Yapıcıoğlu: HÜDA PAR, küresel güç ve onların odaklarından icazet almaz

Yapıcıoğlu, partisinin 5. Olağan Büyük Kongresinde yaptığı konuşmada, "Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı var çünkü HÜDA PAR küresel güçler ve onlara bağlı güç odaklarından icazet alma ihtiyacı hissetmeyen; 'Allah bize yeter' diyen bir siyasi harekettir.

HÜDA PAR, “Adil Sistem Hakça Paylaşım” sloganıyla 5. Olağan Büyük Kongresini gerçekleştirdi.

Kuzey Ankara Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen kongrede, yeniden başkan adaylığına sunulan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir konuşma yaptı.

Yapıcıoğlu, konuşmasına besmele, hamd, salat ve selam ile başladı.

Memleketin her köşesinden davete icabet ederek burada toplanan katılımcılara "hoş geldiniz" diyen Yapıcıoğlu, "Teşriflerinizden dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyorum." dedi.

Yapıcıoğlu, "Burada olmayı çok istediği halde, salonumuzun kapasitesinin mahdut olmasından veya başka sebeplerle gelemeyen ve ekranları başında bizleri izleyen dostları da hürmet ve muhabbetle selamlıyorum." diye ekledi.


"Ülkenin ve dünyanın sizden öğreneceği çok şey vardır"

"Kardeşlerim, Hanımefendiler, Beyefendiler, gür sesleriyle kongremize bereketli bir heyecan katan gençler!" diyen Yapıcıoğlu, "Temmuzun sıcağı demediniz, uzaktayız demediniz memleketin dört bucağından, doğudan, batıdan, kalkıp buraya, siyasetin ve idarenin merkezi başkente geldiniz. Sizleri bir kez daha Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefa getirdiniz, bereketle geldiniz… Allah, sizlerden razı olsun, her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun… Kardeşlerim, sizler aziz bir topluluksunuz, cefakâr ve fedakâr bir topluluksunuz… Zorlukları, engelleri azim ve sabırla aşan bir topluluksunuz… Ülkenin ve dünyanın sizden öğreneceği çok şey vardır…" diye konuştu.

Yapıcıoğlu, merhum partilileri andı

Yapıcıoğlu, "Bu kervanla yürürken ruhuna Rahman’a teslim ederek aramızdan ayrılan azizlerimiz oldu. Onlara da bir kez daha rahmet diliyorum. 6-8 Ekim 2014 olaylarında Diyarbakır’da vahşice katledilen azizlerimiz Hasan, Hüseyin, Riyad, Cumali, Turan ve Yasin’imiz, Bingöl’de Fethi ve Cengiz Kardeşlerimiz. 27 Aralık 2014’Te Cizre’de Abdullah Deniz ağabeyimiz. 29 Mayıs 2015’te İdil’de alçakça katledilen Abdulcelil ve Mehmet Şerif kardeşlerimiz. 22 Temmuz 2023 günü Adana il Başkanlığımızın mescidinde ikindi namazı kılarken kalleşçe katledilen il sekreterimiz Sacit Pişgin kardeşimiz. Hepsini rahmetle anıyoruz. Katillerine lanet ediyoruz. Parti kurucularımızdan ve aynı zamanda her biri Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde de bulunmuş kardeşlerimizden de dördü göçtü dünyamızdan. İlkin Genel Başkan vekilimiz Mehmet Yavuz Kardeşimizi uğurladık. 9 Ağustos 2019’da henüz 46 yaşındayken. 22 Şubat 2022’de ilk Genel Sekreterimiz Mahmut Tekdal ağabeyimizi, aynı yılın 25 Temmuzunda fedakar, cefakar şairimizi Fadıl Şani ağabeyimizi ve geçtiğimiz Şubat ayının 5’inde de öğrencilerinin tabiri ile matematik ve cesaret öğretmeni Mehmet Emin Vural hocamızı uğurladık. İl başkanlarımızdan dördü vefat ederek imtihan dünyasından ayrıldılar. Ama inşaallah amel defterlerine hesanatlar yazılmaya devam ediyor. 4 Ağustos 2021’de Bitlis il başkanımız Celal Gül, 6 Şubat depreminde Kahramanmaraş il başkanımız Nusrettin Üdürgücü, 1 Eylül 2023’te Karaman il başkanımız Halis Özelçi, Ve en son 11 Nisan 2024 akşamı Ramazan Bayramının ertesi günü yatsı namazında secdede ruhunu teslim eden Malatya il başkanımız Mehmet İlker Dönmezer kardeşimiz. Allah, cümlesine rahmetiyle muamelede bulunsun." şeklinde konuştu.

