Abdulhakim SONKAYA
Müslümanların manevra kabiliyeti
Peygamber (sav), “İnsanlar üç şeyde ortaktır: su, ateş ve ot (mera)” buyurmuştur. Hadiste manevraya dair son derce dikkat çekici bir tasnif vardır.
Su ve ateş birbirinin zıddıdır. Çünkü su, ateşi söndürür. Mera(navr) ve ateş(nar) ise aynı kökten gelir. İlginç olan ot-bitki ile ateşin birbiriyle alakasıdır. Oysa normalde ateş otu tutuşturur.
Nar(ateş), nur(ışık) ve navr(ot-tomurcuk) aynı köktendir. Bir nebatın yeşermesi için aynı anda ısıya, ışığa ve serinliğe ihtiyacı vardır. Serinliği su sağlıyor. Isıyı ateş(nar), ışığı da nur temin ediyor. Ortaya çıkan bitki insanın içinde güzel bir duygu oluşturuyor. Buna başka dillerde “aura” adı verilir. Bu da canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşaklarına verilen isimdir.
Peygamber (sav) suyun, ateşin ve otun toplumun ortak hakkı olduğunu buyuruyor. Aksi takdirde fesat oluşur. Eğer ateşi sadece biri sahiplenirse gücü ve caydırıcılığı eline alırsa o birey yakıcı olur. İnsanları ezer, ekini yakar. Eğer sadece otu-merayı(navr) sahiplenirse hem maddi hem de manevi olarak insanları açlığa mahkûm eder. Eğer sadece nuru elinde bulundurursa bilgiye sahip olarak diğerlerini cehalete mahkûm eder. Bu nedenle bunların üçünde toplum ortaktır.
Müslümanlar merada, suda ve nurda ortak olursa en üst seviyede manevra kabiliyetine sahip olurlar. Çünkü manevra; nur, nar(ateş) ile navranın(yeşillik) ortak bir şekilde kullanılmasıdır.
Manevra; İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol ve bu uğurda kullanılacak araçları ifade eder. Bu üç unsur ortak olarak kabul edildiğinde Müslümanların manevra kabiliyeti en üst seviyede olur. Dünyada Müslümanlar kadar manevra kabiliyeti olan başka kimse yoktur. Çünkü Müslümanların manevrası, ateşi kullanır ama otu ve bitkiyi yakmaz.
Suyu kullanır ama ateşi de tamamen söndürerek heybeti yok etmez. Nuru kullanır ama ateşi(nar) gereksiz görmez. Bütün bunlar latif, adil ve dengeli bir şekilde kullanıldığında toprak aynı anda hem gerekli ısıya hem de serinliğe sahip olur. Bu da yeryüzünün nurlu olmasını, navra(yeşillik) ile dolmasını sağlar.
Bir manevrada eğer sadece ateş-nar gücü hâkim olursa o manevra yakıcıdır ve caydırıcıdır ama bir o kadar da kurutucudur. Yerin yeşermesine engel olur. Sanatın, fennin, imarın, kültürün ve nihayet medeniyetin vücut bulmasına mani olur.
Eğer bir manevrada sadece nur hâkim olursa bu sefer nefsi ateşe meyilli kimselerin cüreti artar. Bu nedenle bir manevrada nurun ve narın birlikte olması gerekir ki yeryüzü yeşersin, hayat bulsun.
İslam’da cihat ve tebliğ Müslümanlar için bir manevradır. Birinde nar-ateş, ötekisinde nur hâkimdir. Mücahit, dünyayı bir çöl olarak görür. Ona göre dünya sadece bir çöldür. Binaenaleyh bir an önce buradan gidip yeşilliklere, cennete kavuşmak ister. Mücahidin cennet özleminin altında bilinçaltında dünyayı çöl olarak görmesi yatar.
Gerçekten mücahidin dünyayı yemyeşil bir yer olarak görmesi doğru değildir. Çünkü bu durumda dünyadan eli kesilmez. Onun büyüsüne kapılır. Nitekim Medine’de yeşilliğin büyüsüne kapılan bazı sahabelerin zorlu Tebuk seferinden geri kalmaları bunun delildir.
Evet, İslam’ın cihad emrinde nar-ateş ağır basar. Bu da mücahidin gözünde dünyayı çöle çevirir. Dünyayı çöl olarak gören mücahidin gözü sadece yeşilliğin olduğu yer olan cenneti görür. Bunun doğal bir neticesi olarak da mücahit ölüme karşı pervasızdır. Fakat bu, onun amacının dünyayı çöle döndürmek olduğu anlamına gelmez. Aksine onun amacı dünyayı Medine-Medeniyet yapmaktır.
Manevranın diğer yönü ise nurdur. Bu da ilim ve hikmettir. İrfan ve burhandır. Beyan ve tebliğdir. Manevranın bu yönü ise tamamen diğerinin zıddıdır. Dünyayı nurlu görür. Navralanmış(yeşermiş) olarak görür. Medeniyet inşa eder. Sanat meydana getirir. En önemlisi her şehri Medine yapmaya çalışır. Unutmamak gerekir ki Medine’de yeşillik vardır, su vardır.
İslam’ın manevra kabiliyeti bir parametreye hasredilemez. Manevrayı sadece ateş gücünden ibaret görenler, sadece savaş anlamındaki cihattan ibaret görenler medeniyet inşa edemez. Bunlar, İslam’ın ateş gücünü gösterirler ama ekin oluşturamaz, kültür ve tarım meydana getiremezler. Aksine otu ve bitkiyi yakarlar.
Öte yandan İslam’ın manevra kabiliyetini sadece nura hasredenler de aynı şekilde İslam’ın ateş gücünü yok ederek Müslümanları saldırılara karşı açık bir hedef haline getirmiş olurlar.
Cennet misali hakiki bir medeniyet ve yaşam için akıllı ve hikmetli manevralarda bulunan Müslümanlara selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.