Turan: Müslümanların parçalı olması Haçlıların çıkarlarına hizmet ediyor
Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Müslümanların parçalı olmasının Haçlıların çıkarlarına hizmet ettiğine ve Batı'nın hegemonyasının devam etmesine neden olduğunu belirtti.
Batı'nın değerler piramidinin tepesinde insan haklarının olmadığını söyleyen Yazar Abdulkadir Turan, insanın; Batı'nın çıkarları için değer ifade ettikçe Batı açısından değerli olduğuna dikkat çekti.
Aksaray Üniversitesi Aksa Gençlik Topluluğu tarafından "Batı ve İnsan Hakları Sömürüsü" temasıyla bir konferans düzenlendi. Konferansta konuşan Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Müslümanların parçalı olmasının Haçlıların çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti.
Aksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Amfi Salonunda düzenlenen programın sunuculuğunu Selman Olcay yaptı. Program, İslami İlimler öğrencisi Hafız Ekrem Uçar hocanın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Batı'nın İslam coğrafyasında yaşattığı zulümleri anlatan sinevizyon gösterimiyle devam eden konferansta, selamlama konuşması yapan İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Öğretim Görevlisi Mehmet Sami Yıldız, programı tertip ettiği için Aksa Gençlik Topluluğuna teşekkür etti.
Batı'nın insan haklarına bakışının bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Yıldız, Batı medeniyetinin birçok konuda başat medeniyet olarak alındığını ama insanı bütünüyle kuşatıp kuşatmadığının bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Programı düzenlemekteki amaçlarının, Batı'nın batık ve çıkarcı yüzüne dikkat çekmek olduğunu belirten Aksa Gençlik Topluluğu Başkanı Mehmet Ata Bozkurt ise Batı'nın bir yandan insan hakları naraları attığını, diğer yandan da İslam ülkelerinde katliamlar gerçekleştirdiğine dikkat çekti.
"Kendini ayrıştıran Batı'nın kendisidir"
Daha sonra "Batı ve İnsan Hakları Sömürüsü" konulu konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Eğitimci-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, örneklerle Batı'nın katliam dolu tarihinden bahsetti.
Batı'dan kastın ne olduğuna değinen Turan, "Bugün muktedir olan Batı'dan bahsediyoruz. Yüce Allah'ın ifadesiyle 'Doğu da Batı da Allah'ındır.' Biz yeryüzünü bölgelere ayırmayız. Yeryüzü Allah'ın arzıdır, onu yönlere göre sınıflandırmayız. Kendini ayrıştıran, kendisine farklı bir konum belirleyen bizatihi Batı'nın kendisidir. O, bu şekilde kendine kimlik edinmiş ve kendisini bu kimlik üzerinden tanıtmıştır." dedi.
Batı'nın ikiyüzlülüğüne dair çarpıcı örnekler veren Turan, Karl Marx'ın insan hakları havarisi gibi anlatıldığını, medenileştirme ve ilkellikten kurtararak insanlaştırma projesi olarak tanıtıldığını söyledi.
"Fransızların katlettiği bir milyon insan için üzülmeyen bir kadın, Halepçe'de öldürülen 8 bin insan için insan hakları adına bir kampanya başlattı"
Batılıların katlettikleri milyonlarca insanı görmezden gelerek, insan hakları adına kampanyalar düzenlediklerini aktaran Turan, "16 Mart 1988'de Halepçe vakası yaşandı. 8 bine yakın insan katledildi. Buralarda gezen bir bayan vardı; Bayan Mitterand. Bu kadın özellikle Türkiye'de 'anamız' olarak tanıtıldı. İnsan hakları havarisi diye fotoğraflarını asanlar bile oldu. Fakat Bayan Mitterand, François Mitterand'ın hanımıydı. François Mitterand, Fransa Cumhurbaşkanı, Fransız Sosyalist Partisi'nin lideriydi. François Mitterand, Cezayir katliamının başındaki kişiydi. Cezayir'de Fransızların katlettiği bir milyon insan için üzülmeyen bir kadın, gelip Kuzey Irak'ta öldürülen 8 bin insan için insan hakları adına bir kampanya başlattı. Bunu bizim anlamamız gerekiyor." ifadelerine yer verdi.
"AB darbelere karşı olduğu halde Mısır'daki darbeyi destekledi"
Mısır'da idam edilen gençlere değinen Turan, "Geçtiğimiz günlerde Mısır'da 9 genç idam edildi. Bu gençlerin bir kısmı üniversite öğrencisiydi. Nasıl bir mahkeme sürecinden geçtikleri herkesin malumu. 21 Şubat'ta bu hadise yaşandı. 24 Şubat'ta Avrupa Birliği ile Mısır arasında 'ilişkilerde istikrar' diye bir kongre düzenlediler. Bu kongrede AB Konsey Başkanı Donald Tusk, 'Bugün burada olmanızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum ve bizi böyle sıcak bir misafirperverlikle ağırlamasından dolayı Başkan Sisi'ye özellikle teşekkür ediyorum' dedi. İnsan hakları diyenler için, idam sehpasında gencecik çocuklar kurban ediliyor ve kurbanlar kabul ediliyor. AB kriter olarak idamlara, darbelere karşı. Modern Avrupa'nın en büyük değerlerinden biri demokrasidir. Ama AB Konsey Başkanı Tusk, yapılan darbeyi ve gerçekleştirilen idamları görmezden gelerek, Sisi'ye teşekkür edebiliyor." ifadelerini kullandı.