"Gazze’deki kardeşlerinizi bir an bile yalnız bırakmadınız"

Filistin’de, Gazze’de her gün yüzlerce kişinin şehit olduğunu, 9 aydır vahşi siyonizmin Filistin’de kardeşlerin evlerini başlarına yıktığını yaşlıları, kadınları, çocukları, kuvözdeki bebekleri, hasta yatağında dermansız masumları vahşice katlettiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

"Şehid sayısı kırk binin üzerinde… Enkaz altında kaç kişi var bilen yok… On binlerce yaralı. Siz, ilk günden bu yana, Gazze’deki kardeşlerinizi bir an bile yalnız bırakmadınız. Kudüs davasına bigâne kalmadınız. İçeride dışarıda, gece- gündüz, tek tek ve topluca zulmü anlattınız, insanlara duyurdunuz. Kolunuzdaki bileziği, çocuğunuzun bayram harçlığını kardeşlerinize yolladınız, ailenizin aylık harcamalarından kıstınız.

İnsanlığın ve Müslümanların Filistin dayanışmasında üzerinize düşeni yapmak için gece gündüz koşturdunuz.

Her gece Gazze nöbetleri tuttunuz, soykırımcı siyonistleri ve onların hamisi ABD’yi protesto ettiniz. siyonistçileri kahrettiniz, kardeşlerinizi sevindirdiniz."

Geride bir seçim bıraktıklarını ve partililerin kapı kapı dolaşarak ulaşabildiği herkese davayı anlattığını belirten Yapıcıoğlu, bunun için partililere teşekkür etti.

Yapıcıoğlu'nun, Akif’in cevabından ilhamla yazdığı dizeler

"Bizler, Selâhaddin-i Eyyûbîlerin, Mevlâna Halidlerin, Üstad Bediüzzamanların yoldaşıyız. Yunusları, Mevlanaları, Akifleri, Zahid Kotkuları okuyarak bugünlere geldik." diyen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Merhum Mehmet Âkif, Süleyman Nazif’in, 'Rûhum benimle oldukça bu imanla beraber/Üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene bekler' dizelerine 103 yıl önce Ankara’da Tacettin Dergahı’ndan şöyle cevap vermişti: 'Beşyüz sene bekler mi? Nasıl bekleyeceksin? /Ruhun da asırlarca bu hüsranı mı çeksin?/ Mâdâm ki Hakk’ın bize va’ddettiği haktır/ Şark’ın ezelî fecri yakındır, doğacaktır." Şair değilim amma Akif’in cevabından ilhamla bundan 8 yıl kadar önce naçizane şöyle demiştim:

Yıl 2012, Aralık’ın ondokuzu

Bir güneş doğdu Kitab’ın orta yerinden,

Bak yükselen HÜDA PAR’dır.

Âdem’den, Nuh’tan, İbrahim’den,

Miras kalan bir davam vardır.

Mevlana’dan, Feqi’den, Cezerî’den,

Rabbani’den, Mevlana Xalid-î Şehrezorî’den,

Zamanın Bedi’î Said-î Kurdî’den

Âkif’ten, Mizgîn’den

Aldığım bir ilham vardır.

Yıl 2012 Mevsimlerden Kış,

Ümmet coğrafyası, emperyalist postallar altında,

Ülkemde ise zihinler işgal altında.

Mazlumlar yakarışta,

Yusuflar rahmet kapısı gözler,

Onlar adına bir kavgam vardır.

Güneşi sağ, Ay’ı sol elime verseler,

Terk etmeyeceğim bir davam vardır.

Hür olmak için önce LÂ dedik,

Sisteme, putlara, putlaştırılmışlara.

Ancak Rabbin huzurunda el bağladık,

Boyun büktük, yere baş koyduk.

Boyun eğmedik, zalimlere, zorbalara.

Kırdılar belki, en nadide dallarımızı,

Vurdular gencecik fidanlarımızı;

İndiremediler ama şehadet parmaklarımızı.

İndiremeyecekler!

Nereden bilecek bizi, hakikate kör, sağır nasipsizler!

Allah’a dayandık, sa’ye sarıldık, ümidvârız bizler.

Bu kervan yürüyecek son ferdine kadar.

Ölsek de gam yok, o ki Allah var.

…..

Ümidvarız, bu düzen bir gün değişecek,

Ey ağlayan, feryad eden mazlumlar!

Kalkın, silkinin, uyanın, uyandırın!

Yoksa bu zulüm yüzyıl daha sürecek."

"Hep birlikte emperyalizme hayır diyelim"

HÜDA PAR'ın, bir medeniyet projesi olduğuna dikkat çeken, insanlığı yeniden medeniyetle buluşturma gayreti ve bir iyilik hareketi olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, "Bu medeniyet ve iyilik hareketi içinde yer alanları, ona destek verenleri, onun için dua edenleri tebrik ediyorum. Var olun, daim olun… Omuz omuza verelim, yanlışa karşı duralım, iyiliğin, iyinin yanında hep birlikte yeni bir dünya inşa edelim. Allah’ın izni ve inayetiyle başaracağız. Hep birlikte emperyalizme hayır diyelim, faşizme hayır diyelim, kapitalizme hayır diyelim. İlahlık taslayanlara LA diyelim. Hakkın, adaletin, sosyal adaletin, iyiliğin, birliğin yanında duralım." şeklinde konuştu.

