“Yeni Türkiye'nin Ergenekon'u”

“Yeni Türkiye'nin Ergenekon'u”

Eski Türkiye'nin Ergenekon'u diye bilinen karanlık yapıyla mücadele serüveni sonrasında bu kez “Paralel Yapı” adında Ergenekon tipi yeni bir yapı türedi.

Hüseyin Sağlam / Doğruhaber / Analiz

Her dönem Türkiye'sinin kendi bünyesinde bir “Ergenekon” peydahlaması herhalde tesadüf olmasa gerek.

Eski Türkiye'nin Ergenekon'u diye bilinen karanlık yapıyla mücadele serüveni sonrasında bu kez “Paralel Yapı” adında Ergenekon tipi yeni bir yapı türedi.

Ergenekon diye tabir edilen yapıyla mücadele edilirken “Paralel Yapı” isminde, kısa zamana çok şey sığdırması yönüyle belki de Ergenekon'a rahmet okutacak yeni bir karanlık yapının ortaya çıkması, şayet ibret almışsa hükümet için çok derslerle dolu bir süreç hükmündedir.

Hatırlayalım: Ergenekon'la mücadele başlayınca mağduriyet müdavimlerinin neredeyse tümü büyük bir umuda yeltendiler. Ancak çok geçmeden herkesin hevesi kursağında kaldı. Hükümetin bundan en karlı çıkan taraf olduğu söylendi, ancak hükümetin hevesleri de kısa sürede hayal kırıklıklarıyla neticelendi.

Sebebine gelince;

1. Ergenekon'la mücadele, ceberut devlet anlayışıyla mücadele olarak ilan edildi, Türkiye'nin kirli geçmişiyle hesaplaşma olarak açıklandı, karanlık hafızanın gün yüzüne çıkarılacağı söylendi.

Oysa çok geçmeden bunların tümünün üstü örtüldü. Devlet adına yapılan operasyon, “Paralel Yapının” tekeline verildi. Kirli geçmişle mücadele söylemi, devletin kilit kademelerinde alan kapma mücadelesine dönüştü. Suç işleyenlerden daha fazla, işgal ettiği kritik konumu göz önüne alınarak şahıslar hedef seçildi, kirli geçmişin faili diye Silivri'ye gönderildi. Hal böyle olunca kirli geçmişle hesaplaşma söylemi üzerinden “Paralel Yapı'ya” alan açılmış oldu.

2. Kirli geçmişin karanlık hafızasının Fırat'ın Doğusu'nda saklı olduğu üzerine ittifak bulunmasına rağmen Ergenekon operasyonları buralara uğramamakla kalmadı, tipik bir saray entrikasına dönüştürüldü. Ergenekoncu denilen kişiler kızağa çekilirken yerlerine konumlanan “Paralel Yapı” palazlandıkça palazlandı.

Tıpkı Ergenekon gibi, “Paralel Yapı” da sadece saray çevresinde konumlanmış değil, şu anda en büyük provokasyonlarını Fırat'ın Doğusu'nda sergilemektedir. Şayet “Paralel” operasyonlarda aynı hataya düşülürse süreç yeniden saray entrikası şekline dönüşür. Bu durumda “Paralel”, saray çevresinden uzaklaştırılsa bile kısa süre sonra başka türlü yapılanmaların peydahlanmayacağının hiçbir garantisi bulunmamaktadır.

3. “Paralel Yapı” için en iyi yakıştırma, şanına layık olduğu üzere “Kumpas” işlerinde ustalık düzeyine sahip olmasıdır.

Açıkça söylemek gerekirse “Paralel'in” kumpas ustalığı, uzun döneme damga vurmuş Ergenekon kumpaslarının çokça ötesindedir. Adeta “Kumpas” alanında master yapmış izlenimi vermektedirler. Kurulan kumpaslarla ilgili ilk somut vaka “Tahşiyeciler” meselesi olarak belirmiş olsa da bu kumpas, yıllardır haykırdığımız diğer kumpasların yanında devede kulak bile değildir.

Operasyonların büyük oranda kurulan kumpaslar üzerinden yürüyeceği durumu belirmiş durumdadır. Ancak şunu iddialı bir şekilde belirtmek isteriz ki, Elazığ İhya Der, Adıyaman Vahdet Der, Mustazaf Der vb dosyalar açılmadıkça, buralarda kurulan devasa kumpaslar deşifre edilmedikçe çokça vurgulanan kumpas söylemi asla hak ettiği yeri tutamayacaktır.

4. Saray çevresine de İslami STK'lara da kurulan devasa kumpaslarda aslan payının “israil faktöründen” beslendiği gerçeği göz önünde bulundurulmazsa, kumpasın ardındaki gerçekler tam anlamıyla asla aydınlatılamaz. İslami STK'lara kurulan kumpaslarda serdedilen “suç delillerinde” aslan payı israil faktörüne aittir. israil vahşetini kınama ya da Gazze ile dayanışma etkinliklerinin tümü, suç unsuru olarak insanların karşısına çıkarılarak ağır cezaların gerekçeleri haline getirilmiştir. Her kim ki “Kahrolsun israil” demişse mutlaka Paralel kumpasın iğrençliklerini kısa zamanda ensesinde hissetmiştir.

5. Son olarak; Paralel ile mücadele edilirken Paralel'in Ergenekon'la mücadelesindeki hatasına düşülmesinden şiddetle kaçınılmalıdır. Ergenekon'da suç işleyenler yerine aynı cenahtandır diye herkese dokunulup sahte delillerle kamuoyu aldatılma yoluna gidildi. Suçlu suçsuz ayırımı belli bir süre sonra ortadan kalktı. Sapla saman birbirine karıştı. Hal böyle olunca operasyonların güvenirliği tartışma konusu haline geldi.

Paralel'de suç ve kumpaslara karışan herkese dokunulmalı, ama bu yapılırken benzer hatalara düşmekten şiddetle kaçınılmalı.

Bunun yanında Paralel ile asla bir araya gelemeyecek kesimlerin, daha düne kadar Paralel denince cinnet geçiren çevrelerin bugün paralel'e sahip çıkması iyice irdelenmeli, kamuoyu bilgilendirilmeli, bugün Paralel üzerinden ittifak edenlerin tümünün aslında aynı kaynaktan beslendikleri, aynı üst akla biatlı oldukları ortaya çıkarılmalı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.