Batı'nın değerler piramidinin tepesinde çıkar vardır
Turan, konuşmasının devamında şu ifadeleri kaydetti: "Zihnimizde bir tutarsızlık var. Bu tutarsızlık ister istemez bizi bir samimiyetsizliğe götürüyor. Bunları topluma ifade ettiğimizde, toplum şoke oluyor. Çünkü Batı, süreç içerisinde hepimizi öyle bir etkilemiş ki, hepimizin zihin dünyasında Batı, insan hakları ile özdeşleşmiş durumda. Böyle bir algı var. Pratiğe baktığımızda böyle görünmüyor. Bir tutarsızlık ve samimiyetsizlik var. Batı'nın değerler piramidinin tepesinde insan hakları yoktur; Batı'nın değerler piramidinin tepesinde çıkar vardır. Mihenk taşı, çıkardır, menfaattir. Hangi meseleye müdahale ederse etsin, tavrını belirleyen çıkardır. İnsan, Batı'nın çıkarları için değer ifade ettikçe Batı açısından değerlidir. Batı hep şuna odaklanır; bizim medeniyetimiz nasıl devam edecek?"
Steven Runciman'ın Haçlı Seferleri Tarihi kitabında yazdığı, "Hıristiyanların Kudüs'ü alabilmeleri, Hıristiyanların gücünden kaynaklanmıyordu, Müslümanların parçalı olmasından kaynaklanıyordu." ifadelerine atıfta bulunan Turan, "İşte Batı'nın bize olan bakışı bu. Bizim parçalı olmamız Haçlıların çıkarlarına hizmet etmektedir, onların hegemonyasının devam etmesini sağlamaktadır. Batı, insan haklarını temelde üç şeye karşı geliştiriyor; birincisi kendi geçmişine karşı, ikincisi sosyalizme karşı, üçüncüsü ise İslam'a karşı. Hıristiyanlar, İslam âlemine karşı büyük bir yenilgi alınca kendisini sorgulamaya başladı. Çeşitli coğrafyalarda aldıkları tecrübeleri sentezleyerek kendisini yenileme fikrini ortaya attı. İkinci Dünya Savaşından sonra Komünist sürece geçince, Komünistler tarafından dünyada yanlış bir insan hakları algısı oluşturuldu. Dünyada yaşanan bütün zulümlerden kurtuluş reçetesi olarak Komünizmi gösterdiler. Batı Avrupa, bunun üzerine klasik kapitalizmden, Liberal Demokrasiye geçmek zorunda kaldı. Bununla birlikte Komünizme karşı Sosyal Demokrasiyi geliştirdi. Bu arada Komünizmi de Sovyet Rusya'dan bağımsız olarak terörize etti." dedi.
"Batı için insan hakları arızidir, süreçseldir"
Batı için insan haklarının süreçsel olduğuna dikkat çeken Turan, konuşmasına şöyle devam etti: "Tyombi, İslam'ın üç alanda Batı'dan üstün olduğunu söylüyor; 'Birincisi, İslam ruhsal boşluğu dolduruyor. İkincisi, temel insan haklarına el atıyor. Üçüncüsü, ırkçılık gibi sorunlara sapmıyor. Böyle devam ederse, medeniyetimizi kalıcılaştırmak istiyorsak, ilerde İslam'a müracaat edebiliriz.' Ben ifadeyi şöyle anlıyorum; 'Biz Batılılar, hâkimiyetimizi kaybetmemek için gerekirse Müslümanlaşabiliriz. Yeter ki Batı üzerinden devam etsin.' Hıristiyan düşüncesinde insan, günahkâr olarak doğar. Bu yüzden Batı için insan hakları arızidir, süreçseldir. Bizdeki gibi insan haklarıyla doğmaz, bir mücadeleyle elde eder veya bir çıkar gereği elde eder."
"Avrupa'da insanlar İslam'ı tercih ederken Batı, bu durumdan endişe ediyor"
Batı'nın İslamlaştığına vurgu yapan Turan, "İslam, şu an elinde askeri ve ekonomik bir güç olmasa bile hızla yayılmaya devam ediyor. Bu durum, Müslümanların güçlü olduğu için Anadolu'yu İslamlaştırdığı, tüccar olduğu için de Endonezya'yı, Malezya'yı Müslümanlaştırdığı tezlerini çürütüyor. Şimdi Müslümanların böyle bir durumu söz konusu olmadığı halde Avrupa'da insanlar, İslam'ı tercih ediyor. Batı, bu durumdan endişe ediyor. Biz, müktesebatımızı toplayıp bütün dünya için bir şey oluşturabilecek miyiz? Gençlerimizin çalışmalarıyla bu mümkün olacaktır. Ben çok umutluyum gerçekten." şeklinde konuştu.
Programın sonunda İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Öğretim Görevlisi Mehmet Sami Yıldız, Dr. Abdülkadir Turan'a plaket takdim etti.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.