Kongreyi bir dizi iç ve dış meselenin devam ettiği bir süreçte gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Vaziyetin farkındayız ve eliminiz uzandığı hiçbir yerde vaziyete seyirci kalmama konusunda azimliyiz. Bu azmi imanımızdan, bizden önceki muvahidlerin, salih insanların azimlerinden ve sizin desteğinizden alıyoruz. Yanımızda durmaya, bu iyilik yolunda gayretimizi artırmaya devam ediniz." dedi.

"Siyonizm, çağın vahşetidir"

Gazze soykırımına işaret eden Yapıcıoğlu, "Gazze’de vahşet var, moderni de aşan postmodern bir vahşet! Siyonizm, çağın vahşetidir, tarihteki vahşetlerin postmodern bir tasarımıdır. Siyonistler, soykırım yapıyor ve insanlıktan, bu soykırımı desteklemelerini ya da ona sessiz kalmalarını talep ediyorlar. Biz ne destek olacağız ne de sessiz kalacağız. İşte buradan bir kez daha haykırıyoruz: Siyonizm, çağın en büyük terörizmidir. Filistin’de, özelde Gazze’de yaşanan, pek çok birleşeni olan küresel bir terörizmdir. Siyonistler bu küresel birleşenlerin silahlı kanadıdır. Kimisi bu vahşet için uluslararası sistem içinde zemin hazırladı, kimisi personel imkânı sağladı, kimisi para veriyor. Siyonistler, sırtlarını onlara dayamış, gözlerimizin önünde soykırım yapıyor. Küresel terör, ancak küresel bir dayanışma ile bertaraf edilir. Çağrımız önce Müslümanlara, sonra bütün insanlığadır." değerlendirmesinde bulundu.

"Vahşete karşı insanlık mücadelesinin bir birleşeni olalım"

Yapıcıoğlu, "Gelin, konumununuz ne olursa olsun bu küresel terörün bir bileşeni veya sessiz seyircisi olmayacağımızı hep birlikte haykıralım. Bu vahşete karşı insanlık mücadelesinin bir birleşeni olalım. Biz, birlikte hareket edersek onlar, pes etmek zorunda kalacaklar. BM, gördüğünüz gibi iş görmüyor. Tabiri caizse biz, kendi insanlık birleşik kuvvetlerimizi kuralım. Müslümanlara da diyoruz ki bugün her tür kaprisimizden, küçük çıkarlardan kendimizi kurtaralım. Kendisini yenen, dünyayı yener. Gelin önce nefislerimizi yenelim. Birliğimiz dağılınca rüzgarımız dinmiş, rüzgarımız dinince dünya nefessiz kalmış, gelin dünyada hep beraber bir İslam rüzgârı estirelim. Dünyaya yeniden nefes verelim. Bugün Müslümanların birlikte hareket etmesi, sadece bir inanç meselesi değildir. Aynı zamanda coğrafyamızın istiladan ve istila tehdidinden kurtulması için tek makul yoldur." diye ekledi.

Siyonizmin, farklı şekillerde ve farklı boyutlarda da olsa esasen Avrupa ve Amerika halkları da dâhil bütün insanlığı mağdur ve tehdit ettiğini belirten Yapıcıoğlu, "Bugün fikir hürriyeti, inancını yaşama hürriyeti, basın hürriyeti, seyahat hürriyeti, çalışma hakkı, ticari hürriyet gibi hak ve hürriyetlerin tamamı küresel siyonist emperyalizmin tehdidi altındadır. İnsanlık, bir sorunun farkında ama bir çıkış yolu bulamadığı için sorunu tam dillendirmekten imtina ediyor. Biz, az çok bir araya gelirsek insanlığa da umut oluruz, Avrupa, Afrika, Güney Amerika, Asya halkları için biri çıkış yolu vesilesi oluruz. Gazze’nin dünyada uyandırdığı yankı ve oluşturduğu protestoların bunu müjdeleyen bir yanı vardır. Bunun sürdürmek gerekir." diye konuştu.

"İslam, milli kimliğimizdir ve Kudüs, İslam’ın şiarıdır"

Yapıcıoğlu, "Biz, HÜDA PAR olarak tarihi sorumluluğumuzun farkındayız. Coğrafyamızın mühim bir kısmı Hz. Ömer Devri’nde İslam’la şereflenmiştir. Biz, Kudüs fatihi Ebû Ubeyde b. Cerrahların, Hz. İyaz b. Ğanem’in, Hz. Halid b. Velid’in ve Ashabın diğer büyüklerinin fetihlerinin mirasçılarıyız. Bugünün Ebû Ubeydelerini asla yalnız bırakmadık, yalnız bırakmayacağız. Biz, Selâhaddin’in torunlarıyız; Kudüs fatihi olmakla, Kudüs muhafızı olmakla iftihar ediyoruz. Bizim için Kudüs, uzakta ya da yabanda bir yer değil, kalbimizdedir. Bizim memleketimiz; İslam’la şereflendikten sonra Bizans’a karşı, Haçlı’ya karşı Kudüs için kalkan olmuştur. Bizim ceddimiz, Kudüs muhafızı olmaktan iftihar etmiştir. İslam, milli kimliğimizdir ve Kudüs, İslam’ın şiarıdır. Bu kimliği ilelebet koruyacağız ve bu yüce şiara ilelebet sahip çıkacağız." şeklinde konuştu.

