtratıdır. İnsanın fıtratı Allah’ın fıtratı olduğu için(Rum:30) her zaman aynıdır. Asla onda bir değişiklik olmaz. Süt, kan ve pislik arasından çıkar. Bu nedenle halis bir besin, ihlaslı bir ameldir. İnsanların fıtratına yönelik her ihlaslı amel muhakkak netice verir. Süt, Müslümanların ihlaslı amelleri, şeriatın hükümleridir. İslam ahkâmı insanın fıtratını korur ve besler. Nasıl ki yeni doğan bebek için en besleyici ve en faydalı besin süttür, İslam şeriatı da bedeniyle ve ruhuyla insana en faydalı besindir. O, her zaman lezzetli ve her daim ter ü tazedir. Her zaman ve her yerde tatbik edilebilir. İşte bu, Davetçilerin ve Mücahitlerin ırmağıdır.
İçenlere lezzet veren şarap ırmağı: Bu, İslam’ın hikmetidir. İslam ahkâmındaki sır; iman ve takva ehlini, marifet ve ihsan ehlini sarhoş eder, kendinden geçirir. Cahil ve gafilleri de ayıltır. İslam’ın hikmeti baliğ (Kamer:5) olduğu için İslam şeriatında içki haramdır. Çünkü hikmetin sarhoş edici özelliği vardır ve bu, insanı üzüm şarabından müstağni kılmaya yeterlidir. İslam hikmeti, onu ayık vaziyette tutarak insanı sarhoş eder, coşturur. Ona lezzetin zirvesini tattırır. İşte bu, Hekim ve Âlimlerin ırmağıdır.
Süzme bal ırmağı: Bu, İslam’ın hakikatidir. Bu, İslam’ın hüccetinin mutlak surette zuhurudur. Hüccet-i baliğa’dır.(Enam:149) Bu; her amelde, her şeyde hakikatin tadını ve lezzetini alma makamıdır. Bu makam ehlinin eli şifadır. İnsanların şüphelerini ve vesveselerini gidererek marazlarını tedavi ederler. Kalplere ruh ve şifa verirler. Bunlar insanlara vahyi süzerek verirler. Vahyin nuru, bunların reyi ile karışmamıştır. İhtimalleri değil, tamamen ve sadece hakikati söylerler. Vahiy nuru bunların zihinlerine değil, kalplerine akseder. Bu nedenle kalplere hitap ederler. Eğer kalp mühürlü değilse bunlara karşı duyarsız kalamaz. Bu, Ariflerin ve İhsan ehlinin ırmağıdır.
Vahdet, bu dört nehrin birliğidir. Çünkü bu dört nehir de aynı kaynaktandır. Yeri yararak mecrasını oluşturduğu için nehre, nehir adı verilmiştir. Fakat ilginçtir insanı azarlamaya da “nehr” adı verilmiştir. Bu nedenle Allah(c.c); “ve em-messaile fela tenhar- ve soranı/isteyeni azarlama” buyurmuştur. Nehir, Burada azarlama manasındadır. Çünkü ağır söz insanın içinde olumsuz bir iz bırakabilir. Onu yaralayabilir. Demek ki her nehrin akıtılacak ayrı bir yeri vardır. Önemli olan bu nehrin yarık açması değil, yol açmasıdır. Deşmesi değil, akmasıdır. İnsanların ihtiyacına ve kapasitesine göre nehrin akıtılması gerekir.
Bu nehirler arasında bir sıralama yoktur. Kim hangisine muhtaçsa ondan içer. Ama bütün bu nehirlerin topluluk olarak içimizde ve içimizden akması gerekir. Cemaatin rahmet olması budur. Bu dört nehrin kaynağına sahip olan Cemaat, vahdeti sağlama güç ve kapasitesine sahiptir. Vahdet, bu dört nehrin kaynağına sahip olmaktır. Bu kaynağa sahip olduğumuzda bütün yollar bize varır. Bütün Müslümanlar sahillerimizde istikrar bulur.
Vahdete akan nehirlerden beslenenlere selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.