Edip AKAR
Uzmanlıkta Yeni Zirve
Bel fıtığı yaşayanlar bilir; acı çektiğinizi gören her bir dostunuzun mutlaka bir tedavi yöntemi vardır. İyi niyetle, neler neler yapıp sapasağlam ayağa kalkabileceğinizi anlatırlar. Siz ise acınızı çekersiniz. Değil ayağa kalkmak oturmak bile meseledir. Anlayacağınız; herkes doktor, her konuşan uzmandır.
Son bir buçuk yılda ise yeni bir hastalığın uzmanlığı revaçta: Korona virüs…
Aylardır sabahtan akşama, akşamdan da sabaha kadar Korona ile ilgili programları seyreden halkımız, muhteşem bir bilgi ve birikim seviyesine ulaşmış. Herkesin bildiğini, herkes öyle bir heyecan ile anlatıyor ki; sanırsın biri magma tabakasından, diğeri Merkür gezegeninden gelmiş deneyimlerini aktarıyor. Şöyle bulaşıyormuş, böyle etkiliyormuş ve daha bir sürü şeyler. Muhabbet arasında insanların tedbirsizliğinden yakınılıyor. Sosyal medyada güzel bir paylaşım vardı: "Herkes dışarıda, herkes de herkesin dışarıda olmasından şikâyetçi." Hele ki Korona veya onu andıran bir rahatsızlığınız olsun. Gündem sizsiniz artık. Zaten sırf utancından hasta oluşunu dahi gizleyenler vardı. Ne diye utanıyorsa artık...
Son haftalarda ise Koronada level atlayıp aşı uzmanlığına merak sardık. Hangi aşının nasıl üretildiğinden, koruyuculuk ve yan etkilerine kadar her şeyi biliyoruz. Buraya kadar maksat muhabbet olsun hadi normaldir diyelim.
Yalnız asıl konuya gelmeden bir nükte anlatayım. Bir adam muhtar olmuş. Ertesi gün dama çıkıp köylülere seslenmiş: “Hey gidi hey! Daha düne kadar ben de sizin gibi bir insandım.”
Şimdi aşı olanlarda bir tafra, bir üstünlük havası… Sanırsın damarlarına elmas, mücevher enjekte edilmiş de birden kıymete binmiş. Bir arkadaş kızdığı birisine şöyle demişti: Sende 10 milyar olsa hepsi ile birlikte 10 milyar edersin.
Özellikle aşı olduktan sonra başlıyorlar aşının kerametlerini anlatmaya. Hani mürit uçurur ya o kabilden. Ağızlarından tahkir dolu cümleler ile aşı olmayanlara saldırıya geçiyorlar. (Bu da aşının bir yan etkisi olabilir mi bilemiyorum) Yahu kardeşim aşı olan kendisini korumak için olur. Etrafa bir etkisi yoktur, Bulaşmayı engellemiyor falan filan ne anlatsan boş. (Bu arada biz de biraz uzmanlık mı yapmış olduk?) Adam zaten seni cahil, sorumsuz hatta vicdansız belki vatan haini olarak görüyor.
Tabii halk bu aşamaya kolay gelmedi. Ehil olan olmayan o kadar insan böyle yorumlar yaptı ki artık bir yerden sonra insan kabulleniyor. Hele yetkililerin aldığı güya tedbirler tuz biber oldu yaraya. Nerdeyse aşı olmayanların kollarına bant yapıştırıp toplumdan izole edecekler. Oldu olacak aşısızlar için şehir dışlarında çadır kentler kurulsun. Hatta ne çadırı, bırakın vadilerde aç sefil bir şekilde ölümü beklesinler. Böyle kanunlar çıkarın ki kimse aşı olmamayı aklından bile geçiremesin. Bu yasaları kaldırmak da teklif dahi edilemesin.
İstanbul sözleşmesi ve kardeşi yerli kanunlar çerçevesinde erkeklerin ötekileştirilmesi ile ilgili bir yazı vardı. "Erkekler de insan sayılsın" diye. Yazara katılıyor; şu an o konu pek gündem olmasa da o yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum. Ve ben de diyorum ki "aşı olmayanlar da insan sayılsın."
Son olarak işin siyasi boyutu var. Çünkü partiler aşı konusunda endişeleri olan insanları neredeyse yok sayıyorlar. Malum furyada kötü görünmemek lazım. Şunu hatırlatmak istiyorum: Er veya geç bir gün seçim olacak. Siz de herkesin oyuna talip olacaksınız. “Aşı olmayana ekmek yok” türünden faşizan uygulamalara etkili tepkiler vermediğinizi herkes görüyor. Bir insan rızası olmadan bedenine müdahale edilmesini asla ama asla affetmez. Ve aşı olmayanların da oyları vardır. En azından şimdilik...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.