"Gazze’deki direniş, insanlığın siyonizme karşı kurtuluş hareketidir"

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Gazze’de siyonizme karşı savaşan Müslümanları, selamlıyoruz. Bizim, nazarımızda Gazze’de savaşan İslam ordusudur. Sadece öyle de değil, insanlık ordusudur. Gazze’deki direniş, insanlığın siyonizme karşı kurtuluş hareketidir. Bu harekete destek veren Müslümanları, Batı’nın, Güney Amerika’nın farklı şehirlerindeki üniversiteleri, sokakları dolduran yüz binlerce insanı, buradan bir kez daha hürmetle selamlıyoruz. Gazze’deki mücahidler insanlığın yüz akıdır ve ona destek verenler de insanlığın yüz akıdır. Biz, HÜDA PAR olarak Gazze’deki mukaddes mücadelenin her aşamasını destekledik. Desteklemeye devam edeceğiz." dedi.

Soykırımı karışanlara yönelik kanun teklifi Salı günü Meclis'te görüşülecek

Türkiye vatandaşı olup oradaki postmodern terörizme, işlenen soykırım suçuna ortak olan canilerin olduğunu belirten Yapıcıoğlu, onların cezalandırılması için kanun teklifi verdiklerini hatırlatarak, "Teklifimiz iki gün sonra yani önümüzdeki Salı günü Meclis Genel Kurulunda görüşülecek. Bunu yaparken birilerini rahatsız ettiğimizin farkındayız. Kudüs’e, İslam davasına, insanlık davasına katkı olacak ne varsa imkanlarımız dahilinde yapmaya devam edeceğiz." diye belirtti.

Yapıcıoğlu, "Gazze gündemini asla ihmal etmeden, Türkiye’nin yeni bir anayasaya kavuşması için ilk günden bu yana gayret ediyoruz. Olumlu çabaları destekliyoruz. Biz, sivil toplumu dolaştık, ulaşabildiğimiz partilere yaklaşımımızı anlattık. Bu hususta Sayın Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı’nın gayretlerini çabalarını önemsedik. Bununla beraber kendi görüşümüzü ortaya koyduk." diye ekledi.

"Yeni anayasa Sivil, Adil ve bütün memleketi kucaklayan bir anayasa olsun"

Yeni anayasa hakkında konuşan Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye’nin bir Kemalizm gerçeği vardı. Buna 12 Eylül’de bir de Kenanizm eklendi. Kenanizm anayasasının değişmemesi için engel çıkaranların tutarsızlığını, ikiyüzlülüğünü bu halka anlatacağız.

Bütün siyasi partilere çağrımızdır: Gelin meseleyi soğukkanlılıkla düşünelim:

İlk Osmanlı Anayasası, üzerinden yaklaşık 150 yıl, Cumhuriyet’in ilanının üzerinden yüz bir yıl geçti. Dış kaygı ne zamana kadar, 150-200 yıl yetmiyor mu? Batı’yı razı etmek zorunda mıyız? Tam Bağımsızlığı hiç görmeyecek miyiz? Kendimiz olamayacak mıyız? Kendi milletimiz için, halkımızın huzuru ve izzeti için kendimize, özümüze, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Merhum Erbakan Hoca 'Bana ne Amerika’dan' demişti. İlave ediyorum, Bana ne Avrupa’dan, bana ne Rusya’dan, Çin’den. Bize ne mimsiz medeniyetten, yamyamdan, vahşiden, talancı ve soykımıcılardan.

Bütün taraflara çağrıda bulunuyoruz: Gelin, kendi Anayasamızı kendimiz yapalım; kendi anayasamızı kendi milletimizin ihtiyaçları için yapalım. O anayasa her şeyden önce bizim anayasamız olsun… Bizim inancımızın, bizim ihtiyaçlarımızın, bizim endişelerimizin, bizim taleplerimizin, bizim hedeflerimizin karşılığı olsun… Onda dışarının etkilerini değil, kendimizi bulalım. Sivil, Adil ve bütün memleketi kucaklayan bir anayasa olsun…"

"Bu ülkenin rahatlamasını, büyümesini, yol almasını istemeyenler, Kürt meselesinin çözülmesini istemiyorlar"

Kürt meselesinin de anayasa meselesi ile doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, "Ne yazık ki Türkiye’de anayasalar değiştikçe Kürt sorunu derinleşmiştir. Gelin, bu kez bu meseleyi bertaraf edecek bir anayasa yapalım. Kürt meselesi de mesele mi diyenlere, bizi anlamayanlara, anlamak istemeyenlere, meseleyi başka taraflara çekenlere diyoruz ki: Siz, hiç babaannesi ile anneannesi ile konuşamayan bir evlat düşündünüz mü? Siz hiç torunu ile konuşamayan bir dedeyi hayal ettiniz mi? Dilerseniz babaannenize, anneannenize üç gün torunuyla konuşmayı yasaklayın, bakın bakalım ne hissediyorsunuz? İşte bunu yaşayanlar, bu eziyeti çekenler var. Bizce bugüne kadar kendi anayasamızı yapamamışsak dışa bağımlılıktandır. Kürt meselesinin çözülmemiş olması tam bağımsızlığın önündeki en büyük engeldir. Adalet temelinde çözemediğimiz sorunlarımız, düşmanlarımızın bize karşı kullanacağı silah oluverir. Bu ülkenin rahatlamasını, büyümesini, yol almasını istemeyenler, Kürt meselesinin çözülmesini istemiyorlar. Gelin, kafa kafaya verelim ve bunu bir mesele olmaktan çıkaralım. Bu iş, sadece dışarıya karşı cesaret, içeriye karşı samimiyet ister. İnanıyoruz ki o cesaret ve samimiyet buluştuğunda bu mesele çözülecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Yapıcıoğlu, şunları ekledi: "Şundan emin olacağız ki Kürt meselesini, Türkiye’yi kendi dümen sularında tutmak için kullananlar kim ise içimizde faşizmi, ırkçılığı besleyenler, büyütenler de onlardır. Gelin, sıkıntılarımızı onlar için fırsata dönüştürmeyelim. Birbirimizi anlayalım, cesur ve samimi olalım.

Kürt meselesinin çözümü Türkiye’yi büyütür ve güçlendirir.

HÜDA PAR olarak seçmeli Kürtçe dersinin tercih edilmesi çağrılarını destekledik. Daha çok Kürtçe öğretmeninin atanması için uğraştık. Bunu elbette yeterli görmüyoruz. Seçmeli dersin önüne engellerin konması kabul edilemez. Ana dil eğitimi hakkı göstermelik olmaktan çıkmalıdır."

"Ana dilde eğitimin önüne engeller koymak, tarihi serüvenimize yüzde yüz aykırıdır"

Ana dilde eğitim hakkını da temel bir hak olarak gördüklerini ve ana dilde eğitimin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğine inandıklarını söyleyen Yapıcıoğlu, "Ana dilde eğitimin önüne engeller koymak, tarihi serüvenimize yüzde yüz aykırıdır. İslam tarihinde, Müslüman uygulamasında ana dil eğitiminin önüne engel koymak asla yoktur. Hz. Ömer Devri’nde Arap olmayan halkların yurtları İslam topraklarına katıldığında ana dilin önüne engel konmamış ve ondan sonra da hiçbir İslam devleti böyle bir engele yönelmemiştir. Ana dil eğitimi önündeki engeller, Batılılaşmanın, Batıcılaşmanın ürünüdür. Bugün Batı artık bunu reddediyorken bizim buna tenezzül etmemiz, kraldan daha çok kralcılıktır. Türkiye, kendisini bundan kurtarmakla kârlı çıkacaktır. Kendimize gelelim. Oyunu bozalım ve hep birlikte kardeşçe omuz omuza vererek bir dünya gücü olma yolunda yol alalım." Değerlendirmesinde bulundu.

"Bugün aileyi de ele geçirerek bizi tamamen esir etmeye çalışıyorlar"

Aile meselesi hakkında da konuşan Yapıcıoğlu, istiklal şairi Mehmet Akif'in bununla ilgili şu dizelerini anımsattı:

"Biz ki her mevcudu yıktık, gâyesiz bir fikr ile;

Yıkmadık bir şey bıraktık… Sâde bir şey: Âile.

Hangi bir bünyânı mahvettik de ıslah eyledik?

İşte viran memleket! Her yer delik, her yer deşik!

Bunların ta’miri kâbil… Olsa ciddiyet sebat;

Lâkin, Allah etmesin, bir düşse şayet âilât,

En kavi kollarla hatta kalkamaz imkânı yok

Kim ki, kalkar der, onun hayvan kadar iz’anı yok!"

Yapıcıoğlu, "Aile, son kaledir, inancımızın, varlığımızın son kalesi. Bugüne çok şey ele geçirdiler ama aileye hükmedemediler. Bugün aileyi de ele geçirerek bizi tamamen esir etmeye çalışıyorlar. Pes etmeyeceğiz! Aile meselesi stratejik bir meseledir. Bu konudaki alelade anlatımları, karşılıksız yakınmaları reddediyoruz. Herkesi ailenin korunmasına yönelik öncelikle bir bilinç hareketine davet ediyoruz. Sonra etkili yasal düzenlemelere… " dedi.

"Yapılan düzenlemelerle, artık evlenmek zor, boşanma teşvik ediliyor"

Meselenin, bir yanıyla eğitim sistemine baktığını ifade eden Yapıcıoğlu, "Bu, nasıl bir eğitim sistemi? Çocuğu ta ana sınıfından alıyorsun, 12 yıl zorunlu eğitime tabi tutuyorsun, sonra üniversite hatta lisansüstü ama düzenli bir aile kurmayı dahi öğretemiyorsun? Bunu sorgulayalım. Sonra meselenin yasal tarafları var. Bugüne kadar 'Uyum Yasaları' bağlamında yapılan düzenlemelerle, artık evlenmek zor, boşanma teşvik ediliyor, boşanmak isteyenlerin de önü tıkanıyor. Ama gayrimeşru yaşamanın önü sonuna kadar açılıyor." İfadelerini kullandı.

Yapıcıoğlu, "Uyarıyoruz: Bu, bir toplu veya toplumsal intihardır. Bu sadece sosyal değil, siyasal bir intihardır. Emperyalizmin, istilanın, farklı boyutlarını görmeyen bir körlüktür." ifadesine dikkat çekti.

"Kadının da erkeğin de hakkının korunduğu bir aile çatısı yeniden oluşturmalı"

Kadına yönelik şiddetin, kadına yönelik haksızlıkların karşısında olduklarını vurgulayan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Ciddiye alıyoruz ve üzerinde duruyoruz. Ama sorunlarımızın, toplumsal yapımızı dağıtmak için kullanıldığının da farkındayız. Buna karşı çözüm, İslam medeniyetinin yüceliklerini ihyadır. Kadının da erkeğin de hakkının korunduğu bir aile çatısını yeniden oluşturmaktır." dedi.

"HÜDA PAR olarak evet biz aileciyiz, ailenin muhafızı, aile davasının mücahidiyiz"

HÜDA PAR olarak ailenin güçlendirilmesi için ilk günden çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini belirten Yapıcıoğlu, "Biz, ailenin tahrip edilmesini emperyalist bir proje olarak görüyoruz. Aileyi korumayı, emperyalizme, memleketi istila çabalarına karşı, mücadele olarak görüyoruz. Aileyi tahrip etmek isteyenleri emperyalizmin yanında biliyoruz. Herkes, şunu bilsin ki HÜDA PAR olarak evet biz aileciyiz, ailenin muhafızı, aile davasının mücahidiyiz.

"Müslüman bir gençliğin yetişmesini engelleyen ne varsa hepsini reddediyoruz"

Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müslüman ailenin semeresi Müslüman gençliktir. Talebimizi açık açık ifade ediyoruz. Müslüman bir gençlik. Gençlik politikalarının hedefi net olmalı ve hedef, Müslüman bir gençlik olmalı. Biz, Müslümanız ve bunu talep etme hakkımız var.

Müslüman bir gençliğin yetişmesini engelleyen ne varsa hepsini reddediyoruz. Şu veya bu sebeplerle böyle bir gençliğin yetişmesinin engellenmesini ihanet olarak addediyoruz.

Zihnini fikirle, kalbini zikirle, günün salih amellerle doldurmadığınız bir gençlik heba olur. Bizim gençliğimizin zihni fikirle, kalbi zikirle, günü salih amelle olmalıdır. Biz, sorunlu bir gençlik değil, sorun çözen bir gençlik hedefliyoruz.

Ne yazık ki birileri medya imkânlarını kullanarak zihinde dışarıya bağlı ve davranışta zararlı maddelere bağımlı bir gençlik yetiştiriyor. Böyle bir gençlik yetiştirmeyi siyasi yatırım kabul ediyor. Zira ancak böyle bir gençlikten oy alabileceğini düşünüyor. Gelin, HÜDA PAR’ı destekleyerek/büyüterek bu alçakça projeye dur diyelim.

Bizim medeniyetimiz, aynı zamanda bir gençlik medeniyetidir. Hz. Peygamberin ilk Ashabı gençlerdir ve Hz. Peygamber, son sancağı, bir gence Usame b. Zeyd’e teslim etmiştir. İslam tarihinde gençlik daima önde olmuş, daima öncü olmuştur. Yarınlarımızı güzelleştirecek olan böyle bir gençliktir.

Gelin! Gençliğin önündeki engelleri kaldıralım. "

"Bu eğitim sistemi, ne zaman milli değerlere sahip bir insan yetiştirdi?"

Eğitim konusuna da değinen Yapıcıoğlu, eğitimin Türkiye'de hep "milli" sıfatıyla anıldığını işaret ederek, "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Milli eğitimin işi insan yetiştirmektir. Şimdi soruyoruz: Bu eğitim sistemi, ne zaman milli değerlere sahip bir insan yetiştirdi? Evimizde dört dörtlük yetiştirdiğimiz çocuğumuz, okula gidince değerlerimizi daha iyi mi öğreniyor? Yoksa değerlere düşman mı kesiliyor? Ne yazık ki olumlu bir cevap veremiyoruz." diye konuştu.

yapicioglu.png

"Akademi, artık self oryantalist araştırmacılar gözüyle bakmaktan kurtarılmalıdır"

Açıklanan Maarif Modeli’ni olumlu karşıladıklarını belirten Yapıcıoğlu, "Lâkin mesele uygulamadır. Eğitim sistemi, Milli Eğitim Temel Kanunu ile engellidir. O engel aşılmadıkça bakanların iyi niyetli çabaları asla istenen sonuçları vermeyecektir. Milli Eğitim Temel Kanunu derhal, gerçekten milli bir kanuna, yerli bir kanuna, bize ait bir kanuna dönüşmeli. Öğretmen eğitimi baştan değişmeli. Mülakat, nitelikli öğretmen adaylarının elendiği bir tuzak olmaktan çıkmalı. Akademi, artık self oryantalist, yani değerlerimize yabancı İslam karşıtı araştırmacılar gözüyle bakmaktan kurtarılmalıdır." önerilerinde bulundu.

Self oryantalizmle donanmış bir akademisyenin yetiştireceği bir öğretmenin elbette, zihni dışarıya bağımlı, kalbi gayri ahlakiliğe meyilli, günü yanlışlarla dolu bir öğrenci yetiştireceğini ifade eden Yapıcıoğlu, bunun önüne geçmenin yolunun, üniversite eğitiminin yeniden yapılanması olduğunu kaydetti.

Ahlaki yozlaşmanın, bugün, geçmişte olduğu gibi sadece ahlaki zafiyetlerden kaynaklı olmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Biz yüz yılı aşkın bir süredir basbayağı 'planlı' ve 'siyasal bir ahlaksızlıkla' karşı karşıyayız. Birileri, iktidarlarını tahkim etmek için ahlaksızlığı yaymayı siyasal bir çıkar aracı bilmiş. Bunlar, açık açık, bizim işimiz, hacı hoca ile değil, sarhoş berduşla diyorlar ve ahlaksızlığın her türünü siyasal bir faaliyet olarak yayıyorlar. Dün Soros parasıyla 'Açık Toplum' vakıfları kuranların gayesi, zihni açık bir Türkiye değil, ne yazık ki çıplak bir Türkiye’ydi. Bugün yüz yüze olduğumuz açıklık meselesi değil, basbayağı çıplaklık meselesidir. İyi de bu çıplaklık nereye kadar? Eh… Siyonist ve kapitalist Soros’un ipiyle kuyuya inen, üzerindeki giysiyi dahi kaybeder. Uyarıyoruz ve kendinize gelin, diyoruz." şeklinde konuştu.

"Bizim derdimiz masum köpeklerle değil, köpekperestlikle"

Sahipsiz köpek sorununa değinen Yapıcıoğlu, "Şu tabloya bakar mısınız Allah aşkına? Ahlaki değerlerden uzak, soyunup sokağa salınmış ve köpekperest… Buradan tekrar ediyorum: Bizim derdimiz masum köpeklerle değil, köpekperestlikle ve buradan bir daha ilan ediyorum: Köpekperestlikle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Orada dönen kapitalist dolapları da biliyoruz. Yemcilik, şu bu… Bir hayvanı, bir köpeği haksız yere darp eden bizden değildir, bir kediyi haksız yere rahatsız eden bizden değildir. Lâkin köpekperest de bizden değildir. Meseleye bakışımız budur ve tutumumuzda sonuna kadar direneceğiz." ifadelerini kullandı.

"Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz"

Ekonomide yaşanan sorunlara işaret eden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

"Enflasyon ne yazık ki yeniden gündemimizde, vergi artışları meselesi ise ne yazık ki kalburüstü kesimi değil, sokaktaki insanı ürkütüyor.

Kapitalist ekonomiye 'Yeter artık!' diyoruz ve 'Yaşasın, sosyal adalet!' diye haykırıyoruz. Kapitalizme 'Hayır!', Sosyal Adalet’e 'Evet!'

Kapitalizm; asrın kötülüklerinin, ahlaksızlıklarının çatısıdır, siyonist terörizmin hazinesi ve güvencesidir. Bugün tüketim çılgınlığı ile ifade ettiğimiz ve ailenin temeline dinamit koyan israfçılığın da gençliği ideolojik bunalımların ardından saptıran zevkperestliğin de arka planında kapitalizm vardır.

Biz, kapitalizme karşı olmayı, bir iman, bir akide meselesi olarak görüyoruz ve halkımıza şunu diyoruz: Sizi vahşi kapitalizmden kurtarmak için mücadele edeceğimize söz veriyoruz.

Ey işçi kardeşim, köylü kardeşim, dezavantajlı topluluklar, gelin HÜDA PAR saflarında buluşalım ve hep birlikte bu vampirden, cebimize dalan bu soygun ideolojisinden kurtulalım.

İnanın, bugün sosyalizm, kapitalizmin kültür kolu hâline gelmiş, onu yaşatan bir payandaya dönüşmüş. İslam dünyasındaki Sol gruplara bakın, ezici çoğunluğu siyonistleri protesto edebiliyor mu?

Gelin, tavrımızı netleştirelim: Kurtuluş İslam’dadır. Kurtuluş, İslam’ın sosyal adaletindedir. Kurtuluş, İslam’ın eksiksiz bütünlüğündedir.

Türkiye’nin sanayileşmesini çok önemli buluyoruz. Sanayileşme, medeniyetimizin kriterleriyle yapıldığında emperyalizme karşı mücadelenin bir tarafıdır. Zira başkasına muhtaç olan, onların politikalarına duçar olur. "

Türkiye'nin, sanayileşirken tarım ülkesi olma özelliğini yitirmek zorunda olmadığını söyleyen Yapıcıoğlu, "Sanayileşme, doğru yönetilirse tarım alanlarının daralmasına değil, veriminin artmasına katkı sağlar. Her birimizin helal, temiz ve yeterli gıdaya ulaşma hakkı vardır. Tarım alanlarımız bunun için yeterlidir. Ancak sanayileşmenin tarım karşıtı görülmesi ve sanayinin tarıma tercih edilmesi, bizi bu haktan mahrum bırakmaktadır. İklim anlaşmalarının dünyanın güvenliğini sağlamak yerine dünya üzerinde tahakküm kurmak amaçlı olduğu artık bilinen bir gerçektir. Biz, çevrenin korunmasını İslâmî ve insanî bir görev biliyoruz. Çevrenin korunmasına yönelik her adımı destekliyoruz. Ama insanlığın sorunlarının insanlığı tahakküm altına almak için fırsata dönüştürülmesini sömürgeci, emperyalist kafanın devamı olarak görüyoruz." diye konuştu.

"HÜDA PAR Küresel güçlerden icazet alma ihtiyacı hissetmeyen bir siyasi harekettir"

Yapıcıoğlu, partililere hitaben, şu çağrılarda bulundu:

"Kardeşlerim! Ye’se hiç düşmeyecek zerrece imanı olan; sade siz derdi bulun, sonra kolaydır derman. Sorunlarımız çok, hepsinin farkındayız. Derdi de dermanı da biliyoruz. Bundan dolayı diyoruz ki, Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Yani memleketin size ihtiyacı vardır.

Bacılarım! Memleketin size ihtiyacı vardır. Çabalarınızı, cehd ve gayretinizi artırınız.

Memleketin HÜDA PAR’A ihtiyacı var çünkü: HÜDA PAR küresel güçler ve onlara bağlı güç odaklarından icazet alma ihtiyacı hissetmeyen; 'Allah bize yeter' diyen bir siyasi harekettir.

HÜDA PAR emrolunduğu gibi dosdoğru olma azim ve kararlılığında, zilleti hayatından kovmuş, haklı olmayı en büyük güç kabul eden bir kadronun adıdır.

HÜDA PAR, mazlumların feryadına, imdat haykırışlarına verilmiş güçlü bir cevaptır. Adımız HÜDA PAR’dır. Doğruları söylemek, hakkı haykırmak vazifemizdir. HÜDA PAR, siyasi tarafgirlik veya dünyalık mal ve makam uğruna lafı eğip bükmeden, hakkı ayakta tutmak için aleyhinde bile olsa adil şahitlik yapar.

Bunun için memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı vardır. Öyleyse biz HÜDA PAR’lıların daha çok çalışmaya, büyümeye, partimizi büyütmeye, Davamızı daha çok insana ulaştırmaya, anlatmaya ihtiyacımız var.

Bunun için birbirine kenetlenmiş, kardeş olmuş sağlam bir topluluk; Belirlenmiş doğru ve meşru bir hedefe götüren planlı, azimli ve gayretli bir çalışma ve bu çalışmayı takip eden, denetleyen, istikamet veren bir teşkilat yönetimi gerekir."

Yapıcıoğlu, kongrenin millet için, memleket için, parti için hayırlara vesile olmasını dileyerek, yeni seçilecek yönetime hak yolunda, hayırlı işlerinde muvaffakiyetler temenni etti.

Görevi devredecek partililere de hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Yapıcıoğlu, hizmet için sadece belli makamlarda olmanın şart olmadığını, herkesin aynı istikamete doğru yola revan olmuş, gayesi bir olan kadro olduğunu kaydetti.

"Gayret edin! Kader gayrete aşıktır"

"Amaçsız, gayesiz ve programsız bir fert veya toplumun varacağı bir hedefi yoktur. Hedefi olanlar yol alırlar, olmayanlar sadece dolaşırlar. İdeallerimizi hedefe koyup yürüyebildiğimiz kadar ömrümüzün ve takatimizin elverdiği menzile varmaya muvaffak olmayı ümit ediyoruz." Diyen Yapıcıoğlu, konuşmasına şu sözlerle son verdi:

"Meta nasrullah! Ela, inne nasrullahi qerib. (Allah’ın yardımı ne zaman gelecek? Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır/Bakar 214. ayet)

Takatimiz tükeninceye kadar çalışıp, Ya Rab! Bizim gücümüz bu kadar, dediğimiz zaman. Çalışın! İnsana çalıştığının karşılığından başkası yoktur. Hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Koşun! Bu hayırda yarıştır, öne geçmeye çalışın. Gayret edin! Kader gayrete aşıktır. Allah yolumuzu bahtımızı açık etsin, Yolumuz uzun, yükümüz ağırdır. Allah yar ve yardımcımız olsun." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.